"İkinci kalkışmaya hazır olun. Ve çok yakın bir zamanda. Çok net bilgi olarak söylüyorum: İkincisi daha kanlı olacak. Bugün bir zafer sarhoşluğu içindeyiz. Ben sizin aracılığınızla Türkiye'yi uyarıyorum.
Kimse 'tamam bu iş bitti, Türkiye rayına oturdu, artık Amerika başka bir şey yapamayacak, FETÖ başka bir şey yapmayacak, PKK başka bir şey yapamaz, biz belini kırdık bu örgütlerin' falan demesin.
Aldığım bilgiye göre İngilizler 2,5 aydır Güneydoğu'daki bütün aşiretlerin ayağına gidiyor. Özellikle Hakkâri, Van, Çatak, Silopi, Mardin bölgesinde etkin aşiretlere? Bunlarla pazarlıklar yapıyorlar. Toprak ağası olarak varlığını sürdüren bu aşiretlerin bankalara olan birikmiş trilyonlarca liralık borçlarını ödediler. Aşiretlerin bütün kredi borçları ödendi. İngiltere ödedi bunları. Konsolosun aşiretler içinde ne işi var? Eğer biz bu oyunu bozmazsak ikinci girişim kasım ayını geçmez. Kamplaşma ve ayrılıkların bir tarafa bırakılarak Yenikapı ruhunun yeniden yakalanması gerekir."
Okuduğunuz bu sözler, emekli Albay Hasan Atilla Uygur'a ait. Öcalan'ın sorgusunu yapan asker olarak bilinen Uğur'un bu uyarıları herkesi dehşete düşürdü."Olabilir mi?" diye insanlar birbirlerine soruyorlar.
Niye olmasın?
Olmadı mı yani?
14 Temmuz'da kimin aklına gelirdi, Boğaz Köprüsü'nde tanklarla vatandaşa saldırılacağı?
Veya 16 Temmuz'da Türkiye'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, kim söyleyebilirdi?
Ama 7 Haziran sonrası Türkiye'nin zifiri bir karanlığa girdiğini, bu ülkede yalnız bir kişi söylemişti, o da, Prof. Dr. Haydar Baş?
Şimdi birinci 'Kalkışma'yı tadan Türkiye'de, ikinci bir 'Kalkışma'nın olacağını, ülkenin önemli bir subayının söylemesi tedirginliği artırdı tabi?
Oysa bilmemiz gereken o kadar çok şey var ki. Prof. Dr. Haydar Baş bundan on yıl önce, yaptığı her mitingde "benim gördüklerimi sizler görseniz, hiç biriniz uyuyamazsınız" demişti.
Türkiye o gün bugün uyuyor!
Hem de mışıl mışıl? Yeni dönemde, acayip uyutacak dizilerimiz var ekranlarda yine. Bu diziler, param parça olsak, insana bölündüğünü hissettirmez!
Şu tespiti yapmama müsaade edin:
Darbe sonrası millette oluşan birlik ruhu, ABD'yi rahatsız etmiş ama Biden geldikten sonra bu ruh, yeniden haçlı ruhunun emrine amade kılınmıştır.
İktidar, 'Darbe'nin birinci faili ABD'ye, Suriye'de birlikte operasyon teklif etti. "ABD ve Türkiye havada, ÖSO karada IŞİD'e karşı birlikte operasyon yapalım" dediler.
Şimdi sen, böyle bir iradeye ne dersin?
Ben "AKP" derim!
Katili ile birlikte ava çıkan ülke, "Türkiye" derim!
Ava çıkarken, avlanacak ülke "Türkiye" derim!
ABD'nin ta başından beri amacı Suriye ile Türkiye'yi savaştırmaktı zaten. Madem Rus uçağını vuran pilot Fetocuydu, şimdi Rusya ile tekrar Suriye'de çatışma eşiğine gelmek, ultra-fetoculuk değilse, NATO'culuktur!
Avrupa, ABD ile aynı dinden ve aynı kültürden olmalarına rağmen, NATO'yu kendileri için yeni tehdit olarak görmeye başladı ve kurtulmanın yolunu AB ordusu kurmak olduğunu anlıyor da;
Ey iktidar!
Ey Türkiye!
Sen ne anlıyor, ne görüyorsun bu NATO'yu?
IŞİD'in arkasında ABD var.
PYD ve PKK'nın arkasında ABD var.
Peki, Türkiye'nin bunca şeyden sonra, ABD'nin yanında ne işi var?
İktidar koltuğunu değil, ülkeyi kurtarma derdinde olmalı, ülke giderse koltukta kalmaz.
"İktidarın böyle bir derdi yok mu?" diyeceksiniz?
E, valla darbeden sonra İncirlik Üssü yerini Akıncılar Üssü kapatılınca, bu umudum yok oldu. "Darbenin arakasında ABD yok" denilince, umutlanmam için, AKP'li olmam lazım!
"62 peşmergenin ücretsiz ve özel odalarda tedavi edildiği Ankara GATA'da tedavi edilmesi gereken uzman çavuşa, "yer yok" denildi. Kahraman asker yetersiz imkânlarla tedavi edilmek istenince şehit düştü!"
Şimdi bu haberi oku da, iyimser ol bakalım!
Bu akıl fikirle mevla değil ancak bela bulunur!
Bu kafa sürekli "darbe" alır.
Sayın Atilla Uğur'un;
"İngiltere, Kıbrıs'ta ki piyadelerini Türkiye'ye çıkaracak" uyarısını dalgaya alanlar, feto kafamıdır nedir!
"15 Temmuz darbesi bastırılamayıp bir iç savaş çıksaydı, ABD'den yardım isteyenler çıkabilir miydi?" diye bir soru sorayım.
Bölgede oynanan oyunları görmeyip, Müslüman bir ülkeye ABD ile birlikte "operasyon" teklif eden bir anlayışın, ABD'yi Türkiye'ye davet edip etmeyeceği konusunda ciddi şüphe içindeyim.
Allah akıbetimizi hayretsin.
Devletimizi ve milletimizi korusun.
Anıtkabir'de oyuncak savaşı veren tarafları, ülkede ekonomik ve siyasal alanda bir "bağımsızlık" savaşı vermeye davet ediyorum.
Ve şunun altını kalın harflerle çiziyorum:
Haydar Baş'sız bu geçitten geçemeyiz!
Bunu anlayın artık!
Bunu görün!
Bu inadı bırakın!
Gemi batarsa hepimiz yok oluruz. Abdülhamit'e değil, Atatürk'e sarılın!
Haydar Baş'ı dinleyin.
En son geleceğiniz adrese, ilk başta gelin.