Düşman silah yerine 'gıda' ile geliyor

Bir can daha gitti.

Henüz yirmisinde bile değildi belki.  

Babasının ciğerparesi gitti.

Annesinin gonca gülü soldu. 

Ali Haydar Nezir?

Ali Nezir hocamızın oğlu? 

Ali hoca, çok içli ve duygu dolu bir insandır. Üzülmesin diye, çocuk nasıl diye sormaya kıyamazdık. Sadece dua ederdik; "Allah'ım, sen bu yavrucağı ailesine bağışla" diye. Başka ne gelir elde ki, çaresiz hastalığa karşı.

Nur parçası yavrucak, Allah'a vuslat etti.

Ancak ben bu illeti sadece hastalık olarak görmüyorum. Bütün bir toplum olarak ölüme tabi tutuluyoruz. Onlarca defa değindik. Gıda terörü, can alıyor diye. Düşman bize "gıda" silahı ile geliyor. Ölüm yiyor, ölüm içiyoruz.

Kansere karşı devlet önlem almalı ve bir kurtuluş savaşı vermeli. GDO'lu ürünler, toprağa atılan katil tohumlar ve diğerleri? Sadece bu kadar da değil. Araştırmacılara göre, en çok sakınan dahi, "Türkiye'de bir ömür boyunca, domuz katkılı ürünlerle, bir domuzu götürmüştür" diyorlar.

Hazır yoğurtlardaki jelatin mi dersiniz, pastalardaki "kıvam verici" mi dersiniz, ilaç kapsülleri mi dersiniz, el sabunları, traş fırçaları mı dersiniz, hangisini sayalım. Geçtik bunları domuzun ülkede satışı serbest. Dışarıda "lop et" diye,ülkeye ne girdiğini bilmiyoruz. Çünkü dondurulmuş etin kanı çekildiği için incelemeler sonuçsuz kalıyor.

Neyse.

Evladımız, kardeşimiz, gitti işte genç yaşta. Cemal Baba kardeşimizin evladı da, aynı yaşta gitti. O da, mide kanserinden.  

Aziz Karaca dostumun evladı da, kanserden hayatını kaybetti. Babası Aziz dostum, sanki öldü tekrar dirildi. Kolay değil, evlat acısı. Allah kimseye tattırmasın. Sabırlar versin ailelerine. 

Ali Örpek kardeşimin kız kardeşi 25 olmamıştı belki, aynı illetten gitti.

Şimdi öğrendim Ali'nin amcaoğlu yakalanmış bu illete, 25 yaşında. Allah şifa versin. Sadece benim çevremde onlarcası. Dostum Arif beyin evladı, mide kanseri, yüce Allah şifa versin. Bu delikanlı sürekli cips yer, kola içer mesela.

Bakın, sadece bir insan olarak benim çevremde var bu kadar. Bir de, kendi çevrenizde araştırın bakalım, kaç kişi kanser. Devlet, kanser ilaçlarını ödeyemiyor, ödese sistem çöker. O kadar ki çok…

Düşman silah yerine gıda ile geliyor, neden anlamıyoruz! 

Küresel tohum devleri aynı zamanda ilaç devi oldular. Tohumla nesilleri hastalandırıyorlar, sözde kurtaracağım diye bu defa ilaçlarını yediriyorlar.

Hükümetlerde "sertifikalı tohum"a çiftçiyi mecbur edip, Türkiye'de olduğu gibi yerli tohumu yasaklarlar. 2018 'e kadar mühlet vermiştiler, bu süre doldu. Sertifikalı olmayan tohumu kullanan çiftçiler, yani yüzlerce, binlerce yıldır "tohumluk" diye ayrılan yerli ve milli tohum yasaklandı.

Türkiye, bütün tohumunu dışarıdan alır.

Neden?

Hem de bu kadar "yerli ve milli" vurgusu yapan iktidar, neden yasakladı yerli ve milli tohumu? İktidarlarına, bu tohum devlerinin desteği, devam etsin diye. Bizlerin seçtiklerini zannettiğimiz iktidarlar işte böylesi dış desteklerle, bizlere seçtirildiler aslında. Siz sandıkta hür irade ile oy verdiniz sanırsınız ama  "siz değil, onlar sizi seçti" diyerek, Soner Yalçin'ın kulaklarını çınlatalım.

Çok güzel bir eser yazdılar, bu konuda, bence herkes okumalı. Tohumun bize silah olarak nasıl kullanıldığını görürüz. Civcivleri tavuk eti diye insanlara nasıl yedirdiklerini anlarız. Emeklerine sağlık, Soner Bey'in?

Gerçekten de  "hepimizi öldürecekler". Sadece sıraya koymuşlar. Sıramızı bekleyen kurbanlar gibiyiz. 8 Mart 2017 tarihli "Irak'ı silahla, Türkiye'yi tohumla vurdular" yazımı tekrar okuyun derim.

Kıymetli dostlar!

Doğru beslenme ve gıda konusunda, bir bilinçlenme başladı ama çok yetersiz, bunun devlet politikası olması gerekir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, bir Bağımsız Tarım modelidir. Devlet Milli Devlet olmadıkça, bu işler çok zor. 

Sosyal Devlet'in, ücretsiz ilaç gibi gereklerini de yerine getirmesi lazım. Bunun kitabını yazmış bir insan ancak, bu işlerin üstesinden gelir.  

Kanserin çok az hatta hiç olmadığı söylenen İsrail, sattığı hibritli tohumları kendi kullanmıyor. Bir acı haberden girip, acının köklerine inmeye çalıştık. Nezir ailesine başsağlığı dilerim. 

En başta, Ali Haydar Nezir'in hastalığı ile çok ilgilenen Baş Hocamıza baş sağlığı dilerim. Öyle ki, camiamızın her mutluluğuna ve her acısına ortak  olan bu yüce gönül, acılarımızı dindiren tek limanımızdır. 

Allah ömrüne, ömürler katsın. 

Bizim de vuslatımızda, başımızda olsun.

Düşman silah yerine 'gıda' ile geliyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön