Herkes huzursuz.
Ellerde birer cep telefonu, ağzı olan bağırıp çağırıyor. Belli ki, kimsede ağız tadı yok. İnsanların yüzlerine baktığınızda anlıyorsunuz. Ya sirke satıyor, ya kan ağlıyor. Patlamaya hazır bomba gibi herkes?
Tahammülsüz mü, tahammülsüz bazıları?
Hoş görürsüz ve kabalık, "erkeklik" olmuş!
Telefon konuşmaları genelde, para konulu? "Bankadan mı arıyorsunuz, anlamadım alo!" sözleri hiç eksik olmuyor. Veya "Ödeyeceğim abi, ben sana döneceğim. Ayarlamaya çalışıyorum!.." gibi sözler?
Bazıları da harbiden, Bakırköy'lük!
"Ödeyeceğiz dedik ulan! Ne arayıp duruyorsun" diye, heriflik yapıyor. Hele bazı hanımlar, aman Allah'ım!
Geçen bir tanesine "abla Allah rızası için sus, başım çatladı lütfen yeter" dedim. "Sana noliyiki ablamla konişiyim!" demez mi? Ne diyelim, kadın ablasıyla konuşuyor!
Kadın Kaynanadan girdi, küçük kayınçodan çıktı. Nerde baksanız bir saatlik yol, insan da kafa kalmıyor.
Diğer ülkelerin toplu ulaşım araçlarındaki yolculuklar, zannetmem ki bizimkilere benzesin. İnsanlar, ne uzun uzun telefon konuşmaları yapıyor, ne tehdit ediyor, ne de bağırıyorlardır.
Genelde bir şey okuyorlar.
Anlatıldığına göre iki Türk Japonya'da metroya binmiş ve başlamışlar konuşmaya, birde bakmışlar ki herkes bunları izliyor. Kütüphane sessizliği var metrolarında, çok okuyan bir toplum çünkü. Biz "hamdolsun!" çok konuşuyoruz. Hem de bağıra bağıra?
Çok konuşan toplumun seçtikleri de çok konuşur. Anlatıldığına göre, uluslar arası toplantılarda "Türkiye'nin lideri neden bağırıyor?" diye, dünya liderleri ilk zamanlar çok yadırgamışlar.
Şimdi yadırgama yerini, salonu terk etmek almış. Neyse bu onların nasipsizliği diyelim!
Dinlemezse dinlemezsinler. Biz de boş salona konuşuruz, dolu salona herkes konuşur!
Değil mi yani!..
Eksik seyircili toplantının acısı Türkiye'de çıkartılır elbet. Muhtarlar ne güne duruyor, hazır kıta Allah'ını sevdiklerim!
Gerçi Davutoğlu gideli, muhtarlarda rahatladı!
Ülke rahatlayacak diye ümit ettik ama çok sürmeden Suriye'de "yola devam" denildi.
Neyse, biz şimdi asıl konumuza dönelim:
İnsanlar;
Neden huzursuzlar?
Neden bu kadar öfkeliler?
Neden bu kadar hoşgörüsüz ve tahammülsüzler?
Bunun birinci nedeni ekonomikse, ikinci nedeni ise maneviyatsızlık?
Bana göre tabi? İsteyen, başka nedenlerde sıralayabilirler. Parasızlık had safhada?
Her şey var, para yok. Paranın yerini plastik para almış. Yani kredi kartı almış. Piyasalar kurumuş. Yaprak kıpırdamıyor. Karşılıksız çeke hapis olsa, hapishaneler insan almaz. Fetocular salınsa bile boşalmaz.
Peki neden para yok?
Çünkü devlet para basmıyor. Basılmış para bile bu milletin milli parası değil. Alınan krediler karşılığında basılmış tercüme paradır. Tercüme para bile çekilmiş piyasadan? Hal böyle iken, insanlarda para olur mu?
Eski maliye bakanı Unakıtan "paralı insan yürüyüşünden belli" demişti. Doğrudur. "Babalar gibi sattıktan" sonra, toplumun sadece ağzı değil, yürüyüşü de bozuldu.
Size bir şey diyeyim mi: Toplumun kimyasına bozdular. Ağzını, dilini, yürüyüşünü dahi bozdular. Kafalarını bozdular. Diyalog fitnesiyle kalplerini bile bozdular.
Şimdi iktidar, ekonomide büyük bir çığır açtı!
Kredi kartlarına, taksit imkânı getirdi. Piyasada büyük bir hareketlenme bekleniyormuş.
Çok beklerler!
Piyasaları bilmem ama toplu ulaşımlarda, ciddi hareketlenmeler olacak bence. Artık insanlar telefonlarla da değil, kendi kendilerine konuşacaklar.Toplu ulaşım araçları, toplu ulaşım tımarhanelerine dönecek!