Önce, önümüzdeki günlerin en çok konuşulacak bir konusuna şöyle bir değinip geçeceğim. Askeri hastaneler konusunda? 15 Temmuz Darbesi'nden sonra, askeri hastaneler kaldırıldı biliyorsunuz. Adı konmamış bir savaşın içindeyiz ama askeri hastanelerimiz yok.
Sivilleşmişmiş!
Askeri hastaneler sivilleşti, demokrasi geldi!
Peşmerge GATA'da tedavi edilip, Mehmetçiğe ise "sıranı bekle" veya "yer yok" deniliyor. Bayağı sivilleşmiş canım!
"Darbeyi ABD yaptı" dediler, ABD'nin ne İncirlik Üssü kapatıldı, ne de ABD'ye karşı herhangi bir müeyyide uygulandı. İntikam askeri hastanelerden alındı. Şu Adalet ve Kalkınma'ya bak!
Askerimizi çuvala koyduklarında "ABD'ye nota verecek misiniz?" sorusuna, "ne notası veriyorsunuz, müzik notası mı!" diyen bir anlayış, darbenin hesabını sorabilir mi?
Elbette hayır.
ABD, Süleymaniye'de askerimizin başına çuval geçirdiğinde, eğer o askerlerimize "ben size ölmeyi emrediyorum!" diyen bir irade olsaydı, 15 Temmuz darbesi yaşanmazdı. ABD, Suriye'yi bugünkü hale getiremezdi. IŞİD ve PYD olmazdı. Hatta Türkiye'nin Kozmik Oda'sına girilmezdi.
Dahası da var; Ergenekon ve Balyoz'lar yaşanmaz, askere "kumpas"lar kurulamazdı. Her şey bir "Çuvalla" başladı. Çuval'a üç beş askerimiz girdi zannettik ama aslında, Çuval'a seksen milyonu soktular. Ve halen Çuval içindeyiz.
ABD, darbeden sonra dahi gelişmelerden ders almamış bu iktidarı, acaba hangi vaatlerle yanında tutmayı başardı veya hangi şantajlarla? Türkiye gittiği yolda yüz seksen derece bir dönüş yapmak zorunda. İşi sadece Feto'ya yıkarak, ABD'yi temize çıkarmaktan vazgeçmeli.
Eylemleriyle söylemleri bir aran evvel örtüşmeli artık. Dış tehditleri doğru algılamalı, dış gelişmeleri içerde siyaset malzemesi yapmayı bırakmalı. Nasıl olsa bu ülkede bir seçim olmaz artık. İstediklerini elde ettiler, o çok eleştirdikleri tek parti dönemini 2010 referandumuyla getirdiler ve "tek adam" dönemini başarıyla gerçekleştirdiler.
Bunları geçtik!
Aştık!
Alıştık!
Var olma veya yok olmayla karşı karşıya kaldık. "ÖSO bizi kandırdı" dememek ve "ABD bizi Suriye'de yalnız bıraktı" gibi sözler duymamak için, bugünden uyarıyoruz!
ABD, Türkiye'yi ateşe çekiyor. Türkiye'nin işini, Suriye'de bitirmek istiyor. Esad inadından vazgeçip, kafaları Suriye kumundan çekmek hayatidir. Türkiye'nin güvenliği, Rusya, Suriye, İran ile doğru ilişkiler kurmayı gerektiriyor. Türkiye'nin düşmanı ABD ve İsrail?
Dostlarıysa, toprakları üzerinde hesabı olmayan ülkeler. Rusya ile düşmanımız aynı. İslamcı bir iktidarı ABD ve İsrail peşinden ayıramıyoruz. Şu düştüğümüz hale bakın ya? "Kahrolsun İsrail" veya "Ey Amerika!" diyenleri, ABD'nin BOP'undan çıkaramıyoruz!
İçerde, ABD ve İsrail'in karşısındalar(!), dışarıda ABD ve İsrail peşindeler. Ne iktidar sahiplerine sözümüz kar etti, ne avenelerine.
Biz "uyarmıştık!" diyeceğiz, onlar yine "kandırıldık" diyecekler!
Allah sizleri bildiği gibi yapsın e mi!..
Biz uyarmaktan usandık, onlar BOP yolunda koşmaktan usanmadılar. Ne yapalım, tekrar uyaracağız çaresiz!
Ey iktidar!
Bindiğiniz ABD treninden ininiz!
Zaten, işleri bitince onlar sizi atacaklar. ABD treninde "vatan-millet" edebiyatı sizi kurtarmaz. Salavat, tekbir hiç işe yaramaz. İngiliz Ordusu'nda da tekbir getiren onca sömürge askerleri vardı, ne oldu? Gelip Çanakkale sularında boğuldular.
Nietzche, "Bir kere yanlış trene bindiyseniz, koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur" der. İktidar 15 yıldır yanlış trende hiç inmedi. Ama halkı kandırmak için bindiği trende hep, ters tarafa yürüdü göründü.
Yıllar yılı bu millete BOP'un iyi bir şey olduğunu anlatmaya çalıştılar. Esad'ı devirmeyi "zulme karşı olmak" olarak kakaladılar. Bunu, ABD ve İsrail'in istediğini hep gizlediler. Büyük İsrail önünde Esad'ın engel olduğu gerçeğini, hep sakladılar.
Ve geldik bugüne? Ektiğimizi biçme zamanı geldi, halk olarak. Başkalarının kapılarını dövdük, şimdi kapılarımız dövülmeye başlandı. Rusya gibi bir ülke, "Müslüman" Türkiye'ye diyor ki, "Suriye sizin kardeşiniz ve bölünürse, sizde bölünürsünüz", bundan daha zül ne olur.
Ey iktidar!
"Kandırıldık!" itirafı tek adam yönetiminde bir mazeret olabilir ama emin olun yerin altında hiç bir geçerliliği yoktur. Tabi eğer hesap gününe inanıyorsanız!
Alevi-Sünni, sivil asker bir bilek bir yürek olmadıkça, bir bileni ve göreni dinlemedikçe kurtuluş imkânsızdır. Gülen'i dinlediniz,milletçe ağlıyoruz!
İşe ekonomiden başlayın?
Prof. Dr. Haydar Baş'a gidin!
Peki, siz bilirsiniz!
O zaman sürünün!
Müttefiklerinizle birlikte, batışınızı seyredin!