Fahrettin Paşa'ya yapılan saldırıya, Sayın Erdoğan cevap verdi. BAE'nin hırsız bakanı, Fahrettin Paşa'ya "hırsız" dedi.
Hadsiz bedevi!..
'Kutsal Osmanlı Ailesi'nin son padişahı Vahdettin, ülkeyi sattığı gibi Fahrettin Paşa'yı da satmıştı. İngilizlere esir düşen Paşa'nın peşine Osmanlı düşmedi bile. Çünkü Osmanlıya göre o bir suçluydu. Emre itaatsizlik etmiş, bir Paşa'ydı!
Ülke düşmüş, Medine'nin İngilizlere teslimi gerekiyor, Fahrettin Paşa "Ben peygamberimi İngilizlere teslim etmem, ayyıldız burada dalgalanacak" diyordu. Dünya harp tarihi, böyle bir savunma görmedi.
İngilizlerin ve isyancı Arapların Medine'yi kuşatmasıyla, açlığa mahkûm edilen Türk askerleri, bu büyük kumandan tarafından, aylarca çekirge yiyerek Peygamberimizin nurlu kabrini müdafaa etti. Yiyecek yok, silah yok, su yok.
30 Ekim 1918 Mondros anlaşmasına imza koyan Osmanlı, anlaşma gereği ordularını dağıtmış, silahlarını teslim etmişti. Ama gel gör ki, Fahrettin Paşa ne silah teslim ediyor, ne kendi teslim oluyor.
Osmanlı, İngilizlerin isteği üzerine İngiliz zırhlısıyla Cidde'ye Osmanlı adalet bakanı Molla Haydar'ı göndermiş, Fahrettin Paşa'yı ikna için, bakan eli boş dönmüş İstanbul'a. Umarım kendine "Evlad-ı Osmanlı" diyenler, bir kez daha düşünürler.
Sayın Erdoğan Fahrettin Paşa'yı tuttu bakın, artık sizlerde bırakın şu Osmanlı hikâyesini!
Reis nerde, siz ordasınız, hadi çabuk olun bakim! ..
Neyse, konuya devam:
Olayları önceden gördüğü için de, emniyetli bir şekilde, önceden padişahların yüzyıllar boyu, hediye ettikleri bize ait olan değerli eşyaları İstanbul'a gönderiyor. Ve eğer Fahrettin Paşa o kıymetli eşyaları göndermeseydi, İstanbul Topkapı'da gördüğümüz hiçbir şey olmayacaktı.
Vehhabi olan Araplar, hatırası büyük olan paha biçilmez bazı eserleri ise "şirk" diye ortadan kaldırmışlardı.
Bunlar böylesine nasipsiz, İngiliz mezhep ve meşrep ehli topluluklar. Hükümet öğrensin bunların ne olduklarını. Bizim Hulusi Akar'ı götürmüşlerdi buraya "İslam Ordusu" kuracaklardı, bunlarla ancak "isyan ordusu" kurulur.
O gün İngilizlere çalıştılar, şimdi İsrail'e hizmet ediyorlar. Tabi ki, yöneticileri ve hükümetleri kast ediyoruz.
Ayrıca, Fahrettin Paşa gibi paşalara sahip, Osmanlı teslim olmuş, garip değil mi? Medine'yi savunduğu için İngilizler ve kandırılmış Araplar, buralara giremiyorlar. Ocak 1919'a kadar direnir Fahrettin Paşa.
Teslimden başka çare bulamayan subaylar, Peygamberin huzurunda namaz kılarken Fahrettin Paşa'nın üstüne atlarlar ve onu teslim alırlar. Sonra, kuşatmacılara esir düşerler. Mısır'da esir kamplarında yaşar, Paşa Hazretleri.
Malta adasına sürülür, 2,5 yılda burada esir kalır. 1921'de İtalya-Almanya-Rusya üzerinden Batum'dan Kars'a giriş yapar. Mustafa Kemal Paşa, 1922'de Fahrettin Paşa'yı Afganistan'a Ankara'nın Kabil büyükelçisi olarak atar.
Peygamberine bu kadar bağlı bir Paşa'yı, bağrına basan Mustafa Kemal Paşa'ya "dinsiz" diyen dinsizler, olayı gördüler mi?
Paşa dediğin, böyle olur. Fahrettin Paşa gibi, Mustafa Kemal Paşa gibi?
Resimlerine baktığımızda, "Paşa dediğin böyle olur" diyoruz, değil mi? Bir duruş var, bir asalet var.
Fahrettin Paşa'yı yıllar önce İcmal dergisinde Prof. Dr. Haydar Baş hocam kaleme almışlardı, okudum. O gün bugün, tanırız Fahrettin Paşa'mızı. Mustafa Kemal Paşa'mızı da "Hoş Geldin Atatürk" kitabıyla çok yönlü tanıdık.
Osmanlı bu paşalara sahip iken yıkılıyor neden? Çünkü Osmanlı Ailesi, İngilizlere teslim olmuşlar. Aslan gibi paşalarını da, teslime zorlamışlar.
Bir Paşa, bir Osmanlı Paşası, gerçek bir Türk, "Ya İstiklal Ya Ölüm" dedi, bir millet kurtuldu. Ordusu, silahı dağıtılmış bir millet, onun etrafında toplanıp, büyük bir kurtuluş destanı yazdı. Paşaların paşası, Mustafa Kemal Paşa?
Fahrettin Paşa'nın yurt ve bayrak sevgisi, peygamber sevgisi, hepsi bir arada, tıpkı Mustafa Kemal Paşa gibi? Biri Medine'yi müdafaa etti, diğeri Anadolu'yu? Biri, Medine'yi teslim etmedi, diğeri Anadolu'yu?
Mustafa Kemal Paşa, en az Fahrettin Paşa kadar, Peygamberine âşık bir insan. "Senin benim adım unutulur, Peygamberimizin adı kıyamete kadar yaşar" diyen, Kemal Paşa, sen çok yaşa…