Yoksulluk sınırı, 5 bin 330 liraya yükseldi. Türk İş'in 'açlık ve yoksulluk sınırı' araştırması böyle diyor. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ise bin 637 lira. Bu şu demektir, asgari ücretli olan herkes aç. Evine, 5 bin 330 lira girmeyen herkes yoksul.
Soruyorum: Türkiye yoksul ve aç mı, değil mi?
İsterseniz, zengin ve tok deyin.
Türkiye'de çalışanların yüzde 40,3'ü asgari ücretle çalışıyor. Yüzde 42'si ise asgari ücretin iki katı maaş alıyor. Anlayacağınız, Türkiye'nin ekseriyeti yoksul. Türkiye'nin zenginleri yok mu?
Olmaz mı? "Allah sayılarını artırsın" demeye bile gerek yok. Yoksulluk artıkça, onların sayıları zaten artıyor.
Hangi görüşten olursak olalım, hangi partiye oy verirsek verelim, Türkiye yoksul ve aç. Yani iktidar partisine oy verenlerde, yoksul ve aç, muhalefete verenlerde?
Aleviler de yoksul ve aç, Sünniler de.
Sağcılar da yoksul ve aç, solcular da.
Rabia işareti yapanlar da yoksul ve aç, bozkurt işareti yapanlar da.
Kürtler de yoksul ve aç, Lazlar da, Çerkezler de.
Yani toplumun bütün kesimlerinin ortak derdi, geçim. Peki, siyasilerin, ortak dertlerinin, bu yokslulluk ve açlıkla başa çıkmaya odaklanmaları gerekmez mi? Ya onlara oy verenlerin, destek verdikleri partilere, baskı kurmaları gerekmez mi?
Baskı kuramadılar, sorgulamalarıı gerekmez mi, yahu biz niye yoksul ve açız diye? Öyle ama ne yazık ki, açlarda sesini çıkarmıyor, yoksullarda. "Açız" bile diyemiyorlar. Birer dilenci hariç? Yol üstünde, "açız abi açız!" diye bağıran birer "yerli ve milli" dilenci olmazsa, "açız" diyen de yok.
Suriyeliler geleli, "yerli ve milli" dilenci de kalmadı.
Zenginleştik ya!..
Halinden şikâyetçi olma hakkı bile elinden alınmış toplum, ne yapsın. Öğretilmiş çaresizliğe mahkûm edilmiş insanlar, "kaynak yok" sanıyorlar.
Ülkenin başı işverenlere "OHAL'in kıymetini bilin, sizler için bunu uzatıyorum, insanlar protesto edemiyorlar" mealinden sözler söyledikten sonra, tuz kokmuştur.
Adam yoksul veya aç iken, bir de ses çıkarıp "vatan haini" mi olsun!
Üç beş kişi bir arada "açız" diye bağırsınlar "darbe" yapmakla suçlanırlar..
Neyse.
Ayrıca bağırmaya çağırmaya da lüzum yok. Kim de "İş ve Aş" projesi var, onu getireceksin. Bakın, şuan 9 parti seçime gitmeye hak kazandı. Bunlardan bir tanesi de, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Bağımsız Türkiye Partisi?
AKP ile ittifak ihtimali olanlar konuşuluyor, ama böyle bir parti var mı, yok mu, hiç adı dahi okunmuyor. Haber bültenlerinde parti logoları veriliyor ama içinden BTP çıkartılmış halde. Geçenlerde izliyorum Fatih Portakal'ın verdiği haberleri, "Saadet", "Büyük Birlik", MHP, CHP, AKP, hepsi loglarıyla ekranda var, BTP yok.
Neden Fatih Bey, neden!
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Türk Milleti için yazılmış Milli Ekonomi Modeli var. Bu modelin "Milli Paralarla Ticaret" görüşünü, bugün dünya uyguluyor.
"Milli Para" kavramı, 2005'ten önce yok. Bu kavram, Sayın Haydar Baş'a ait. Rusya, İran'ı, Hindistan'ı, Çin'i ikna etti, onlar Türkiye'ye teklif ettiler. Yani Türkiye'de gizlenen, yok sayılan, Prof. Baş'ı dünya tanıyor, modelini uyguluyor. 4 milyar insan, bu tezin çeşitli bölümlerini uyguluyor. Rusya'da bu tez, kanun oldu.
"Vatandaşlık Maaşı" vermek için, İsviçre referandum yaptı, halk istemedi. Çünkü asgari ücret 15 bin lira üzerinde. Bu kavram kime ait? Hindistan, Vatandaşlık Maaşı, pilot bölgelerde uyguluyor.
Türkiye açlıktan ve yoksulluktan kırılırken, Rusya asgari ücreti, yoksulluk sınırı ile sabitledi. Kanun çıkardılar, "asgari ücret, yoksulluk sınırı altında olmayacak" diye. Yani bu kanun Türkiye'de çıksa herkes, 5 bin 330 lira asgari ücret alacak.
Türk'e nasip olmayan Rus'a nasip olduysa, suçlu, Haydar Baş gerçeğini gizleyen herkes. 5 bin lira sagari ücret demek ki oluyormuş.
Prof. Baş'ın partisi, Bağımsız Türkiye, hemen her hafta bir yerde "Milli Ekonomi" derken, "Milli Tarım", "Milli Para" derken; hemen her Pazar bir ilde, "Atatürk Vatandır" derken, elinde NUTUK'u düşürmeyen Fatih beyciğim, neden haber bültenlerinizde yer almaz?
Bakın bugün, 27 Şubat. Ankara'da Milli Ekonomi Modeli'nin, Rusya Duma'sında dünyaya ilanın yıl dönümü, ATAKÖŞK OTEL'de kutlanıyor. Herkesi davet ediyorum. Fatih Bey sizi de? Yoğunsanız, elamanlarınızı gönderin ve haber yapın.
Rica ediyorum.
Duma'da sessiz bir devrim oldu. Kapitalizmin, bütün kuralları çürütüldü. Sosyalizm ile birlikte çöp oldu.
Dünyaya mal olmuş bir tezin, haber değeri var diye düşünüyorum. Tezi uygulayan Rusya gibi bir ülke, Duma'da 2013 yılının 27 Şubat'ında, Haydar Baş Hoca'yı ağırladı, meclisinde konuşturdu.
Sanırım, bir kedinin itfaiye tarafından kurtarılışının, haber bültenlerinde yer alması kadar önemli diye düşünüyorum!
Bir milletin fakir ve yoksulluktan kurtuluşu için yazılmış, Uluslar arası 8 kongre ile dünyaya tanıtılmış ve dahası, tez uygulanmış, başarı sağlanmış, iktisada yeni kurallar ve tanımlar getirmiş.
Hal böyle iken, Türkiye aç ve yoksulluk içerisinde. "Sağcı" olsak ne olur, "solcu" olsak ne olur. Partileriniz ne olursa olsun, çözümleri ne? "Ben ülkeyi fakirlikten kurtarmaya, kafamı koyarım" diyen bir lidere, yüreğini koyacak yürekliler, Ankara'ya gelsinler. Gelemeyenler Meltem Medya Grubu ekranlarına gelsinler.
Gelsinler de, ekonomiyi öğrensinler.
Gelsinler de, " kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı", olduğu gerçeğini görsünler.
Gelsinler de, "tüketimin en büyük kaynak olduğu" tespitini, ekonominin kitabını yazan Baş Türk'ten duysunlar.
Haydarizmin doğum günü kutlu olsun!
Baş Hoca'mızın emeğine sağlık.
İktisadın Baş Hoca'sına, sonsuz teşekkürler.
Dünyanın yeni ekonomi modeli, bir Türk'e ait.
Bu gurur, bu onur, hepimize yeter. Son bir şey; sadece Türkiye'yi değil, dünyayı bu model yönetecek. Dünyanın yarısında uygulanıyor, kaldı diğer yarısı. Görmezden gelmek, yok saymak, bir şeyi değiştirmeyecek. Türkiye "Bağımsız", ekonomisi "Milli" olacak. Lideri ise Haydar Baş olacak. Bir ülkenin kaderi, bir teze yazılmışsa, engel olmaya güç yetmeyecektir.