Dost sözü dinlemeyene, "başına bir çıkacak var" denir bizim oralarda. Hep söylemişimdir, "bu milletin başına bir çıkacak var" diye!
Ve çıkıyor işte!
Hem de, her gün bir yenisi çıkıyor. Bela sarmalının birinden çıkıp, öbürüne giriyor. Bir türlü iflah olmuyor. Sanki bir ah almış. Başı beladan bir türlü kurtulmuyor.
Terör örgütü sayısı bir iken, üçe çıktı. Bu gidişle dörde, beşe bile çıkar. Ülkenin dost kaldığı bir tane komşusu kalmadı. Suriye, Irak derken, İran ile savaşın eşiğine gelmek bile an meselesi.
Yunanistan, Bulgaristan sırada?
"Büyük Türkiye olacağız" dediler, "Osmanlı olacağız" dediler, "Lozan bize dar gelir" dediler, "Meriç ile Ağrı Dağı arasına sıkıştık" dediler?
Dediler de, dediler!
Hiç susmadılar!
Hep konuştular!
Konuştukça saçmaladılar!
Saçmalandıkça, düşman kazandık.
Hep kavga, hep sataşma içinde oldular. İçerde sataşacakları kalmayınca dışarıya dadandılar. Bizim olmayan, anlaşmazlıklara "inisiyatif" adına burun soktular. Bizim olmayan kavgalara ortak oldular. Ve nihayet, bizim olmayan savaşlara girdik, giriyoruz.
Dilleri başka söyledi, koştukları yol başka oldu. "Hak yol" dediler, hep BOP'ta yürüdüler. Vatandaş da bunların yalanlarına bayıldı. Adeta nünyeleri doğru söz kaldırmaz oldu.
"Bi daha, bi daha" diye tekrar tekrar işbaşı yaptırdılar. "Ey millet yanlış yoldasınız!" dendikçe, suratlar asıldı. "Yanlışsa benim yanlışım ulan!" denilerek, kabarıldı, köpürüldü.
"Kandırıldık!" dendikçe temize çıktılar!
Kutsandılar!
Şimdi, bedel ödeme vakti!
Ektiğini biçme vakti!
"Bugüne kadar yanlış yaptık, bundan sonra doğru yapalım" demek, hiç nasip olmadı. Ne vatandaşa, ne seçtiklerine?
ABD, bir Şii- Sünni savaşı istiyor, bu açık. "Peki, kardeşim, neden Sünnicilik yapıyorsun!" dendiğinde, "İran Şii" diye cevap alıyorsun. Tamam, sende Sünni'sin, ne var bunda!
-E, olmaz!
Neden olmaz?
ABD Hıristiyan oluyor da, İran Şii niye olmasın?
-Olmaz işte!
-Musul'da olmam lazım!
Musul bir oyun ve tuzak, görmüyor musun?
-Ben Yavuz'um ama!
Yav he he! Sen Yavuz'sun da, karşında ki de, "Şah İsmail'im!" derse ne olacak?
Tabi ki, ABD'nin de istediği olacak!
Boşuna mı yıllardır, "Siz Osmanlısınız!" diye pohpohluyorlar?
Barzani'nin bir dediğini iki etmeyenler, "Barzani bizi kandırdı!" demiyorlarsa bilin ki, "ulan yeter, bir kez de kandırılmayın!" tepkisinden çekindikleri içindir. Barzani'de kandırdı anlayacağınız. Musul eninde sonunda Barzani'nin ne yazık ki?
Barzani'yi devlet yapıp sonra da bekçiliğini yapan ve İran'a karşı koruyan bir zihniyetin ağzında "Musul", hiç hoş durmuyor.
Ninovalı Yunus çarpsın!
Çarpsın da, yalan söyleyen ağızlarınız yamulsun!
Gayrı elimizden başka bir şey gelmiyor!
Akşam, yandaş kanallarda müthiş bir "yalama" vardı yine? Bir tanesi, "Türkiye, Barzani'yi İran'a karşı korumak zorunda" diyor. Yahu, sizler için öyle bir zorunluluk olabilir ama Mehmetçik, bir tek vatanını korumak zorunda.
İğrenç suratında belalar akıyordu resmen. Sürekli kandırılan millet! Sana soruyorum: Türkiye, Barzani'yi niye korur?
Bu bekçilik görevini Türkiye'ye kim verdi?
Bir, düşünün derim!
Hem, Barzani'yi devlet yapanların Musul'a alacaklarına inanacak kadar saf olmayın!
Lütfen yeter artık!
5 milyon Suriyeli az geldi, 5 milyonda Iraklı geliyor, haberin var mı? İşin yoksa bunları besle? ABD, IŞİD ile savaşmıyor. IŞİD'i, Suriye ve Türkiye'ye gönderiyor. Bir milyon Musul'lu arasına yüz bin IŞİD'lı sıkıştırsalar, bela olarak bize yeter!
Ne mi yapalım?
Bugüne kadar, her dediği çıkan insanı dinleyelim. Musul konusunda da Prof. Dr. Haydar Baş önemli uyarılarda bulundu. Oku, görürsün.
ABD'nin "Sünni'si" değil, İslam'ın Müslüman'ı olalım. Türkiye'ye ABD'nin giydirdiği "Sünni dünyanın başı" elbisesini yırtıp, Bağımsız Türkiye elbisesi giyelim.
Olaylara mezhep gözlüğüyle değil, ulusal çıkarlar gözlüğüyle bakalım. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın, ABD yerine, Rusya ve İran ile istişareli bir yol izleyeceğine inanıyorum. Yoksa 3. Dünya savaşının tam ortasındayız demektir.
Bakın Rusya, halkını muhtemel bir dünya savaşına hazırlıyorken, Türkiye, başkanlık seçimine hazırlıyor. Dünyadan bu kadar kopuğuz. Allah devletimizi ve milletimizi, iyiler hürmetine korusun.
O iyileri, siz bilirsiniz:
ABD'ye değil, Allah'a inanırlar.
NATO'ya değil, Peygambere ve Ehl-i Beyt'ine bağlılar.
"Bizlere bir kötülük gelmesin diye Yahudi ve Hıristiyanlar arasında koşuşturan?" diyalogcu münafıklar arasında onları bulamazsınız. "Ancak Müslümanlar kardeştir" ölçüsü içinde Şii- Sünni arasını yapmaya uğraşırlar. Milletin ve devletin bölünmez bütünlüğüne inanır "önce vatan" derler.
Savaşsız, kavgasız, huzurlu, zengin, Bağımsız bir Türkiye dilerim.