Bartholomeos yine 'bol ürün' alıyor!

"İmam ne yaparsa, cemaat bilmem ne yapar" diye bir söz var. 

Siz anladınız!

Ne mi, anlatmak istiyorum?

Az sabredin!

Biraz eskilere gideceğim:

AKP- "Cemaat" birlikteliğinin tavan yaptığı,  Bartholomeos'un "bol ürün bekliyoruz" dediği yıllarda, hemen her yerde, bir kilise açılıyor, "diyalog" toplantıları yapılıyor, bizzat "besmele" ve "tekbir"  ile kilise açılış kurdeleleri kesiliyordu. 

"Dinler bahçesi" diye, sözüm ona "ortak mabed" açıyorlar, yine sözüm ona "ortak ibadet" ve "huzur duruşu"  diye garip şeyler icat ediyorlardı.  "Hıristiyanların cennete gideceği" iddia ediliyor, Sait Nursi referans gösteriliyordu.  

"Sadece iman eden cennete girer" karşı duruşu gösterdiğimizde ise "onlar da girse, cennette yerin mi daralır!" şeklinde, İslam ve iman dışı, sözler sarf ediliyordu.

Diyanetten sorumlu devlet bakanı Mehmet Aydın, "sadece İslam haktır demek, en büyük dinsizliktir" diyordu.  Allah'ın "sadece İslam haktır" ayetine, bir "kalkışmada"  bulunma cüretini göstererek, tevhit inancına "dinsizlik" diyordu.

"Cemaat" ve Hükümet birlikte, İslam'a karşı bir "kalkışma" içindeydiler. Suat Yıldırım kitapları, camilere "üç kitaplı tefsir"  icatları olarak sokuluyordu.

Hızını alamayan Zaman Yazarı Ahmet Şahin,  "Hrıstiyanlarla amentüde ittifakımız var" diyordu. O zaman "Cemaat" şimdi "FETÖ" olan güruhun öğrenci evlerinde gençlere  "üç hak din" diye, yeni bir "din" anlatılıyordu. 

Referansları ise Sait Nursi ve Gülen'di.

"Cemaat"-Hükümet birlikteliği, bir "Diyalog" koalisyonuydu. Tabi Hükümet "kandırılmış"tı!

Hükümet "medeniyetler ittifakı" adı altında "Medeniyetler Eşbaşkanlğı" görevini icra ederken,  "Cemaat", "Papalık Konseyi misyonluğunun parçası"  görevini yürütüyordu. 

Türkiye, bu kavramı ilk defa 1998 Şubat'ında duyacaktı. Papa'ya Gülen eliyle verilen bir mektupla?

Hangi birini sayalım!

İmar yasasında yapılan değişiklikler ile on binlerce kilise evi açıldığını, iktidar itiraf etmişti. Sümela'yı ayine açtılar. Gülen dostu Bartholomeos "bol ürün" almanın sevinci içinde, kemençe ile kendini karşılayan kemençeciye, bol harçlık atmıştı.

Binlerce, "Müslüman Türk kadınının tecavüz adası" olarak anılan Akdamar, yine bu hükümet tarafından milyarlarca masraf edilerek ayine açıldı ve başına 2,5 metrelik haç takıldı. "Nurcu" evlerinde okuyan başı örtülü kızlar, Akdamar açılışına getirilmişlerdi. 

Akdamar'a gitmeyen bir hanım kız Adıyaman'da Gülencilerin yurdundan atılmıştı. Yani Hükümet ve "cemaat", "diyalog" işinde, öylesine ortak çalıştılar ki, anlatamam.  Yüzyıllar öncesine ait, milyar dolarlar değerinde gayrimenkuller,  "VAKIF" adı altında, "azınlıklara" aktarıldı.

Birliktelikleri, sona erdi ne istediler verildikten sonra ancak "Diyalog" yolunda, koşmalar sona ermedi. Kilise açmalar durmadı. Müslüman'ın imanına "sızmaya" devam ediliyor. Gülen'siz ama ne fark eder. 

"Müslüman" lider, Kilise açınca, iktidarı savunan, kiliseyi savunuyor. Açılışa "tekbir" getiriyorlar.

Bartholomeos "bol ürün" almaya devam ediyor, anlayacağınız.

Vatikan, Papalık, "bol ürün" alamaya devam ediyor!

NATO, "bol ürün" almaya devam ediyor!

"Üç hak din" fitnesi hız kesmiyor. 

Gülen yok ama Gülen'in yolunda koşanlar var.

Nurslu Sait yok ama fitnesi SÖZLER'iyle sürdürülüyor. 

"Hıristiyan'ın cennete gireceği"  küfür iddiası camilerde dolaşıyor. İslam inancı, Müslüman'ı bağlar. Bizim sözümüz, "Müslüman'ım" diyene. 

Bu ülkede onca "hoca" var, ilahiyatçı var, cemaat var, cemiyet var. Partiler var. Yüzde 99'u Müslüman olan "Müslümanlar" var. Peki, neden hiç birinde kilise açılışına bir eleştiri yok. Bir kötülüğe veya yanlışa tepki koyacak, iman kalmadı mı, bu toplumda?

Nasıl bir Müslümanlık var ki, ne domuz eti satışına ne kilise açılışına hem de besmele ve tekbirlerle açılışlara, en ufak bir alerji yok. Tam tersi savunma var.

Her zaman ki gibi Bağımsız Türkiye gönüllüleri, "Diyalog" illetine karşı olmada, tek başınalar. İslam'ın "Allah katında din İslam'dır" hükmünün sadıkları, yalnız onlar, ne yazık ki?

"Diyalog" illeti, Gülensiz devam ediyor. Gülen misyonu, hükümetin omuzlarından hiç inmedi. Kilise açılışı sonrasında, AB'den gelen "Türkiyesiz olmaz" açıklamalarına, lütfen dikkat buyurun. 

"Kilise açılışıyla ülke mi yıkılır?" diyenlere cevabımız: Müslüman ülke yıkıldıktan sonra kilise açılır, benim bildiğim. Yunan adalarımıza oturunca, adalarda Papaz getirip ayin yaptı mesela. 

Türkiye Cumhuriyeti yıkıldı da haberimiz mi yok!

Kaldı ki "diyalog", önce iman yıkar. Çünkü ülkeleri müdafaa eden, inançlardır. İnanç yıkılınca, direnç yıkılır.

Diyalog;  silahsız, tanksız, topsuz işgaldir. 

Prof. Dr. Haydar Baş'ın taa 90'lardan, günümüze yaptığı şu uyarılara kulak verin: "Milli bütünlük dini bütünlüğümüz, dini bütünlük milli bütünlüğümüzdür."

İslam olmayan GDO'lu bir dinin, NATO dininin, Diyalog dininin, FETÖ dininin, Gülen ve Nursi dininin, iktidar imkânlarıyla, Türk Milleti'ne dayatılması laikliğe aykırıdır. Laik devlet, bir topluma din dayatamaz.

Laikliğe rağmen, "İslam süslemeli" NATO dini dayatılıyor. 

Bartholomeos yine 'bol ürün' alıyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön