Netanyahu'ya 'kahraman' yetiştirmeyelim!

İran'daki gelişmelerden, ABD ve İsrail çok memnun?  Trump'ın ağzı kulağında? İran halkına acıdığını iddia etti.  Netanyahu, protestocular için "kahraman" dedi.  Libya'daki isyancılara da, bizim(!) Davutoğlu,  "Ömer Muhtar'ın torunları" demişti.

 Liderlerimiz, isyancı başları öpülmüşlerdi. En güzel otellerde ağırlanmışlardı. 

Ah, ah!..

Neyse.

Müslümanlar, ülkelerindeki gelişmeler için, ABD ve İsrail'in tavırlarına bakarak bile doğru mu veya yanlış mı yolda olduklarını anlayabilirler.  ABD'nin arkasında olduğu isyancılar, bizi niye öptü diye düşünebilirler.

ABD, size "ortak" mı dedi veya İsrail sizi "dost" mu ilan etti,  "biz nasıl bir yoldayız da bunlar bizden razılar" diye, sorgulayabilirler.   Eğer Müslüman isek?  "Onları dost edinmeyin,  onlar ancak birbirlerinin dostudurlar", hak uyarısı, Müslümanları bağlar.

Müslümanların,  gerçekten Müslüman olmaları lazım!

 Kendilerini Müslümanların liderleri olarak görenler, öncelikli olarak, İsrail ve ABD ile tuttukları işlere bakmalılar. Sözde İsrail'e karşı olunurken,  bahçelerindeki bitkilerin tohumlarına baksınlar, İsrail'in mi, değil mi? 

Düşman oldukları ülkelere bakmalılar, İsrail'in düşmanı olan bir ülkemidir, değil midir? Mesela Suriye'ye baksınlar, Esad'a İsrail "katil" diyor mu, demiyor mu? İsrail'in  "katil" dediklerine eğer, biz "Şii" diyorsak,  "İsrail uşağı" diye başkalarını kötülemek yerine, aynaya bakmak yeterli olacaktır.

Şuan İran karıştı diye, o kadar mutlu  sözde "Müslüman", ve o kadar kökten "Sünnici" var ki!.. 

Netanyahu, sizlerle gurur duyuyor!

 İran konusunda şuan iki kesim ittifak halindeler.  Biri,  İran'a "Şiiler nasıl olsa, bırak karışsın!" diyen  "Sünniciler", diğeri ise "İran şeriatçı bir ülke, karışması fena olmaz" diyen, radikal laikçiler. Radikal laikler ve radikal Sünniler? 

 Bunlar varken, İsrail'e hiçbir şey olmaz. 

ABD, böyle işte;  en uç noktadakileri bile menfaatlerinde birleştirir. Dünyanın en zeki adamlarını, en iyi paraları verip, kendilerine projeler üretirler. Dünyanın kafasızlarını birbiriyle tokuştururlar. 

Oysa olaya, "komşumuz İran" olarak baksak, ABD ve İsrail'in bu işte menfaati nedir diye az düşünsek, ne İran'ın mezhebine bakarız, ne yönetimine, ne rejimine.

Müslümanlık kafaya sarık sarmakla olmaz. Veya aydın olmak, boyuna kravat takmakla da olmaz. İran'ın mezhebini görenler, İsrail'in siyonizmini görmezler, neden? Veya Ruhani'nin sarığını görenler, Netanyahu'nun Kippa'sını görmezler.

İsrail'in  "kahramanları" olmak böyle bir şey!

Bu sarıklı, cübbelileri anlamak, hiç mümkün değil. Bazıları için hele, sanki şeytan sarık ve cübbe giymiş. Sarıksız, cübbesiz Müslüman'ı  "dinden çıkmış" görürler ama Hasan Nasrallah'ı sarıklı cübbeli olduğu halde, Müslüman saymaz, "Hizbuşeytan" derler.

Çözdük mü içimizdeki İsrail'i!

Ülkemizde, bu kesimi anlamak gerçekten zor;

Bakın bir yılbaşı geçti, sarık cübbe giymiş bazı tipler, insanların ellerine broşürler tutuşturuyorlar. İşte, "bu gece hindi yemeyin!" gibi ipe sapa gelmezler şeyler söylüyorlar.

Aynı tipleri gördünüz mü, iktidarın domuz etini "kasaplık et" yapmasına karşı bir bilgilendirme yaptıklarını.  Domuza "haram" dediklerini?  Ama yılbaşı gecesi hindi yemeye "haram"  diyorlar. Domuz, 365 gün haramdır, hindi 365 gün helaldir. 

Siyasal İslam böyle bir şey işte? Haram ve helali Allah değil hâşâ, "siyaset" belirlemiş. Milli Piyango için "haram" broşürü dağıtacağına, iktidarına git bunu anlatsana. Mesele Allah'ın rızası değil, iktidarın rızası.

Müslümanlık "taç ile hırka" değil, bu böyle biline. Müslümanlık, şeytanı görme ve taşlama olayıdır. İsrail'i örtme olayı değil. Şeytanı sarığa, cübbeye sarma olayı değil.  Kapitalizmi yeşile boyamak değil. Emperyalizme "melek"  olmuş zavallılar.

Bölgemiz, paylaşılıyor. ABD, 700 milyar dolarlık savunma bütçesiyle, İslam dünyasını tarumar etmeye devam edecek. Bu işin,  Şii'si, Sünni'si, olmaz. Haçlı- Siyonizm ittifakı coğrafyamızı ele geçirmek isterken, bütün halkları kurbanlık koyun görüyorlar.

Libya'dan ders almayanlar, Suriye'den ders almayanlar, Irak ve Afganistan'dan ders almayanlar, şimdi İran'a bakıp, kendilerine gelsinler. 

Gelirler mi?

Hiç sanmam.

Eğer önümüzdeki günler "kardeş İran" ,  "kalleş İran" olursa, hiç şaşmam. Çünkü bu kadar, kötü bir ekonomi ile BOP'tan çıkmak mümkün değil.  Mümkün de, mevcut iktidar ve muhalefet ile mümkün değil.

İstedikleri kadar, "Türkiye iyi" desinler, "İyi olacak" desinler, bunlar, ne kadar ekonomi cahili olduklarını gösterirler. 2023'e kadar 500 milyar doların üzerinde bir dış borç ödemesi var ama elde yok avuçta yok.

Sürekli borç alarak borç ödeniyordu, artık borçta alınamıyor. Tunus'a gidip "Esad katil" demek, bundandır. Borcu, Batı'dan alıyorsun, et dâhil, tüm tarım ürünlerini ithal ediyorsun ve paran yok. Türkiye, çaresizliğe kitlendi. Bereketsizliğe mahkûm oldu.

Bu işin anahtarı,  Prof. Dr. Haydar Baş'ın elinde. İdeolojileriniz, rejimleriniz ve iktidarlarınız ne olursa olsun, istediğiniz kadar "İslami" süslemesi yapın, ekonominiz kapitalizm ise kendinizi kandırırsınız.  Karnı aç insanlara "isyan günahtır" demek sorunu çözmez. İnsanlarını açlığa mahkûm etmek, daha büyük günahtır.

 İdarecilere düşen, ülke kaynaklarının adil dağılımını sağlayacak arayışlara girmeleri, formüller aramalarıdır. Batı'da kapitalizm var, Müslüman ülkelerde ise vahşi kapitalizm var. Batılı ülkelerde vekil maaşları, asgari ücretin ortalama üç katı iken, Türkiye başta olmak üzere Müslüman ülkelerde en az yirmi katı.

Aç insana şükretmeyi öğretemezsiniz!

Yoksa bütün açlarınızı toplar,  birileri kendilerine "kahraman" yaparlar.  Buna fırsat verdikten sonra, karışıklıklarda "dış etken" arayanlar, baş etkenin kendileri olduklarını gizlerler.

Netanyahu'ya "kahraman" yetiştirmeyelim!

Netanyahu'ya 'kahraman' yetiştirmeyelim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön