Bu yazıyı yazarken, Sayın Erdoğan konuşuyordu. Partilerinin grup toplantısında konuşurken, sık sık "tekbir" getiriliyor. Ne söylerse "tekbir" diye bağırılıyor, ardından "Allah-u Ekber" çekiliyor. "Demir Kilisesi'ni açtık" diyor, kalabalık hep bir ağızdan: "Allah-u Ekber!"
Açtıkları kilise ve sinagog sayılarını söylüyor, dinleyiciler tekbir getirmeye devam ediyorlar. Bu arada Kudüs'e geçiyor. "Kudüs'e Hıristiyanlar için de, sahip çıktıklarını söylüyor" ve ekliyor: "Ecdadımız Hıristiyan mezheplere Kudüs'te ayin yapmaları için, yer tahsis etmiş!"
Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesidir ve burası İslam'ın kutsalıdır. Doğusu, Batı'sı, Güney ve Kuzey'i, tamamı İslam kutsalıdır. Kudüs bölünüp Batısı Yahudi'ye verildi, Doğusu da Hıristiyanlara mı verilmek isteniyor, nedir anlamadık.
Ne yazık ki Gülen'in dillendirdiği Vatikan-ABD projesi "Diyalog", Türkiye hükümetince sırtlanmış devam ettiriliyor. "Tekbirle" kilise açan, "dinler bahçesi" diye ucubeler inşa eden AKP, "diyalog" yolunda koşmaya "Demir" adımlarla ilerliyor.
Bu ağzı "tekbirli"lere sormak istiyorum:
Peygamberimiz hiç, kilise açtı mı?
Halifeler kilise açtılar mı?
İnandığımız kitabımız, Hıristiyan ve Yahudilerle "dost olun" diye bir emir verdi mi?
Hayır. Tam tersi, "onları dost edinmeyin" diye kesin emri var. "Her kim onları dost edinirse, onlardandır" diye de büyük bir tehdit var.
Yetmedi.
"Allah Katında Din İslam'dır" ayeti, hutbelerde her Cuma okunurdu, AKP'den önce. Gayri Müslime "Allah'ın selamı üzerine olsun" manasında selam veren, İslam'dan çıkar. Rahmet diyen "imansız" olur. İslam'dan başka "hak din" imasında bulunanlar, buz gibi gâvur olurlar.
Kimseye "gavur" demiyoruz, yanlış anlaşılmasın. Gülen'in "ibrahimi dinler, ilahi dinler, üç büyük din" adı altında yaptığı çalışmalara ve diğer dinler hakkında sarf ettiği yüceltici sözler, "Allah katında din İslam'dır" ayetine göre, küfür sözlerdir.
Hakkında ayet olan konularda, "bana göre-sana göre" olmaz.
Şimdi bunu Gülen yapsa, "din dışı" olarak görüyoruz da, başkası yapsa neden "hak" görüyoruz. İslam'ın hükümleri, insanlara göre değişiyor mu? Dün, Gülen yaptığı için eleştirdiğimizde bizlere "siz hocaefendiyi kıskanıyorsunuz!" derlerdi.
"Hocafendi küresel çalışıyor, sizler gibi yerel değil" diye olayı saptırırlardı. Ve şimdi hiç kimse, kalkıp bize kilise açmayı savunmasın, buna bir de "dini" kılıf bulmasın.
Peygamberimizi, münafıkların açtığı camiyi açmaktan men eden Allah, kilise açmaya müsaade eder mi takdirlerinize bırakıyorum.
İslam'da, "ecdat" diye yeni bir ölçü mü var? Olsaydı, Araplar ecdatlarının dinlerini bırakıp, İslam'a girmezlerdi. "Ecdat" yanlış yapmışsa, biz de mi yapacağız? Müslüman ecdadına mı bakar, Peygamberine mi?
"Ecdat" dedikleriniz, bugünkü İsrail'in kurulmasının temellerini attı. Yahudilere, 2. Abdülhamit toprak sattı. Kıbrıs'ı 80 bin altına İngilizlere sattı. 2. Abdülhamit ayrıca şimdiki Demir Kilise'yi inşa eden adamdır.
Ahşaptan kilise yanınca, Batı'nın gözüne girmek için demirden yaptı. Kilise malzemeleri Avusturya'dan Tuna nehri üzerinden İstanbul'a getirilerek inşa edildi. Kimse bu olayı "siyasi" görmesin.
Besmele ile kilise açan lidere sahip ahali, "İslam'dan başka hak dinler olduğuna" inanıyor. Yani bir yandan FETÖ ile güya mücadele edilirken, öte yandan FETÖ yoluna hizmet ediliyor. Artvin'de bir köye gelen müftü, cami yanında kilise görünce çok mutlu oluyor. Köylünün "yollarımız ayrı değil mi?" sorusuna, "o da 'Allah' diyor" diye saçmalıyor.
Bana bir esnaf, "onlar da Allah'a inanıyor" diye savunma yapıyor. İktidar-Gülen işbirliğinden önce hiç bir Müslüman, gayrimüslimden taraf savunma yapmazdı. Onlar şirke, teslise inanır, biz tevhide inanırız. Fakat vatandaşı dönüştürdüler.
"Ümmetin lideri" dedikleri ve vatandaşın oturdukları makam itibariyle "büyük" gördükleri besmele ile kilise açarsa, vatandaşa o kiliseden içeri girmek kalır. Zaten hedef bu… Askersiz, silahsız işgal…
İslam Dünyasının hali niye böyle olmasın. Suudi Arabistan Vahhabilik'ten Ilımlı İslam'a geçti. İngiliz mezhebinden, Amerikan İslam'ına geçti. Ahırın birinden çıkıp, öbürüne girdi. Türkiye "diyalog" adına kiliseler açmaya devam ediyor. Aynı gün Mısır'da Sisi kilise açtı.
"Müslüman" liderler, Batı'yı memnun etme yarışına girmişler. Ya kilise açıyorlar veya Papa ile Kudüs'ü kurtarmaya çalışıyorlar yahut Papa'ya "hazret" diyorlar. Oysa Allah, "onların dinlerine girmedikçe sizlerden razı olmazlar" diye buyuruyor.
Müslümanlar liderlerini, liderler Batı'yı örnek aldıkça, bu felaketler az bile. İran lideri Ruhani, "peygamber bile eleştirilir" dedi. Buyurun buradan yakın. Müslüman ülkeler, Batı'nın oyuncağı olmasınlar da, ne olsunlar.
İslam ile yönetildiğini iddia eden ülkenin başı, "Peygamberin heva ve hevesinden konuşmayacağını, onun her dediğinin hak olduğunu" bilmiyor. Mısır'ı, İran'ı, Türkiye'si? Diğerleri de malum.
Müslüman ülkeler içine, "diyalog" kaçmış!
Bunları kusmadıkça, ne bağımsızlıklarını kazanabilirler, ne de mevcudiyetlerini devam ettirebilirler. Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Batı'nın "Dinlerarası Diyalog" fitnesine karşı, mücadelesi halen tek başına devam ediyor.
15 Temmuz gibi bir "darbe" alan Türkiye, ders çıkarmayıp, Gülen yolunda koşuyor. İktidar, "Diyalog" yolunda "Demir" adımlarla ilerliyor. Mütekabiliyet esasına göre Bulgaristan'da bir cami onarıldı mı? Hayır.
Olay diyalog bile değil, monolog.
O açılışta bir tek, Gülen yoktu!
Ama yeri boş kalmadı!