Herkes, yükselen doları düşünüyor. Daha doğrusu eriyen Lira'yı? Olayı; değer kaybeden Lira olarak değil de, "yükselen Dolar" olarak açıklamak bile başlı başına bir algı operasyonudur.
Türk Lira'sı yüzde 13 değer kaybetti. Bu şu demek, son bir kaç ay içinde herkes yüzde 13 oranında fakirleşti. Tabi şimdilik yüzde 13? Yüzde 50 olması birkaç ay içinde mümkün. Bu kadar riskli bir ekonomiye sahibiz.
"Ekmeği dolarla mı alıyoruz?" tivitine, Haftanın Sohbeti programında ekonomist Selim Kotil, "ekmeği dolarla almıyorsun ama buğdayı dolarla ithal ediyorsun, fırını dolarla ithal ettiğin doğalgazla yakıyorsun" cevabı, çok yerinde bir tespit.
Zaten bu tip yandaşlara bir şeyi anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur. Türk Lira'sı kar gibi eriyor. Siyasetin ABD'ye, ekonomin dolara bağlı olursa, bu sonuç kaçınılmaz. Türkiye yakın tarihte iki büyük kriz yaşadı. Biri 1994 krizi, diğeri 2001 krizi?
2001 krizinde Sabancı "yüzde40 fakirleştik" demişti, varın siz düşünün, vatandaşın ne yaşadığını. Bugün Türkiye'nin 6 milyon işsizi var. 3 milyonun üzerinde genç, KPSS'ye girdi. 170 milyar dolara yakın bir borcun çok yakın bir zaman içinde ödenmesi gerekiyor.
Devlet hazine bonolarıyla borçlanmak istedi, kimse itibar etmedi. Yani vatandaş devlete güvenip para vermedi. Katar ve Suud parası da kaçtı. Daha kaçacak çok para var. Kasadaki el parasıyla hava attılar attılar, şimdi hava aldılar.
Sıcak para cenneti, yerini kriz cehennemine bıraktı. Köprü, havaalanı ve tünelle övünüp, sonunda gümlüyoruz. Batan vatandaş, faizli parayla aldığı evin ve arabanın şimdi altında kalacak. Peki, bunun çözümü ne?
Türkiye'de bu işi bilen, çözen, bu konuda tez geliştiren, kafa yoran bir Allah'ın kulu yok mu? Var ama dinleyen olmadı. Şimdi herkes sürünecek? Şimdi sürünme vakti!
"Vallahi, billahi ben bu işi bilen dünyada tek adamım. Sizin peşinde koştuklarınız benim peşimde koşuyor. Ey milletim sen nerdesin? Beni niye dinlemiyorsun! .. Senin karnını doyuracak, üstünü giydirecek, bir tek Haydar Hoca? Bunlar bu işi bilmezler!"
Bu çığlığı, bu haykırışı, hatırlıyor muyuz?
Hatırlattım o zaman?
Sağcısı, solcusu, İslamcısı herkes "AB" derken, "ABD" derken, o "tek çözüm Bağımsız Türkiye" dedi. Bunu lafta, sözde bırakmadı, Bağımsız Türkiye'nin kitabını yazdı.
Milli ekonomisini, milli devletini, sosyal devletini yazdı.
Biz görmedik, duymadık ama onu dünya gördü, duydu ve "Haydarizm" diyerek baş tacı yaptı. Mevcut tüm ekonomik tezlerin aksini söyledi ve hepsini çürüttü. "Kaynaklar Sınırsız" dedi. "Tüketim en büyük kaynaktır" dedi.
Paraya yeni tanımlar getirdi. "Dünyada tüketim eksenli yazılmış tek model" olduğunu dünya iktisatçıları söyledi. Şapka çıkarıp, önünde eğildiler. Baş kestiler. Bazıları "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediler, şehadet getirip Müslüman oldular.
Ama bu gerçekler, dünyada "devri" diye nitelenirken, Türkiye sıcak para sarhoşu yapılmış, ekonomi iyi naraları atılıyordu. Modelin gereklerinden "5 Bin Lira Asgari ücret" ile kafa bulunuyordu.
Prof. Baş bıkmadan haykırmaya devam etti. Herkes Avro, dolar derken o, "Türk Lirası" dedi. "Ne AB, Ne ABD, tek çözüm Bağımsız Türkiye" diyerek, tek başına bir yolu ve anlayışı haykırıp durdu. Bunun anlamı şuydu aslında:
Ne dolar Ne Avro, Tam Bağımsız Türk Lirası!
Dolar karşısında Türk parasını korumak, emek ve üretimin karşılığı olan parayı basmakla mümkün. Elin kaçık parasını kasada tutmakla, faizli parayı borç alıp karşılığında lira basmakla, Türk lirası korunmaz.
Onlarca yıl, Prof. Dr. Haydar Baş, "Türkiye'nin milli parası yok" diyor. Bu ülkede bu kadar iktisatçı ve siyasetçi var. Bir tanesi çıkıp diyebildi mi, "hocam sen ne diyorsun?" diye. Yok. Diyemezler. Bu soruyu ona sormaya müsaade etmezler!
Ağzına alamazlar, onun adını. Buna ne cesaretleri var, ne ilimleri, ne de izinleri?
Türkiye'nin yapması gereken tek şey, Sayın Baş'ı dinlemek. Emin olun; onun dışında, ülkeyi krizden kurtaracak, ikinci bir insan yok. Bu sözlerimizi hafife alanlar. Bizi duymazdan gelenler, görecekler? Bu işi dünyada bilen tek adamın, o olduğunu? Sonra herkes utanacak. Utanmazlar hariç tabi!
15 Temmuz sonrası, "Türkiye'ye asıl darbe ekonomik olacak, Türkiye buna hazırlanmalı" diyen kimdi? Sayın Baş değil miydi?
Buyurun seçtikleriniz birleşsinler doları durdurabilirler mi. En iyisi tüm seçtikleriniz, Sayın Baş'a gitsin bir hafta ekonomi talebesi olsunlar. Aşağılamıyorum, hakikat bu? O mevcut sistem içinde bu işe çare bulmuyor. Kapitalist sistemi kaldırıp atıyor, yerine Milli Ekonomi Modeli'ni yerleştiriyor.
Sabit kur politikasıyla doları, avroyu bağlayıp, lirayı serbest bırakıyor. Doları, avroyu esir alıyor, lirayı özgürlüğüne bırakıyor. Dalgalı döviz, ülkede dalgalanan yabancı bayrak gibidir. Bu topraklarda liranız size ait değilse, bayrağınız dalgalanmıyor demektir. İşgal ve savaşlar paralarla oluyor artık, askerlerle olmuyor.
Dolar ve avro onlarla yapacağınız ticarette kullanılır. Milli Paralarla Ticaret'te? İyisi mi Sayın Haydar Baş'a gidinde "Tam Bağımsız Lira" sahibi olun. Dolar işgali altında emek ve üretiminizi sömürtmeyin. Onu dinleyin, 3 dolar bir lira olsun, hem de iki yıl içinde?
Hodri meydan!