Bugün içimden beddua edesim geldi!
"Niye!" demeyin!
Geldi ya, alla alla!..
Bedduanın da, duanın da yeri, adresi belli? Bazıları ister ki yenen her naneye bile dua edelim.
"Aman sus beddua etme!" diye bedduayı insanın ağzına tıkarlar!
Ağız tadıyla bir beddua ettirmezler adama. Ölelim mi yani!
Yahu; nasihat edersin tutulmaz.
Uyarırsın, işe yaramaz.
Hatta başına dert olur.
Söversin, yakıştırılmaz.
Dua etmek edersin, hak edilmiyor.
Ama beddua edersen, tam on ikiden vurur!
Başka türlüsü tutmuyor artık!
Beddua et rahatla bence!
"Nerde ince ise orda kopsun!" demişler. "ABD, Şii-Sünni çatışması istiyor, kendinizi kullandırmayın" diyoruz. Adam ağzına geleni sayıyor bize, sosyal medya üzerinden. "Niye Şii'ye, Müslüman dersiniz?" diye.
Bir rektör vardı, şimdi FETÖ'den içerde? "Şiiler, Hıristiyan olmaktan kötü" demişti. Sanırım biri beddua etti, şimdi sürünüyor.
Ama inanın ben etmedim!
Ederdim de, ona fırsatım olmamıştır!
Sizlere Malatya dilinden birkaç beddua öğretiyim mi?
Peki, o zaman buyurun:
– Yanın yere gele!
– Gidişin ola, gelişin olmaya!
– Alnının çatından vurulasın!
– Salacan yürüye!
– Üç günlük derde gidesin!
Bunlar direk götürmeyle ilgili olanlar.
Nasıl beğendiniz mi?
Diyelim götürmek için değil de süründürmek için size beddua lazım. O zaman bunları okuyun:
– Yılan gibi yüzüstü sürünesin!
– Ekmek at ola, sen it olasın, çapasın çapasın yetişemeyesin!
– Bir lokma ekmek bulamayasın.
– Yatışın ola, kalkışın olmaya!
– Derdin ola, derman bulamayasın!
– Ellere avuç açasın!
– Çağalarından çekesin!
– İtten beter olasın!
– Gün görmeyesin!
– Deliye duş olasın, akıllıya hasret kalasın!
Bunlar ciğerden söylenirse, süründürmeye birebirdir. Öyle herkese söylenmez ha, bilesiniz!
Bedduayı karşı taraf hak etmezse, senin yankı yapıp dönmesi gibi size geri döner, haberiniz olsun. Münafıklara atış serbest!
Ülke birliğini bozanlara, fitne çıkaranlara, fakiri soyanlara, yiyip yiyip doymayanlara… Onlar için ortaya karışık söylüyorum!
-Tatar okuna gidesin!
-Yattığı yer yum tarağı olasıca!
-Teneşire gelesin!
-Yarına çıkmayasın!
-Allah'ın hışmına gelesin!
-Kabir kabir geze de, yatacak yer bulamaya!
-Dilin başından çekile!
-Türemeyesice!
-Yanı karaya gelesice!
-Kızıl kurda gidesin!
-Kara yerin kahrı zemin dibine gidesin!
-Boynun altında kala!
-Boynu altında kalasıca!
-Paran gövdene yapışa!
-Gözünü toprak doyura!
-Karnın doymaya!
-Kapılarda kalasın!
-Postun deline!
-Günyüzü görmeyesin!
-Ocağın bata!
-Malamat olasın!
-Faş olasıca!
-Karnına kurt düşe!
-Yağlı kurşuna gidesin!
Eminim bu kadar beddua yeter diyorsunuz.
Bence de yeter!
Meşhur Malatya bedduaları, yapıştı mı kurtuluş imkânsız!
Emin olun tecrübeyle sabit. Niyazi Mısri Malatyalı bir hak dostu. Hz. Hüseyin başta olmak üzere, Ehl-i Beyt'e sonsuz muhabbeti, Saray tarafından Limni adasına sürülmesine neden olur. İşte o zaman Osmanlı'ya beddua ettiği söylenir.
"Osmanlı sülâlesinin inkirazı için dördüncü semâya bir kazık çaktım! Bu kazığı benden başka kimse çıkaramaz!" meşhur sözünü, o vakit söyler. Sultan Abdülmecit, Mısri'nin mezarında kurban kesip, ruhaniyetinde özür dilese de, Osmanlı sülalesinin hali, halen malum.
İktidar bence 'Osmanlı' sevdasından vazgeçsin, Mısri'nin kazığı halen semada çakılı, sonra kazığa dolanırlar kimse onları kurtaramaz!
Beddua deyip geçmeyelim. Hele Malatya beddualarını gördünüz. Yapışıp bırakmayan türden!
Ne mi demek istiyorum?
Allah bilir ne demek istediğimi ama şu kadarını söyleyeyim.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu ülkenin ve İslam alemiminin birlik beraberliği için yaptıkları ortada. Çeyrek yüz yıl öncesinden millete ve devlete yaptığı uyarılar da ortada.
Buna rağmen, onu bildiği halde, yaptıklarını gördüğü halde, ona düşmanlık edenler iflah olmasın, Allah'ın hışmına gelsin. Sonunu dua ile bağlayalım ama yine Malatya duasıyla:
Baş Hoca'ya bir harf kadar bile olsa destek ve gönül verenler için, gerçek vatanseverler için gelsin!
-Tırnağı taşa gelmesin!
-Allah dert verip derman aratmaya!
-Düşmanının kılıcı kesmeye!
-Düşmanının gözü kör ola!
-Allah gada bela vermeye!
Ve bu son dualar hocama özel olsun:
-Gadan bana gelsin!
-Gadan alam!