"Komşu ile kavga edenin, evinde huzuru olur mu?" diye, çok basit bir soru sorsam, cevabınız belli.
Komşularıyla kavga eden bir ülkede de, huzur olmaz.
Komşu ile kavga etmenin, bir gerekçesi olmalı. Bizimkilerin Suriye ile kavga etmesinin, sağlıklı bir cevabını bugüne kadar alamadık. "Esat katil" veya "Esad Şii" demenin dışında, bir gerekçe gösteremediler.
Ona bakarsan, Ruhani de "Şii" o zaman İran yönetimini devirmek lazım.
Hiç mantıklı geliyor mu?
Bir izahı var mı?
Madem devireceksiniz, İsrail yönetimi Yahudi, Netanyahu'yu devirsenize!
Olmadı, Trump'ı devirin, adam Evangelist!
Komşumuz Yunanistan'ın lideri Çipras, ateist!
Adalara da oturdu, devirin bari bir işe yarasın!
ABD ve İsrail ile olmanın kılıfıdır "Zalim Esad", tıpkı "Saddam Diktatör!" kılıfı gibi.
Suriye cephesinde iki taraf var. Taraflardan biri ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'ın olduğu taraf, diğeri Rusya ve İran'ın olduğu arkasında Çin'in desteklediği taraf? Türkiye, ne yazık ki, ABD-İsrail ikilisinin olduğu tarafta durup "Esad Katil" diye bağırıyor.
" Katil" veya değil ayrı mevzu. Katil olsa bize ne olmasa bize ne!..
Suriye devleti topraklarına sahip çıktığında, PKK-PYD sona eriyor mu, biz ona bakalım. PYD için Esad "vatan hainleri" dedi. Bu bizim için, hiç mi önemli değildi.
Türkiye, bir yandan ABD'nin PYD'ye "4 bin tır silah" verdiğinden şikâyet ediyor, bir yandan ABD ile birlikte oluyor. Bunun bir mantığı var mı?
Ülke içinde iktidar, kendi ile birlikte olanları "yerli ve milli" sayıyor, karşı tarafı ise PKK ile birlikte olmakla suçluyor. PYD ile birlikte olan ABD ile olmak mıdır "yerli ve milli" olmak?
İktidarla olan ABD ve İsrail ile olmuş olmuyor mu?
Seçimlere giderken, bu ülkenin partilerini kendilerine karşı diye "FETÖ'cülük" ile suçlayanlar, Suriye'de, ABD ile olarak "Anti-FETÖ'cü mü oluyorlar?
İktidar, içerde seçim ittifakı yaptığı MHP'den çok, dışarıda ittifak ettiği emperyalizme baksın. AKP, içerde MHP ile dışarıda emperyalistlerle müttefik. Müttefiklerini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!
Bakın, Sayın Erdoğan "mezhepçilik" konusunda uyarılarda, bulundu. Samimi olduğunu kabul edelim. Peki, çok geç olmadı mı?
Berkin'in acılı annesini meydanlarda yuhalatmadı mı?
"Kılıçtaroğlu Alevi" diye suçlamadı mı?
"Reyhanlı'da 55'Sünni' öldü" denilmedi mi?
3.Köprü'ye, Yavuz Sultan Selim ismi verilmedi mi?
Bu isimden aleviler rahatsız, doğru veya yanlış, ayrı konu? İsim mi yoktu da, ısrarla bu isim konuldu.
Hem içerde bölünüyoruz, hem dışarıda bölünmek için, BOP'ta koşmaya, koşuşturmaya devam ediyoruz.
Türkiye, BOP'u bırakmadı.
Suriye'de yanlıştan dönülür gibi yapıldı, tekrar ABD'nin yanında yer alındı. Bu kadar gel git yaşayarak, dünyada bize güvenen ülke kalmadı. Rusya ve İran ile çekişerek, Türkiye bütünlüğünü koruyamaz. Anlaşılan o ki, Türkiye şantajlara boyun eğdi!
"ABD ile ikili anlaşmalar tehlikeye düşer" gibi açıklamalara, sakın aldanmayın. Bunlar "pazarlik" mesajlarıydı.
Kıymetli okurlar!
Demiştim değil mi, sonunda ABD'ye dümen kıracaklar diye. Türkiye, ekonomik önlemler almadıkça, eninde sonunda, yine BOP'tan işlere dönecek diye, uyarmıştım, değil mi?
Sadece birkaç aylığına, Rusya ve İran ile eğlendiler. "Deli" Trump bile Rusya ile çekişmek yerine, diyalogda olalım" derken, bizimkiler(!) yine atlarla Moskova'ya yol alacaklar. "Dedem Sarıkamış'ta şehit oldu" diye, boşuna konuşmuyorlarmış.
Türkiye'nin 2023'e kadar, 500 milyar dolar ödemesi gerekiyor, yeni borçlar almadıkça, borcu çeviremeyecek, borcu borç ile kapatamayacaklar, demiştim. İşte, bunu yaşıyoruz. Para verenler, BOP'tan yarım kalan işleri, tamamlamayı isteyecekler.
Yeniden "açılım" diyecekler. İran'ı karşılarına alacaklar. İçinin karıştırılmasında, "rol" kapacaklar. "Türklere baskı var" diyecekler. Bozkurt işareti yapan protestocular, sokaklarda boy gösterecekler. ABD ve İsrail için, İran iyice karıştırılacak. "İran yönetimin yanındayız" yönetimi çoktan unutulacak.
AB ile ilişkiler geliştirilecek, Alman bakanların evinde kahvaltılar başladı bile. Yeniden, "AB" diyecekler. Öcalan ile hiç kesilmeyen diyaloglar, daha da gelişecek, sanmayın ki Bahçeli'nin tüm bunlara bir itirazı olacak.
Her şey BOP için, her şey İsrail güvenliği için, AKP eliyle, eskiden olduğu gibi yerine getirilecek. Türkiye hem mezhepsel, hem de etniksel alanda, daha da büyük ayırımlar yaşayacak.
Çözüm, Türkiye'nin yeniden Bağımsız olmasıdır. Milli bir ekonomi ile yeniden "Bağımsız Türkiye" kurulmalı. Prof. Dr. Haydar Baş, iş başına getirilmeli. Ne mezhep kavgası olur, ne de, etnik bir kavga. Herkes Atatürk'te birleşir, karnını da doyurur, inancını da yaşar. Cumhuriyetine de sahip çıkar.
"Söz konusu vatan ise gerisi teferruat" demenin, tam vakti.