Belli ki herkes açlıkta uyanacak!

Ankara'da  "Milli Ekonomi Modeli "  Programı dönüş yolundayız. O kadar, mükemmel bir program oldu ki, gerçekten anlatılmaz yaşanır. Büyükçe bir konferans salonunda, her karış boşluğa, insanlar oturmuş vaziyette.

Sandalye, koltuk yetmediği için insanlar yerlerde oturuyorlardı. En önemlisi, çok diri bir dinleyici kitlesi vardı. Merdivenler bile insanlarla dolu, otelin üç katı ve bahçesine kadar, iğne atsan yere düşmez.

Konularının uzmanı, BTP kurmayları, çok mükemmel analizler yaptılar. Ve nihayet, Prof. Dr. Hayda Baş'ın konuşmasına sıra geldi. Herkes can kulağıyla dinliyor. Tezlerinin çalınmasından ve gizlenilmesinden şikâyet eden Baş Hoca, "Söke söke geleceğiz" dedi.

BTP'nin bütün programlarına katılmış biri olarak ifade edeyim. Bu program hepsinden çok farklıydı. İnsanlarda müthiş bir özgüven vardı. Çok bilenmiş bir Bağımsız Türkiye kadrosu gördüm.  Ülkenin içinde bulunduğu, tehlikelerin farkında ve çözümlerinin sadece kendilerinde olduğuna inanmış, heyecanlı bir topluluk gördüm.

Baş Hoca'nın 80 darbesine ait hapishanede hatıralarından bahsetmesi, bir hatıradan çok, ülke için çözüm adresi gösterir nitelikteydi. Belki birçok defa dinlemişimdir, ancak aynı hatıraları her dinlediğinizde ayrı kodlara ulaşıyorsunuz.

"İnsan gönüldür" gerçeğini, yaşıyorsunuz. Sağcı ve solcuların birbirini yemeleri için aynı koğuşlara konmaları, Haydar Baş kimliği ile birliğe ve beraberliğe dönüşüyor. Bir koğuş başkanı seçilecek, sağcılar kendilerinden olsun istiyor, solcular kendilerinden.

Sonra sağında, solunda, mutabık kaldığı Haydar Hoca, koğuşa başkan yapılıyor. Ne mi oluyor? Koğuşta "kardeşlik" oluyor. İnsanlar birbirilerinin boğazını sıkmak yerine, ellerini sıkıyorlar. İşte çözümün adresi?

Haydar Baş, gönüldür.

Haydar Baş, kimliktir.

Haydar Baş, bağımsızlıktır.

Haydar Baş, vefadır.

Haydar Baş, dostluktur, kardeşliktir.

Haydar Baş, iştir, aştır.

Haydar Baş, tarımdır.

Haydar Baş, ekonomidir.

Haydar Baş, Hoca Atatürk'tür.

Haydar Baş, Yunus'tur, Mevlana'dır.

Haydar Baş, Hacıbektaş-ı Veli'dir.

Haydar Baş, Türk'tür, Kürt'tür, Laz ve Çerkez'dir.

Haydar Baş Türk Milleti'dir.

Kim hangi göz ile bakarsa, odur. O bir aynadır, bakan kendini görür. 

Bunları neden anlatıyorum? 

Prof. Baş'ın benim anlatmama ihtiyacı yoktur. Bugün kapitalizmin, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin hapishaneye çevirdiği ülke koğuşuna, bir "başkan" aranıyor. Sağ, sol, başta olmak üzere hemen herkes birbirlerini yiyor.  

Sayın Haydar Baş'ı seçelim, ülkeyi hapishaneden bir cennete çevirsin.

Vatandaşlık Maaşı, yuvaları kurtarsın, terörü bitirsin. Sen-ben kavgası sona ersin. Vallahi hamaset yapıyoruz. Türkiye, eninde sonunda, "Haydar Baş" diyecek. "Bağımsız Türkiye, Milli Ekonomi Modeli" diyecek.

Maksat, biran evvel demek!

Orduların yapamayacağını, ekonomi ile yapalım. Ne dedi Baş Hoca:  "Ben modelim ile sadece Türkiye'yi değil, bütün Müslümanları doyuracağım. Aç ve yoksul, bütün insanlığa, Türk'ün adaletini götüreceğim."

Türkiye'nin madenleri var, altında dünya ikincisi, borda dünya birincisi? Dünya bor rezervin yüzde 70'i Türkiye'de. Uçaklar, arabalar, tanklar ve hatta cep telefonları, insansız bütün araçlar bor madeni ile çalışır.

Bu kadar kaynağa sahip Türkiye'nin yoksul olması, başarılması imkânsız bir beceriksizlik ve gaflet gerektirir!

Nasıl uyuyorsunuz!

Bu nasıl uyuma kardeşim!

Belli ki herkes, açlıkta uyanacak!

Keşke böyle olmazsa idi. Vatandaş, bir çile çekmeden, sandığa atacağı bir oy ile zenginliğe kavuşsaydı fakat bunu, kendi istemedi. Baş Hoca, noterden taahhüt etiği halde, kaynakları açıkladığı halde, "nerden verecek?" diyen bu bedeli ödeyecek n'apalım!

Belli ki herkes açlıkta uyanacak!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön