Bir zamanlar, oyları ile temize çıkardıkları Zarrab'ı, şimdi "bizi oyuna getirdi!" diye eleştiren iktidara bakıyorum da, Türkiye harbiden Allah kesesine ayaktaymış.
Tabi ayakta mı, bu da ayrı konu?
Yerde, alçak sürünüyor!
Dünya izliyor, bizi?
Birkaç milyon dolara satılan ekonomi bakanlarına sahipler diye. İddialar doğruysa tabi çok vahim. 50 milyon Euro bir şehirde yaşayan insanları, bir yıl besler. Hem de bir eli yağda, bir eli balda, olacak şekilde?
Sayın Haydar Baş "asgari 5 bin lira vereceğim" dediğinde, "nerden bulacaksın!" diyenler, 'soyanlara, kutulayanlara' bir tek soru sormadan 'bi daha, bi daha' seçtiler. Onlar utanmıyorlar, ey halkım, sizde mi seçtiklerinizden utanmayacaksınız.
50 milyon Euro rüşvet mi olur, Türkiye'yi mi sattınız lan!
Özal ile alenileşen "memurum işini bilir!" felsefesi epey gelişmiş, "bakanım işini bilir!"e yükselmiş. Bayağı ilerlemişsin Türkiye'm!
Bu kadar büyük bir rüşvet bir bakana verildiyse, yapılan işin büyüklüğünü aklınız alabiliyor mu? Türkiye Türkiye olalı, böyle "götürme" görmedi, sayın seyirciler!
İyi seyirler!
Sadece seyredin!
Arada bir yapılan köprü ve yollara bakın!
Sevaptır!
Geçmeyenden de ücret alınan ve nerdeyse 20 yıl borçlu olduğun, küresel Cengizler'in sana nasıl sövdüklerini de, düşün!.. "Çalıyor ama iş yapıyorlar" de. Öyle yapıyorlar ki, dinden girip, Man'dan çıkmışlar!
Emekli maaşını almaya gittiğinde, eli boş dönünce senin aklın başına gelir ancak. Kredi ile aldığın ev ve arabaların, sana ait olmadıklarını, ödenenlerinde boşa gittiğini anladığında, aklın başına gelir.
Bizi bilenler bilir, ABD'nin ekmeğine yağ sürecek, hiçbir sözümüz olmaz. Ancak kardeşim, bu nasıl "yeme" ya, canavar olsa, böyle yemez. Yuh!
"Hayırsever işadamı" Zarrab söylemese, kimse inanmaz!
Dün Türk bayrağı altında konuşuyordu "Bakan" Sarraf'ı, bugün ABD bayrağı altında konuşuyor. Bayraksız şerefsiz, her bayrak altında konuşur. İran, Türk, ABD fark etmez…
Ancak;
Ya dün yalan söylüyordu, ya bugün!.. Dün yalan söylüyorduysa, sen o yalana ortaksın, yok bugün yalan söylüyorsa, bu yalana sen yine ortaksın çünkü "çuvala" sokulan askelerden esirgenen "nota", bu sahtekâr için verildi.
Saray'da var o kadar danışman. Bakanlarda var. Devletin istihbaratı var. Her şeyi var. İlk yakalandığında(!) yazdım, "bu adam CIA ile anlaştı" diye, yahu bari 50 kuruş verip bir Yeni Mesaj alsanız, her şeyi görürdünüz.
Yine "Kandırıldık" diyorlar. Bunu da yazmıştım, "Zarrab bizi kandırdı!" diyecekler diye. Ne hikmetse Man, mangır işlerinde hiç kandırılmıyorlar. Götürürken "kandırılma" olmuyor.
Bakın:
Her şeye rağmen, "kol kırılır yen içinde kalır", eğer ortada bir "yolsuzluk" varsa, bu ABD'yi değil, bizi ilgilendirir. İran, çok uyanık davrandı. Zencani'yi kendi yargıladı, idama mahkûm etti. Sonra bu mahkûmiyetini bozdu.
ABD istiyor diye, Suriye'ye girmek istediklerinde halkı ikna için "Esad Şii, devrilmesi lazım" gibi ipe sapa gelmez şeyler söylediklerinde biz, "Şiiler Müslüman" dediğimizde, bizleri "İrancı" olmakla suçlayanlar şimdi hep Man'cı çıktılar. Dolarcı ve Euro'cu çıktılar.
"Bir daha doları bozdur" diyeni duyarsam, harbiden ağzımı bozacağım. Ak'lar anlamaz, gelen yakın tehlikeden bahsedeyim: Bizim milletim çok kötü bir huyu var, sevgisi de, nefreti de çok ölçüsüzdür. Şuan da, "hırsızın suçu yok!", suçlu ABD ya, bu hep böyle sürmez.
Vatandaş cebinden çekilenlerin farkına vardığı an, kıyamet kopar. İşte bu iyi değil. Tabi ki ABD, bana göre her zaman suçlu. Önce iktidar edip, sonra bizi soydurup, şimdi de "adalet" dağıtması yok mu? Ağız dolusu sövdürüyor.
Son bir not: Baş Projeler için "Nerden verecek?" diyenler vardı ya, akşamları ekran başında şu sıralar, trene bakar gibiler. Onlara sövmüyorum, rahat olsunlar, zaten belasını bulmuşlar.