Ülkeyi tımarhaneye çevirdiler!

Dün, "Toplu ulaşım tımarhanesi" başlığı ile yazımın yayınlandığı sabah, cinayet çapında bir Metrobüs kazası yaşandı. Bazı dostlarım, "bu yazıyı yazmasan kaza olmazdı" diye bana takıldılar. "Deliye malum olur" derler ama çok şükür deli de değilim.

Ne demiştim:

İnsanlar büyük bir bunalım içersindeler. Herkes burnundan soluyor. Oldukça tahammülsüz ve hoşgörüsüzler. Toplu taşıma değil, sanki toplu tımarhane!

Toplum cinnet aşamasında? Cinnet toplumu odluk resmen? İnsanlar borç, batak içerisinde, sadece günü kurtarma derdinde. Bankaların kredi kıskacında adeta deliriyor toplum.

Ne "ayağını yorganına göre uzat" demek çözüm, ne de kredi kartına taksit imkânı getirmek!

İnsanlar değil yorganına göre ayak uzatması, kartına göre bile ayak uzatamıyorlar.

İktidarın görevi vatandaşa iş ve aş sağlamak iken, iktidar kredi kartı sağlıyor. Vatandaşın derdine çare bulacağına, vatandaşı bankaların insafına terk ediyor.

İnsanların ceplerinde para olsun, bak bakalım cinnet olur mu? Asgari 5 Bin Lira Maaş alsın, metrobüs şoförüne tekme atar mı, bir deneyin bakalım!

Gençler bu parasızlıkta değil metrobüs şöförüne, babalarına bile tekme atacak hale geldiler. Ne iş var, ne aş!

Tekme atana hak vermiyorum, yanlış anlaşılmasın. Tekmenin arkasındaki nedenleri irdeliyorum. Bu tekmeci vatandaş, Soma'da hak arayan vatandaşı tekmeleyen, koruma ile de bir tutulamaz.

Bu olaylar toplumsal cinnetin habercisi? Dünkü yazımda toplu taşımaların tımarhaneye dönmesinin iki nedeni olduğunu yazmıştım. Birinci neden ekonomik buhran, ikinci neden ise maneviyatsızlık demiştim.

Bugün ikinci neden üzerine biraz durmak istiyorum. Yani maneviyatsızlık üzerine? İslamcı bir iktidar döneminde toplum maneviyatsız mı diyorsunuz diye sormayın!

Evet, toplum maneviyatsız? Toplum maddeci? Materyalist, kapitalist ve de egoist? Yardımlaşma tamamen kalkmış. Hayır hasenat anlayışı bitmiş. Bu toplum bu hale getirildi. Birden bire gelmedi.

Özellikle AKP iktidarının "cemaat" adlı yapı ile birlikte olduğu en az on yıllık zaman dilimi, yıkımın en büyük olduğu on yıldır.

Tekbirlerle açılan kiliseler, "diyalog ve hoşgörü" adı altında papazlı-hahamlı iftarlar, Abant Toplantıları, toplumda büyük bir inanç yıkımına neden oldu.

"Yalnız İslam hak'tır" Müslüman inancı yerini, "başka dinler de haktır" Feto inancı aldı. "Ilımlı İslam" temsilcisi Feto ile "Siyasal İslam" temsilcisi konumundaki iktidar, İslam'a en büyük zararı verdiler.

İslam'ı savunan, İslamsız bir anlayış gelişti. Adeta "Müslüman" dinsizler topluluğu oluştu.

Mesela;

İslam, zinaya "haram" der, iktidar "yasal" der!

İslam domuz etine "haram" der, iktidar buna da "yasal" der!

Başörtüsü üzerinde yapılan siyaset, toplumu böldü.

Müslüman kadının başörtüsü, iktidar elinde boş örtüsüne dönüştü. İslam maneviyatından habersiz ama sürekli "İslam" diyen, "İslam'ı savunan" İslamsızlar, toplumu büyük bir manevi boşluğa düşürdüler.

İslam'ın "haram-helal" çizgileri unutturuldu. Allah korkusu, yerini iktidar korkusu aldı.

Bu konuya girmeyecektim bu kadar ama söz sözü açtı. Müslüman Türk Milleti'nin sadece kaynakları sömürülmedi. İnancı ve imanı da sömürüldü, ne yazık ki. Bu da korkunç bir maneviyatsızlığa sürükledi.

Başka toplumların inançsız ve maneviyatsız olma geçmişleri ve tecrübeleri var. Onlar bizimle kıyas edilemezler. Türk'ün maneviyatsızlığı, çöküşü demektir. Bitişi demektir.

Vatandaş;

Feto'ya bakarak, "Müslümanlık bu ise ben almayayım!" diyor.

İktidara bakarak, "Müslümanlık böyle bir şey ise ben istemiyorum arkadaş!" noktasına geldi.

Bunun örneklerini şimdi vermek istemiyorum. Fakat İslam'ın 5 şartı gidip, yerine adeta bir şart gelmiş, o da iktidarı desteklemek!

Veya imanın altı şartı bire inmiş,o da iktidarın başına inanmak!

Elbette iktidarın amacı bu değil ama olaylar sonuçlarıyla değerlendirilmek zorundadır.

Düşünün bir;

Parasızlık had safhada, maneviyatsızlık doruğa çıkmış? Valla hareket halindeki metrobüs sürücüsüne tekme, hiçbir şey!

Durun ki daha neler göreceğiz.

Peki, çözüm ne?

Çözüm, Haydar Baş?

Çözüm; kredi kartına taksit değil, kredi kartını vatandaşın elinden almak?

Çözüm, vatandaşın cebine para koymak: Yani Vatandaşlık Maaşı? Yani Milli Ekonomi Modeli- Prof. Dr. Haydar Baş?

Cebinde para olan tekme atmaz. Hele birde kalbinde gerçek iman ve İslam olursa, insan meleğe döner.

"İslam" diye padişah dinini vatandaşa empoze ederseniz, İslam yerine "Sünnicilik" yaparsanız, vatandaşın cebine para vermek yerine kredi kartı koyup bankalara soydurursanız, olacağı bu?

Değil toplu taşımaları, ülkeyi tımarhaneye çevirdiler!

Toplum, çıldırıyor!

Toplum, deliriyor!

Sosyal patlama ve çatlamalar an meselesi?

Vatandaşın karnını ve kalbini doyuracak, tek adres var: Prof. Dr. Haydar Baş? İster kabul edelim, ister etmeyelim.

Etme her gün tekmeyi ye!

Sen bilirsin!

Ülkeyi tımarhaneye çevirdiler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön