Türkiye'nin nasibi kesilmiş!
Karadeniz'de hamsiler bile bizim taraftan, Gürcistan tarafına kaçmış. Gürcistan'dan ithal edeceğiz artık. Madem her şeyi ithal ediyoruz, üç tarafımız denizlerle çevrili olduğu halde, bundan söyle balık ithal ederiz.
İthalat yapmaya, bahane arıyoruz ne olsa. İthalat yapmamızı, "Allah istiyor" desinler, bu bile tutar. Memleket, Allah'ın karına hasret. Barajlar boşalmış durumda, yağmurda yağmasa ki, yağsa bile kuraklık kapıda, yandık.
Neyse.
AKP'li Belediye Başkanı Topbaş, yine AKP tarafından görevden alınmış, yerine ise yine AKP tarafından, başka biri getirilmişti. İktidar AKP, belediye AKP, başkan AKP ama yapılan ihaleler, iptal edildi. Kavga edecekleri bir kurum kuruluş kalmadı, savaşacakları, sataşacakları kimse kalmadı, birbiriyle kavga ediyorlar.
Görevden alınan başkanların ne suçu vardı, herkes bir öğrenseydi. Savcısı var, mahkemesi var, ne olacak, çıksınlar mahkemeye. Nasıl olsa, mahkeme de sizin, savcı da, hâkim de? Gerçek hukuk adamlarını tenzih ederim ama en azından algı bu?
Çıkmadılar mahkemeye, çıkarmadılar?
Birden sanki yer yarıldı da içine girdiler, o koca koca başkanlar. Gökçek'ler, Topbaş'lar ve diğerleri?
Geçtik bunları, deniliyor ki ihaleler iptal edildi ama devlet kasasından yine de milyon dolarlar çıkacak. Rakam yüksek, 100 milyon doların üzerinde. Çünkü sözleşmeler gereği, devlet ihale iptal etmekten, tazminat ödeyecek. Bakıyorsunuz, şirketlerde yandaş sermaye gruplarından.
Adamlar bir kazma vurmadan kasalarına milyonlar indirecekler ve bu vatandaşa, "yol-su elektrik" olarak dönmeyecek. Su ve elektrik faturalarından vergi olarak, köprülere "zam" olarak geri dönecek.
Yandaş medya kuruluşları da haberlerinde, "küçük tatlı zamlar" diye bahsedecekler.
1 Ocak tarihinde Duygu Demirbağ isimli haber spikeri soyadı "Türk" olan bir kanalda "olgunlukla karşılayacağımız, küçük tatlı zamlar" diye başlıyor zam haberlerini vermeye.
ABD, Halk Bankası'na ceza kesecek, hem de milyar dolarlar, onu da kuzu kuzu ödetecekler, 80 milyona. Duygu hanımgiller "küçük tatlı zamlar" diye 2019'da verecekler. Kendi aralarında kavga ediyorlar, yine bu millet çekiyor cemresini. Ambargo delinip kutular doluyor ama vatandaş ceza ödüyor.
Bu vatandaşa da ceza ödemek, yakışıyor be kardeşim!
"Küçük tatlı" şeyler!
İktidar kavgaları yetmiyor, şimdi de sermaye kavgaları başlamış. Ankara sermayesi, İstanbul sermayesi diye ikiye bölünmüş durumdalar.
Kapitalizmde sermaye ürkek kuş gibidir, "pır" diye uçar, daha güvenli gördüğü ülkelere. Yüzde yüz yerli olan firmalar bile bir korku içinde? Bu ülke de, nasıl iş yapılacak nasıl para kazanılacak ve nasıl işsizlik önlenecek.
Adalet ve hukuk gidince, mülkte gidiyormuş. "Adalet Mülkün Temeli" diye boşuna söylenmemiş Atatürk. Şimdi sadece levhalarda asılı kaldı.
Allah'ın balıkları bile bizi terk etti!
Anlamadığım şu, iktidar balıkları nasıl korkuttu!
Sorması ayıp, yahu bunu nasıl becerdiniz!
"Küçük tatlı zamlar" sağanak sağanak yağar artık. Yılbaşını bile beklemez. "Fiyat güncellemesi" adı altında, gelir bulur herkesi. "Küçük tatlı zamlar" demese, bayan işinden olacak. Artık herkes iktidardan korkuyor!
Özellikle de, kendi elleriyle yaratanlar korkuyor şimdi. Sayın Abdullah Gül, "küçük tatlı" bir uyarı yaptı. Üstelik bu Gül, iktidar ne göndermişse Köşk'e, hiç itiraz etmeden imzalamış bir isim. "Başkanlık çocukluk hayalim" demiş biri. Fakat yemediği hakaret kalmadı.
Kimsenin değil, yine bu iktidarın Gül'ü ve hiçbir konuda masum değil, bu ayrı konu. Yani, "Kardeşim Abdullah" bile tehlikede. Ülke tehlikede, tarım tehlikede, sanayi tehlikede, sermaye tehlikede, işçi tehlikede, memur tehlikede?
Bu kadar mı?
İnsanlar tehlikede, kuşlar tehlikede, balıklar tehlikede? O yüzden Gürcistan tarafına sefer eylemişler. Allah'ın kuşları ülkede konacak dal bulamıyor. Bin yıllık zeytin ağaçları kesildi. Yeşil alanlar, yaylalar, dereler tehlikede.
Ülkede tehlikede olmayan hiçbir şey yok.
"Küçük tatlı" tehlikeler!