İİT Kudüs için toplanmadı!

Bu yazıyı kaleme aldığımda, İİT'nin İstanbul'daki toplantısında bir karar çıkmış değildi. O sebeple sonucu bilmeden yazıyorum.  Fakat ben, hiçbir şey beklemiyorum. Sayın Çavuşoğlu, toplantı öncesi "yaptırım yok ama güçlü bir mesaj verilecek" demişti.

Olay bu!

İşin Türkçesi, bağırıp çağırıp, oturacak herkes yerinde. İsrail ve ABD bildiği yolda, "emin" adımlarla yürüyecek. Çünkü ne Türkiye'de, ne de İslam ülkelerinde, ABD ve İsrail'e geri adımlar attıracak  ne lider var, ne de ülke var.

Lider var iş başında değil. Prof. Dr. Haydar Baş ne dedi: Kudüs, Müslümanların başkenti ilan edilsin. İktidarın ne dediği ortada? "ABD'nin yanlış kararından dönmesini bekleyeceğiz" diyorlar.

İsrail'e "terörist devlet" dedik ya, tamam. Türkiye acayip bir tepki gösterdi. Ee, terörist devlete jet yakıta devam. Kürecik'te korumaya devam. Su vermeye devam. İsrail'e hayat olmaya devam!..

Toplantı başlamadan daha, bir şey çıkmayacağı belliydi. ABD ve İsrail'i üzecek bir karar ne bu teşkilattan çıkar, ne de, AKP iktidarından. "Müslümanlarda bir Kudüs yorgunluğu var" dedi, Ahmet Hakan. 

Bence yerinde bir tespit. Fakat bu "yorgunluk" neden oluştu veya kimler oluşturdu, o kısmını da, ben anlatayım dilerseniz:

Nerde baksanız ülkemizde en az bir 20 yıldır, "Filistin" gündem edilerek oy alınıyor. Vatandaş bıktı, "ulan ne yaptıysak, İsrail'i durduramıyoruz" noktasına geldi, getirildi.

"İsrail kahrolsun!" diyor, İsrail yerine İslam dünyası kahroluyor. Nerdeyse, Allah suçlanacak, İsrail'in arkasında diye, tövbe tövbe! 

İsrail arkasındaki "Müslüman" liderlerini görmeyince, olacağı bu!..

Nerede bu "Müslüman Alimler Birliği" dedikleri? Kudüs, İsrail'e "başkent" yapıldı niye susarlar. "Esad devrilsin" diye, öter dururlardı. Demedik mi bunlar ABD'nin "Müslüman" alimleri!

Son 15 yıl içinde Müslüman coğrafyasına bir bakın, ne hale geldi. İsrail'e "van minıt" çekildi, Kudüs, İsrail başkenti ilan edildi. Aklı, fikri ve düşünmesi olan, akleden, "bu işte bir yanlışlık var" diye, sözlere değil, eylemlere bakar. 

Türkiye'nin sadece son 15 yıllık politikaları,  İsrail'i Ortadoğu'da süper güç yaptı. Yeni Mesaj'ın arşivine girin bakın, İsrail konusunda bizler, ne uyarılarda bulunmuşuz.

Büyük Ortadoğu Projesi'nin amacının Büyük İsrail olduğunu, Suriye ve Irak'ın Büyük İsrail için parçalandığını ve işgal edildiğini, taşlara anlatsak, yola gelirdi. Gülen'in "dinlerarası diyalog" misyonu, AKP'nin Ortadoğu politikası olduğunu, görmedik mi?

Halen bu proje devam ediyor. 

Soruyorum: Lübnan'ın Hıristiyan Cumhurbaşkanı bu toplantıya neden katılır? Ve özel olarak davet edilmiş. "Kudüs Müslümanların" dememiz gerekirken, yılan gibi bir "diyalog" kıvrılıverdi İstanbul'un göbeğinde.

"Kudüs Müslümanların" söyleminin yerini ne aldı? "Kudüs bütün dinlerin merkezi" görüşü aldı. İşe farklı bir boyut getirildi. İktidar Papa'sız, hıristiyansız toplantı yapamıyor, neden? Kudüs, ancak Müslüman liderlerle konuşulur. Orası Müslümanların kutsalı…

Gülen'in Papa'ya sunduğu 1998 tarihli mektupta ne deniyordu: "Kudüs 'üç büyük din'in merkezi olmalı" deniyordu. Şimdi, Trump'ın Kudüs'ü "başkent" ilan etmesiyle, "Kudüs'ün üç dinin merkezi" ilan etmek arasında, bir fark olmadığı, aynı hedefe hizmet ettiği, anlaşılır ileride.

Türkiye İstanbul'daki toplantıya Lübnan Cumhurbaşkanı yerine, varlığını Kudüs'e adamış Hasan Nasrallah davet edilseydi, İsrail titremiş olurdu. İsrail bu adamla savaştı ve yenildi 2006'da. AKP kurtartdı, İsrail'i Nasralah'ın elinde.

İstanbul'daki toplantı, kimse zannetmesin ki, Müslümanların kutsalı Kudüs için. Trump "kötü polis" i oynayarak, Türkiye, ABD-VATİKAN tezini uygulamaya sokuyor. İTT, Kudüs için toplanmadı.

Buradan ne karar çıkarsa çıksın, İsrail ve ABD'yi, memnun edecektir. Müslümanlar ne acıdır ki, kendi kutsallarına bile ABD tezleriyle, sahip çıktıklarını sanıyorlar. 

Kudüs Müslüman toprağı ve Mekke-Medine gibi kutsaldır. İçinde Peygamberimizin miraç ettiği mescit var. "Burası giderse, Mekke Medine gider" BTP liderine kulak verin.

Suudi Arabistan, "Ilımlı İslam'a geçtik" demişti. Bu şu demektir, bundan böyle Kâbe'de Papaz ve Haham da, göreceğiz. Avrupa'da "milli görüş" epeydir, camilere papazları sokmuştular "diyalog" adına. 

Her şey, Gülen-Erbakan ikilisinin, Üzeyir Garih, ortak dostluğunda gizli. Türk Milleti ve İslam dünyası "diyalog" illetine karşı, kendinden sandıklarının, "Müslüman lider" bildiklerinin, açık-gizli ihanetleriyle karşı karşıyadır. 

Sayın Haydar Baş, "Diyalog'tan amaç kutsallarımız ve topraklarımızdır" diye uyaralı, 20 yıl oldu.

ABD'nin yanlış yaptığını görmesini beklemek, cellattan merhamet beklemektir ve bu Türkiye'de dış politika anlayışı oldu. 

İktidar, İncirlik'ten atmıyor, ABD'nin hatasını anlamasını bekliyor. Kürecik'i kapatmıyor ABD'nin hidayete gelmesini bekliyor. NATO'dan çıkmıyor, ABD'nin merhametine sığınıyor. İsrail ile ilişkileri kesmiyor, sadece vatandaşın gazını alıyor.

Attıkları bütün bölgesel adımlar, İsrail'i büyüttü. Ne söyleyelim, ne söylesek havaya gidiyor. 

Millet gerçek İslam'dan uzaklaşınca, yaşadığı İslam'a inanmaya başladı, bu da İsrail'i gözlerinde, yenilmez yaptı. Kendilerinde "yorgunluk" bıraktı

6 milyonluk İsrail, 1,5 milyar Müslüman'a kan kusturuyor. Çünkü İslam ülkelerinde iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, "diyalog" süslemeli Siyonizm ve Evanjelizmle "tevhit etmiş" görünüyorlar.

Müslümanlar, bildiğimiz Müslümanlar olmaktan çoktan çıktılar. Üç dini "hak" gören küfür anlayışı, bir virüs gibi içlerine girdi, onları önce dinlerinden etti, şimdi de vatanlarından etmeye başladı.

Türk Vatanı ve İslam kutsalları ancak, "din" ile girilen kapıdan, gerçek din ile karşı koyarak "bu hayâsız akın" durdurulur. Bunu yapacak er de var, lider de var, yeter ki gözler, ayaklar yerine Baş'a baksın.

İİT Kudüs için toplanmadı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön