Türkiye, ABD ve NATO'ya mahkûm değil!

 Rusya'ya yakınlaştık. 

"Darbe'nin arakasında ABD var" dedik.

NATO'dan çıkmaktan bile söz ettik.

Hatta İncirlik'ten ABD'nin atılmasını dahi dillendirdik.  

"Başımıza ne geldiyse yanlış Suriye politikasından geldi" dedik. Astana'da Suriye'nin bütünlüğüne imza attık, Rusya ve İran'la Suriye'de çözümün "garantörü" olduk.

Halk içinde, antiemperyalist bir rüzgâr esmeye başladı.  "Kahrolsun ABD!" sloganları, her kesimde atılır oldu. Suriye'de, Rusya ile ortak operasyon yaptık. NATO tarihinde bir ilkti bu. 

NATO üyesi bir ülke, Rusya ile ortak operasyon yapıyor. Batı'nın kalbine indi bu durum. Ancak Türkiye'yi kıvamında tutma konusunda hayli tecrübeli ABD, olaya, "Türkiye-Rusya ilişkileri uzun sürmez" gözüyle baktı.

Galiba öyle de oldu!

Trump başkan oldu!

Müslümanlara ülkesinin kapısını kapattı. Türkiye'den çıt yok. İngiltere ve İsrail'den sonra, nihayet Türkiye ile bir diyaloga geçti. Hava bir anda yumuşadı "Obama kötü, Trump iyi"ye dönüştü. 

Yanlış ABD politikaları,  yanlış başkan davranışlarına indirgeniverdi.

CIA Başkanı geldi, hava iyice değişti. CIA'nın eski direktörü Petraeus, Münih Güvenlik Konferansı'nda "Türkiye'nin NATO için vazgeçilmez" olduğunu söyledi ya, artık CIA'nın 15 Temmuz'un arkasında olduğunu da unuturuz!

"YPG, PKK'nın kuzenidir" gibi bir lafta edince, ABD ve CIA artık "tertemiz" oldu! Yakında "Kahrolsun İran" süreci başlarsa, anlayın ki yine kandırıldık!

"Müttefikiniz biz miyiz, PYD mi?" sorusu da sorulmaz. Çünkü ABD, Rakka'da hem bizi kullanmak istiyor, hem PYD'yi. Bu durumda Rusya ve İran ile ne oluruz, bunu Allah bilir işte!

Astana bize gösterdi ki, Türkiye, İran ve Rusya birlikte hareket ettiği takdirde, ABD'yi Ortadoğu'da işlevsiz kılabiliyorlar.  Hatta Batı'nın planlarını bozabilir. İstedikleri Şii- Sünni savaşı, bir anda hayal olabilir. 

Bu yüzden İran ile Türkiye'nin veya Türkiye ile Rusya'nın arasını açmak için her yolu deniyorlar. Türkiye'nin tekrar ABD ile hareket etmesi demek, kendi ayağına sıkması demektir.

PYD'yi hazmetmesi ve FETÖ ile mücadelesinde vazgeçmesi demektir. ABD, ne Türkiye'yi dost görüyor, ne de Sayın Erdoğan'dan haz ediyor. Bu böyle biline?

Türkiye kendi ayağına sıkmamalı!

ABD, Irak'a saldırdı, sonuç ortada. ABD, Suriye'yi ne hale getirdi, yine ortada. Şimdi ABD ile yeniden birlikte hareket etmek demek, İran ile sürtüşmemiz demektir. 

Eğer mevcut Irak ve mevcut Suriye sonuçlarından memnunsak, İran'la sürtüşelim. "Kahrolsun ABD" veya "kahrolsun İsrail" yerine, "kahrolsun İran!" diyelim!

Bunda İsrail çok memnun olur!

Elbette İran politikaları Türkiye ile çelişebilir. İran yanlışta yapabilir, yapıyor da bazı konularda, biz doğru yapıp İran'a da örnek olalım.

İsrail'le selfi çekip, İran'a bağırırsak olmaz!

İran ve Rusya ile selfi çekip, ABD ve İsrail'e bağırmaya ne dersiniz!

Gelişmelerin şakası yok!

Öyle bir oldubittiyle karşılaşırız ki, politikamızı değiştirme şansı bile bulamayabiliriz. Değiştirsek bile sonuç alamayabiliriz.

Gel yapma Türkiye!

ABD ile iş tutma!

ABD'nin hiç bir projesinde yer alma!

ABD ile değil operasyona, yüzmeye bile gitme!

Boğar seni!

Amacı seni avlamak!

Amacı seni yemek!

Hedefi, seni dağıtmak!

Kasap bıçağını yalayan, koyun rolünü kabul etme!

Türkiye, ABD ve NATO'ya mahkûm değil!

Jeopolitik konumu Allah'ın bir nimeti? Bu nimet, akıl nimetiyle birleşince, büyük bir Türk sillesine dönüşür. 

Bu iktidar isterse, bunu başarabilir. Türk devlet aklı buna muktedir. Siyaset, her türlü politik kaygı dışında bu aklı harekete geçirebilir.

Türkiye, ABD ve NATO'ya mahkûm değil!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön