Tarım Bakanı Fakıbaba, galiba tarım ve hayvancılık üzerine kitaplar okumaya başladı. Çok tandık sözler söyledi. "Gıda mı, Silah mı?" sorusunu sordu. "Irak'ı Silahla, Türkiye'yi tohumla vurdular" yazımı okumuş olmalı!
Bir daha okusun derim!
Irak'ın işgal sonrası yaşadıklarını, Türkiye işgalsiz nasıl yaşadı, belki anlar. Tarım ve hayvancılık bitince, yapılacak işte kalmadı. Oturup, bol bol okumak en iyisi galiba!..
16 yıllık iktidar, tarım ve hayvancılığı bitirdikten sonra, "gün gelecek et ihraç edecek duruma geleceğiz" dediğine, göre her şeyi bitirdiklerini, ülkeyi kuruttuklarını, itiraf ediyorlar.
Gerçi bu neyi değiştirir ki, tarım katili politikaların sahiplerini, bu çiftçiler yine destekler. Sürünmek az gelir bu çiftçiye ama ne yapacaksınız, aynı gemide bulunuyoruz. Bir çiftçi, "anamızı ağlattınız" dedi, başına gelmeyen kalmadı.
Fransa'nın, Sıbistan'ın "lop et"ini yemekten, artık kimse, sağlıklı düşünemez oldu. Hele de şimdi ki tarım bakanı, çok hayal görüyor. Bundan sonra önlem alsa, lazım bir on yıl. Üstelikte, kendi başka telden çalıyor, AKP Genel Başkanı başka telden.
Bunu ya görmüyor, ya görmezden geliyor. Bir tarım bakanı, ancak hükümet programını uygular. 16 yılın sonunda AKP politikalarıyla, bu hale gelindi, iktidarda olduklarını unutuyorlar gibi.
Çiftçi toprağa küstü, AKP gelmezden evvel 30 milyon köy nüfusu vardı, 10 milyona düştü. Şehirlerde kapıcı olan eski çiftçiyi, siz hangi projeyle tekrar köyüne taşıyacaksınız?
AB'ye verilen sözleriniz ne olacak?
Tarımı bitirdikleri için, Avrupa'dan ödül üstüne ödül aldı, tarım bakanlarınız. İsrail'den tohum almayacağız deyin, eğer zerre samimiyetiniz varsa. Diyemezsiniz, çünkü küresel tohum şirketleri, ocağınıza incir diker.
"Sertifikalı tohum"u mecbur ederek, iktidar tohum baronlarını doyurdu. Tohum sektörü büyük ölçüde, İsrailli firmaların elinde? Çiftçi eski usulle yerli tohumu kullandığı zaman, ürünlerine raflarda yer bulamıyor.
Çiftçiler hapis cezaları aldılar, kendi tohumlarını kullandıkları için ancak bu cezalar uygulanmadı, 2018 yılına kadar süre vermiştiler, bu süre doldu. Bundan böyle yerli tohum kesinlikle yasak?
"Kahrolsun İsrail!" diyenler, İsrail tohumu kullanmayan Türk çiftçisini kahrettiler. Bu kadar, "yerli ve milli"ler!
Tarım silahtır.
Tarım stratejiktir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2002 yılında "Silahsız savaşabilirsiniz ama buğdaysız savaşamazsınız" tespiti ve de Milli Ekonomi Modeli'nde tarıma verdiği önem, dünyanın malumudur. Bağımsız Türkiye ancak ve ancak üreten bir Türkiye ile olur.
Ürettiğine Pazar bulan, bir devlet ile mümkün olur. İktidar üreten çiftçinin ürününe ülke içinde raf vermiyor, "tohumun sertifikalı" değil diye. Binlerce yıldır bu topraklarda tarım yapılır, sertifikalımıydı?
Amaç, küresel tohum devlerini razı etmek?
Tohumunu aldığınız firmanın, "ilaç" diye zehrini de alıyorsunuz, sizi buna mecbur ediyor, aksi takdirde ektiğiniz bitmiyor. "İlaç ve gübre" diye aldıklarınız, toprağınızı zehirliyor. Ve bir daha, ne yazık ki, yerli tohumunuz o toprakta bitmiyor.
Türkiye, karpuz ve turşuluk hıyar tohumunu ABD'den alıyor. Lahana tohumunu, Almanya'dan alıyor. Domates tohumu Fransa'dan geliyor. Bunların çoğu, İsrailli firma üstelik? İsrail, kendi ülkesinde organik tarım yapıyor.
Toprak üzerinde artık, asker yerine tohumlar savaşıyor.
AKP'li bakan bunları biliyor mu?
Biliyorsa, dediklerinin AKP ile olmayacağını da biliyordur. Tarım biterken, toprak biterken, ekmek biterken, hiç olmazsa boş yere umut vermeyelim.
Türkiye, tarım alanı bakımından ABD'nin onda birine, AB ülkelerinin ise toplamının dörtte birine sahip bir ülke. Üstelik sulanabilecek alanların ancak yüzde 50'sini sulanabilir hale getirebilmiştir. Adam eksen bitecek bu topraklarda, her şeyi dışarıdan alıyoruz.
Türkiye, tarım ve gıda ithalatına 12 yılda tam 270 milyar lira ödedi. Bu parayı çiftçisine destek olarak verseydi, dünyayı doyururdu. Tarım eksenli yeni bir kurtuluş savaşı vermek zorundayız. Eğitim sistemini dahi tarıma göre planlamalıyız.
Türkiye, tarımda olmak zorundadır. Tarımda bağımlılık, Türkiye'yi "Bağımlı Türkiye" yaptı. Ha tarımınız bitmiş, ha bayrağınız inmiş, aynı şey. Yeniden Bağımsız Türkiye olmak ancak Haydar Baş ile mümkün. Yoksa tarım bakanlarından sadece hikâye dinlersiniz. "Lop et" yemeye devam edersiniz.
Paris'te lokantada et yemeyen, Sayın Erdoğan şimdi 80 milyona Fransa eti yediriyor.
Nerden nereye!
Toprak bağımsızsa, istediğini ekiyorsan, toprağınız katil tohumlarının istilasında değilse, " üretimde kota" gibi ilkel uygulamalar yoksa, ülkeniz bağımsız demektir. Aksi ise şimdi ki Türkiye demektir. Taktir sizin.