Nihayet, iktidar Ege'yi hatırladı. İnşallah fiili durumları da görürler. Olaya, FETÖ'cü ağızların dediği gibi, "birkaç keçinin otladığı kayalık" olarak bakmazlar. Sayın Erdoğan, Kıbrıs ve Ege konusunda gerekli uyarıları yaptı.
Bu köşede belki yüzlerce defa yazdık. Ege'de yaşanan işgali, gazeteniz Yeni Mesaj her fırsatta dile getirdi. Olay, "kayalık" olarak geçiştirilemez, küçük gösterilemez. Olayın deniz boyutu ayrı, hava boyutu ayrı?
Sırası gelince, Yunan, o kayalıklardan denize dökülecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Elinde 3 binin üzerinde ada bulunduran Yunanistan, her adaya asker yerleştireyim dese, kışlada askeri kalmaz. Bu ayrı konu?
Olay Yunanistan ile bitmiyor. Arkasında AB'yi ve ABD'yi görmek gerekir. "Türkiye çevrelendi" diye on yıldır uyarıyoruz. İçerde FETÖ'sü, PKK'sı; dışarıda ABD'si, AB'si, tüm haçlı Batı'sı? TSK'nın başına gelenleri, bu gelişmelerden bağımsız görürseniz, olayı eksik gördünüz demektir.
Bir ülkenin işi bitirilecekse, önce ordusunun işi bitirilmeli. "Ergenekon, Balyoz, Kumpas, Çuval ve 15 Temmuz", hepsi, TSK'ya yapılan operasyonlardı. 15 Temmuz sonrası, can havli ile bazı yanlışlar yapıldıysa, bunlarda acilen düzeltme yoluna gidilmeli.
Mesela askeri okullar ve Askeri hastaneler? ABD, Kuzey Suriye'de bile askeri lise açmış ama biz ne yaptık. Savaşa hazırlanıyorsun, hatta savaşı aratmayacak operasyonlara girmişsiniz, askeri okullarınız ve hastaneleriniz yok.
Neymiş içinde FETÖ çıkmış. Allah aşkına FETÖ nerde çıkmadı ki? Okullarda mı çıkmadı, belediyelerde mi çıkmadı, hatta Saray'da mı çıkmadı. O zaman İstanbul ve Ankara belediyeleri kapatılsın. Bu ne kadar mantıklı?
Asker harp okullarında yetişir, üniversite'de yetişmez. Üniversitede yetişenlerden ayrıca subay alınsın ancak savaşacak insan, harp okullarında yetişir. Adı üzerinde Harp Okulu?
Barut kokan bir yaralıyı ameliyat etmek başka, normal bir yaralıyı ameliyat etmek başka? Askerin hastanesi de farklı olur, doktoru da. Ege adalarına "kayalık" diyen çok insan var sarayda "danışman" sıfatıyla oturuyorlar.
Sayın Erdoğan, bunlardan kurtulmalı?
Davutoğlu Ahmet "kime ait olduğu belli olmayan adacıklar" demişti, Yunan'ın gelip oturduğu adalara, olaya öyle bakılmasaydı, Yunanistan buna cesaret edemezdi. Neyse suçlu arama zamanı değil, adalara, kayalıklara, topraklara, madenlere ve topyekûn kaynaklara sahip çıkma zamanı.
Türk Milleti bir gün, nasıl bir talana ve nasıl bir yalana mahkûm edildiğini anladığında sanırım, çok geç olacak. Kıbrıs ve Ege konularında, milli menfaatlerin ve çıkarların nasıl kaybedildiğini, kim veya kimlerin sebep olduklarını, oy vererek kurtaracakları ülkelerini, can vererek kurtarma noktasına, yine kendi oylarıyla getirildiğini fark edecektir.
"AB'ye gireceğiz" kılıfı ile ne büyük yanlışlıklar yapıldığını, bunların, günü geldiğinde nasıl bir bedel ödettiğini fark edecekler. Kıbrıs ve Ege'de düştüğümüz pozisyonların hemen hepsi, AB uğruna başımıza geldi.
