Kılı kırk yarmalıyız.
Her ihtimali düşünmeliyiz.
ABD'nin, başından beri hedefi TSK?
Artık şu "müttefik" ağızlarını lütfen bırakalım.
ABD, "müttefik" filan değil, gerçek bir düşman. Ve hedefi, Türk milletinin koruma zırhı olan ordusunu savaşamaz hale getirmek.
* * *
Irak'ta, askerlerimizin başına "çuval" geçirdi, ABD "müttefik"?
İçerdeki hainleriyle TSK'ya "Kumpas" kurdurdu, ABD "müttefik"?
15 Temmuz'u yaptı, askerin hiyerarşik bağını zedeledi, içlerine ikilik soktu, ABD "müttefik"?
"4 bin tır" silah vererek, PKK'dan kendine bir "terörist ordusu" kurdu, ABD halen "müttefik"?
Bu işte bir yanlışlık var.
ABD "müttefik" değil düşman!
Hem de, bizzat orduyu hedef almış, çok tehlikeli düşman. Zaten düşman, önce askerleri hedef alır.
* * *
Türkiye, PYD-PKK'ya sınırları dışında müdahale edecekti de, neyi bekledi? ABD'den almadıkları silah kalmasın diye mi bekledi!
Bence ABD, TSK'ya ölümcül darbesini indirmek için, onu, Suriye'ye çekiyor. Sürekli "kandırılan" siyasi iradenin, bu kez de Afrin'le "kandırılması" mümkün. Suriye'deki her bir durum Türkiye için tehdit, bunu tartışmıyoruz.İşi bu noktaya, atılan yanlış adımlar getirdi.
Türkiye, 30 bin PKK'lı tarafından ABD tarafından çevrelendi, bu da bir hakikat. Peki, öyle ise oturup seyir mi edelim? Elbette hayır. Ancak bize hazırlanan ateşe koşarak girmek yerine, bölge ülkeleriyle yani İran ve Rusya ile özellikle de Suriye ile hareket etmeliyiz.
* * *
Madem bu kadar aceleciydik, ABD'nin verdiği birinci tır silaha daha ellerini sürdüklerinde neden tepelerine binmedik? 3 bin 999 tır silahı vermelerini, hangi akıl ile bekledik?
Şartlar uygun değildi diyelim, peki şimdi hangi şartlar yerine geldi de giriyoruz? Suriye'den müsaade mi aldık? Rusya ve İran ile mutabık mı kaldık? Görünen o ki, bunlar şimdi de gerçekleşmiş değil.
Ben bu işte bir "tuzak" kokusu alıyorum.
İnşallah, yanılmış olurum. Kahraman ordumuz, amacına ulaşır.
Orduların hedefinden çok, siyasetin hedefi olmalı. Ve siyasetin hedefi, seçim kotarmak değil de, ülkeyi kurtarmak olmalı. Meclis devre dışı, siyasetin seviyesi ortada ve ekonomimiz malum?
TSK'nın aldığı, "Kumpas" ve "15 Temmuz" ölümcül darbelerinin sonuncusunu, Suriye'de almamayı dilerim. Çok ağır silahlar verilen PYD/PKK ile Suriye'de ABD tarafından "dövülüp" dönersek, maazallah, içerdeki hücrelerin harekete geçirilmesiyle bir "iç kargaşa" yaşayabiliriz.
Baharda bir ABD "baharı" ile karşılaşabiliriz.
Ayrıca;
Şimdi diyoruz ki ABD'ye, " PKK'dan size 'müttefik' olmaz, sizlere silah doğrulturlar" falan, filan. ABD bizimle fiilen savaş halinde ama biz halen "ABD koruyuculuğu" yapıyoruz. Veya Suriye'ye ABD ile savaşa gidiyoruz ama PKK'nın ABD'ye ihanet edeceğini dert ediyoruz.
Güler misin ağlar msın!
Gel de, şüphe etme…
Gel de, bir "tuzak" uyarısı yapma…
Ağır ABD silahlarına sahiplerken, Mehmetçiği düşüneceğimize, ABD'yi düşünüyoruz. Bize gerçekten çok yazık, bizi düşünen yok.
TSK'yı veya ülkeyi düşünenlerin olduğuna, inanmak istiyorum. Ama merak buyurmasınlar, PKK, ABD'ye hiçbir zaman "ihanet" etmez. Çünkü itin sahibini ısırdığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.
* * *
Bir başka önemli nokta şu:
Türkiye, Kürtlere karşı bir operasyon yapmıyor. Ellerine ABD silahları almış, göğüslerine ABD armaları takmış, hainlere karşı bir operasyon içerisinde? Bunu, halka anlatmamız, enaz operasyon kadar önemli, yoksa vatandaşınıza, başkaları algı operasyonları yapar.
ABD desteğini arkasına almışlar, sözüm ona Türk'te olsa, Müslüman" da olsa, hainlerdir. Bunları gördük, yaşadık, tekrar etmeye lüzum yok. Ben, nedense mevcut iktidarın ABD ile karşı karşıya geleceğine, inanmıyorum.
İnanamıyorum bir türlü!..
Hele de;
"4 bin tır"a rağmen, İncirlik'e inen kargo uçakları oldukça. Ağızlarda "müttefik" sakızları gördükçe, Kürecik dâhil bütün üslerde ABD'ye "hizmet" devam ettikçe ve de Esad'a "katil", Suriye yönetimine "Esed rejimi" dendikçe?
"Esad" veya "Esed", bundan bana ne ama öyle değil, Suriye turnusol dur. Suriye'de ya ABD-İsrail ile birliktesiniz, ya da değil. Hem ABD ve İsrail ile birlikte olacaksınız, hem de bu ikilinin arkasında olduğu PKK'yı, bertaraf edeceksiniz!
Hiç mantıklı değil.
İnşallah, bir operasyona çıkarken, bir operasyona maruz kaldığımızı, yeni bir "kandırıldık" veya "oyuna geldik" itirafı ile duymayız. Allah, ordumuzu ve milletimizi korusun.