15 gün aradan sonra, merhaba!
Kavuşturana şükür.
Tatil yaptım, sanmayın. Üç gün, Trabzon'da bulundum. Bu her şeye değdi. Oradan memlekete geçtim. Üç günümde, buradan geçti. El öptük, eş dost ziyareti yaptık.
Sonrada İstanbul'u dolu vurdu. Evin çatısı uçtu. Yağmur suları eve doldu. Anacağımdan bana kalan, yün yataklar sular içinde kaldı. Allah beterinden korusun.
Evin beşinci katında bile olsan, Allah dilerse sulara gömer seni. Arka komşumun çektiği görüntüden, eve inen celal tecellisini, gördüm sanki?
Ne demiş Yunus:
Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkiside cana safa:
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Neyse dostlar, biz epeydir birikmiş konulara değinsek iyi olur. Şiştik resmen, yazmaya yazmaya!
Sizce de öyle değil mi?
Ben buralardan gideli, epey konular birikti. Ama hepsinin hakkını vereceğiz, merak etmeyin.
Okul kitaplarına "cihat" dersi kondu, biliyorsunuz. Emin olun, İsrail yaşadı. Bir ömür "cihat, cihat" diyenler, sonunda İsrail'e "kanka" oldular. Müslüman ile savaşır oldular.
İslam'dan anladıkları bir 'cihat'tı, onu da, yanlış anladılar. Bunların hocaları dahi, yanlış anladı. Cihat nefisten başlar, her şeyden önce.
"Cihat" diye, "kaba softa, ham yobaz" bir nesil türettiler.
Hocaları İsrail ile 22 gizli anlaşma yaptı, talebeleri İsrail'e Kürecik'te "kalkan" oldu, doymadı "dost" oldu. Ve bu İsrail, bugün Mescid-i Aksa'da Cuma bile kıldırmıyor. O kadar "mücahitler" ki, Katar'a asker gönderiyorlar, Mescid-i Aksa'ya dua!..
Mescid-i Aksa'da namaz kılmaya gitmiyorlar "cihat" niyetine, Sultanahmet'te kılıp "cihat" çekiyorlar. Allah akıl fikir versin!
Cihat;
Çalmamaktır. Kendine ait olmayana uzanmamaktır. Eline, beline ve diline sahip olmaktır. Elinden başkalarının zarar görmeyeceği bir, insan olmak için gayret sarf etmektir.
Kafa ve gönül olarak Müslüman olmaya, nefsi zorlamaktır.
Var mı böyle bir şey?
Bu yeni yetme "cihatçılar", boy abdesti bile bilmezler.
CIA ve MOSSAD, İslam'ın "cihat" kavramını alıp, kendi "mücahitlerini" yetiştirdiler. ABD'nin yetiştirdiği "mücahit" işte böyle olur. Müslüman keser, İslam coğrafyasında?
Afrika'ya git Boko Haram, Ortadoğu'ya git IŞİD, EL KAİDE? Türkiye'ye gel, FETÖ ve benzerleri?
"Cihat" kavramının içini ABD doldurunca, adam eline dehreyi alıp, Atatürk büstüne vurmaya başlar. Neymiş, adam deliymiş. Zaten Atatürk'e saldırı akıl işi değil, fakat "meczup" deyip, işi örtmezsiniz.
Bir dakika!
Adamın soyadı bile Amerika: Malbora?
İsrail'in Urfa'yı "Arz-ı Mev'ut" içinde gördüğü, unutulmamalı. Üstelik bu meczuplar, niye hep Atatürk'e saldırırlar. Bir yere saldırmasınlar ama mesela, heykel "put" ise eğer, bir sürü heykel var. Padişah heykelleri var. Yabancı sporculara ait heykeller var.
Neden Atatürk?
Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle "Atatürk Vatandır". Atatürk'ün "vatan" olduğunu anlarsanız saldırının bir heykele, olmadığını anlarsınız. Vatanı müdafaanın, Atatürk'ü müdafaadan geçtiğini, kavrarsınız.
Saldırı, heykele değil vatanadır!
Olayın Urfa'da olması, saldırganın "mal" ve 'bora'nın bir araya gelmesinden "Malbora" olması, ABD tipi bir "cihat" anlayışının ürünü olduğunu gösterir.
Korkarım ki "cihat" kavramı, "din dersi" kitaplarına, Amerikan versiyonu ile girmiştir. Cihadın "cehd" kökünden geldiği, "gayret etme ve bütün gücünü kullanma" anlamlarına geldiği, nefisle mücadelenin "büyük cihat" olduğu, bir hakikattir.
Yoksa eline baltayı, dehreyi alanın Atatürk büstüne saldırması değildir.
Cihadın büyüğü nefisle yapılandır, küçüğü ise dini ve ülkeyi müdafaadır.
Atatürk, ömrü cihat ile geçmiş, "bir cihat Müslüman'ıdır". "Cihat, cihat" diye bağıranlar, buyursunlar adalarımızı Yunan işgalinden kurtaralım.
Böyle bir şey gören ve duyan var mı?
Sarığı- cübbeyi giyen, Atatürk'e saldırıyor. Atatürk İslam dünyasının, Peygamber ve Ehl-i Beyt'inden sonra, en büyük cihat Müslüman'ıdır.
Atatürk'e saldırı, bu nedenledir.
Bugün İslam dünyasında ne yazık ki, "cihatçı" olarak bilinen bütün gruplar, ABD'nin kontrolünde İsrail'in güvenliği için "Müslüman" ile savaşmaktalar.
Elinizi vicdanınıza koyun, İsrail bugün mü daha güvende, 15 yıl önce mi?
Başka sorum sok!
İktidarın en cahil olduğu konu, din konusudur. Bıraksın bu "cihat" mihat işlerini de, iş ve aş bekleyen milyonların dertlerini dinlesin. Ülke, iç ve dış tehditlerle, bu kadar boğuşurken, gemi her gün içerden, biraz daha deliniyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, ülkesi ve milleti için, "Atatürk" demeye, "Milli Ekonomi" ve "Ehl-i Beyt" demeye devam ediyor. İşte cihat budur. Emperyalizme karşı, ülke müdafaasıdır.
Nefisleri tezkiyedir.
Bize ait olan değerlere sımsıkı sarılmaktır.
Ayrıca;
"Put" denilen şeyİ, dışarıda aramayın. O tamamen insanın içindedir. Allah, yerine konan her şeydir. Heva ve hevesini ilah edinmek, puttur işte.
"Put" diye heykele darbe indirin cahil, içindeki putları görsen,ananıda alır gidersin!