PYD'ye yardım için Barzani peşmergesine Türk toprağı çiğnetilmedi mi ve bu teskerede Bahçeli desteği yok muydu? Hafızanızı yoklayın lütfen. Hem de milli bir günde, bu yapılmadı mı? Kobani IŞİD yerine PYD'nin oldu.
Bugün IŞİD'ı oradan çıkarmak daha kolay olurdu. "ABD bizi kandırdı!" diyeceksiniz, tabi ki ABD sizi kandırdı. ABD iktidarı kandırdı, iktidar da milleti kandırdı.
Neyse?
"Ne AB, Ne ABD, Bağımsız Türkiye" deseydik, bugün "kandırılmış" olmazdık. Kıbrıs ve Ege'de daha güçlü pozisyonda olurduk. Gülen ve Öcalan da kandırmamış olurdu. Türkiye'yi içerde AB, dışarıda ABD kandırdı!
İçimizi AB şekillendirdi, dışımızı ABD?
İçerde AB'ye uyduk, dışarıda ABD'ye?
Halen, bu devam etmiyor mu? Halen AB için takla atmıyor muyuz? Halen ABD'ye "ortak" demiyor muyuz?
Şeytanın kandırdığı cehenneme gider, AB ve ABD'nin kandırdığı dünyada iken cehenneme gider. Dünyada iken ateşlere düşer.
Ateşler içinde yanan bir Türkiye yok mu şimdi!
2001 yılında, Urfa'da "dinlerarası diyalog" tehlikesine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, bu tehlike görülmez ise eğer, "Nemrut'un ateşinde yanan bir Türkiye görüyorum" dememiş miydi? FETÖ herkesi kandırdı, bir tek Sayın Haydar Baş'ı kandıramadı.
Peki neden?
Çünkü salihleri şeytan kandıramaz. Şeytan salihleri saptıramaz. Sözde değil özde Müslüman'a, şyetan fit veremez. Bize kimsenin kandıramadığı bir Baş lazım. Bize Haydar Baş lazım.
Bugün mesela eğer, Prof. Baş iktidarda çok değil, sadece 2 yıl kalmış olsaydı, karşı karşıya kaldığımız tehlikelerin hiç biri olmayacaktı. AB'yi ve ABD'yi çoktan geçmiştik. "Ben kafa mı ortaya koyarım, ABD'yi geçmezsem namerdim" diye, kaç kez "hodri meydan" dedi.
Elinde sihirli değnek mi var?
Tabi ya, elinde, Milli Ekonomi Modeli var. Ekonomiden daha etkili bir silah yoktur. En etkili silahlara sahip, Sovyet Rusya'sı batmadı mı? Çünkü ekonomisi batmıştı. İktisat ilminin Hızır'ı Haydar Baş ve dünyada tek. Vallahi hamaset yapmıyoruz. Emperyalistleri Atatürk'ten sonra yine bir Türk durdurabilir, bu da, Sayın Baş Türk'tür. Dün askeri bir deha onlara "dur" dedi, bugün iktisat dâhisi "dur" diyecek.
ABD'yi silahla değil, ekonomi ile bitireceksiniz. Sayın Baş iktidarda olmadığı halde bir kitap ile ABD'nin feleğini şaşırttı. Milli Paralarla Ticaret tezi, tir tir titretti Beyzsaray'ı. Rusya ve Çin'in gerisinde kaldı ABD.
Lütfen olayı görelim. Partilerinize değil, ülkenize sarılın. Ülkenin her karış toprağına, bir tek taşına ve kayalığına bile, her şeyine sahip çıkalım. Kini, nefreti, bir kenara bırakıp, ülkemizi savunalım.
Türkiye'yi sadece TSK ile değil, ekonomi ile kurtarabilirsiniz.
Sözün özü, tehditler ekonomi ve birlik silahı ile savuşturulur.Bu ikisinden de mahrumuz ne yazık ki.