Bugün canım, dış politikayı konuşmak istemiyor. Gazetenin dış haberlerini hazırladığım için, ister istemez gelişmelerin etkisinde kalıp, son zamanlarda dış gelişmeleri çok yazdım.
ABD'nin bize attığı kazıkları, yaz yaz bitmiyor.
Biz, yazmaktan bıktık!
ABD ile "ortak" hareket etmenin, ülkeyi soktuğu felaketleri yazmaya, zaten köşeler yetmez. Bakın işte yine geldi ve gittiler.
ABD ile savaşa hazırlanıyorduk, Tillerson, geldi, büyük bir sessizlik çöktü. "Gizli" ve yeni bir "ikili anlaşma" iddiaları, ortalıkta dolaşıyor.
Zaten İnönü ile başlayan ikili anlaşmalar, Menderes, Özal ile doruğa çıktı, AKP döneminde ise tavan yaptı. Gül ile yapılan ikili anşalmaları unutmak mümkün değil.
İnşallah, Kuzey Irak gibi kucağımıza, "büyütüp-kollamak" için, gayrimeşru bir de Kuzey Suriye verilmemiştir.
YPG'ye, iki de bir, "Fırat'ın Batısı'na çekilin"!diye "kış, kış" etmek, Fırat'ın Batısı'nda bir Kuzey Suriye oluşumuna "Evet" demek değilse, nedir? "Fırat'ın Batısı da, Doğusu da Suriye toprağıdır, buralardan def olup gidin!" diye bilmek, mümkün değil mi?
İran bunu diyor da, biz neden diyemiyoruz?
İran, ABD'ye "Suriye ve Irak'tan çekilin. Yoksa biz çıkarırız" diye biliyor da, Türkiye, neden diyemiyor? Meydanlarda ABD'ye her şeyi diyen bir iktidar, ikili görüşmelerde ne oluyor da, bu kadar uysallaşıyor.
Ne koşuyorlar da, bu kadar yumuşacık oluyorlar. "Halley yiyen yumuşacık oluyor" diye bir "piskevit" reklamı var, biliyorsunuz. "Piskevit" denince aklıma geldi, sahi bu Sayın Bahçeli nerede? Tillerson geldikten sonra, iyice bir sessizliğe gömüldü.
Hâlbuki bugün, farklı şeyler yazacaktım. Nerden nereye geldik!..
Özellikle, ABD'den bahsetmeyecektim. Gel de bahsetme, içimiz, dışımız ABD olmuş. Sigaradan, tütünden bahsetsen, yine konu ABD'ye gelir. ABD sigara devi kazansın diye, açıktan tütün satmak yasaklanmadı mı?
ABD için Adıyamanlılar, coplanmadı mı? Hortumlarla sulanmadılar mı, kış ortasında?
Üçlü döneminde ABD'nin meşhur Derviş'i gelip, Tütün Yasası, Şeker Yasası çıkartılmadı mı? AKP ile bu yasalara yenisi eklenmedi mi? Daha birkaç ay önce, Şeker Kurumu kapatılmadı mı? Şeker fabrikaları zarar edip, artık satılmıyor mu?
ABD'den gelen her şey, "şeker tadında" yutturuluyor. "ABD" deyince, devlet yumuşuyor, millet yumuşuyor, Allah'ın bir serti ben miyim!
Baksanıza, Tillerson geldi Türkiye yumuşadı!
ABD, YPG'ye desteğinde zerre taviz vermedi. ABD'nin bölgeye yerleşmesi, YPG'den kendine bir "ordu" kurması, kesin artık. Ne İncirlik kapatıldı, ne Kürecik lafı edildi. Siz dua edin de, yeni bir "açılım" gelmesin!
Türkiye, içinde bulunduğu ekonomik şartlarda, Batı'ya karşı direnemez. Direnir ancak meydanlarda "seçimlik" direnir, sonra bir Tillerson gelir, susar kalır. Cari açığı olanın değil, cari fazlası olanın dediği olur.
Almanya'nın cari fazlası var, Türkiye'nin cari açığı. Sayın Erdoğan'ın "Alman ajanı" dediği Deniz Yücel, "elimizde görüntüler var, Kandil'e çalışıyor" denildiği halde, mahkemeye dahi çıkmadan, serbest kalıp, Almanya'ya uçmadı mı?
Ekonomi böyle etkili bir silahtır işte. Susturur adamı, söylediklerinin tersini yaptırır. Merkel'in isteği , "Bağımsız" mahkemelerimizin üstüne çıkmadı mı? Yakında, ABD ile bir "ver papazı, al papazı" gelişmesi de olabilir. "Papaz" alır mıyız bilmem ama bir "papaz" veririz bence.
Neyse, ben çıkıyorum.
Yalnız son bir şey: Hükümetimizin bila-ücret verdiği Soy Ağacı "hizmeti", amacı doğrultusunda ilerliyor. Ülkenin bunca meselesi varken, herkesi bir "soy" derdi sardı.
Bizim oğlanı da sarmış, "dedem Ali, onun babası Mehmet Ali, onun Babası Hüseyin Ali şeklinde devam ediyor" diye sevincini paylaşıyor. Bende, "oğlum soyuna değil, yoluna bak" dedim. Oyuna gelmeyin.
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Müslüman olan herkes, Türk'tür.
Olmayanda, vatandaşlık bağı ile Türk.
Hep birlikte Türk'üz elhamdülillah.