Daha ne vakte kadar öküzle samanla uğraşacaksın!

Adamın biri bir gün, kendisini hibe edilen bir mücevheri ihtiyaçtan satmak ister. Ancak bunun, bir mücevher olduğunun farkında değil. Güzelce sarıp sarmalayarak, pazara çıkar. Lakin çıktığı pazar, saman pazarı?Haliyle akşama kadar gezip dolaşır, elindeki paha biçilmez mücevherle. Ancak bir türlü alıcı bulamaz. Yorulur adeta ayaklarına kara sular iner. Halden anlayan bir insanın dikkatini çeker, adamın telaşı? Sorar: Kardeşim ne satıyorsun sen? Sabahtan akşama kadar pazarın altını üstüne getirdin öyle!Adamcağız derdini anlatarak, sarılı mücevheri açıp gösterir soran kişiye? O da, bu paha biçilmez mücevherin ancak mücevher pazarında alıcı bulacağını söyleyerek, önemli tembihlerde bulunur. Adam çabucak saman pazarını terk eder. Mücevher pazarına gittiğinde ise herkes adamı dükkânına buyur ederek, sahip olduğu mücevheri almak ister.İzzet ikram o biçim? Çok şaşırır tabi.  Sonra, aldığı nasihatleri hatırlayarak birazda naza çeker. Sonunda en yüksek değeri verene kıymetli taşı vererek, büyük bir servet edinir. Her pazarın kıymet verdiği bir ürünün, olduğunu anlar. Saman, öküz sahipleri için çok önemli şüphesiz. Onlara göre saman tüketen öküzden daha kıymetli bir mücevher olmaz. Samanın sarısı, altın sarısından bile önemli. Şimdi öküzlük böyle ayık altı oldu da, 'sarraf'lar kıymete bindi. Görevi bakmak olanlar, sarrafların önlerine yatıyor. Ülkede öküz enflasyonu olunca!..Şimdi samana öküze bir nokta koyalım!Geçen gün, okul arkadaşım ziyaretime geldi. Bir yerde çay içelim dedik. Neyse vardık bir pastaneye? Bir delikanlı, elinde paspas yerleri paspaslıyor. Siyah olmasından Afrikalı olduğunu tahmin ettim. Üzüldüm tabi? Bu genç kendi vatanını terk ederek, ülkemize geliyor ve burada paspasçılık yapıyor. Onun bir ailesinin olduğunu düşünerek, moda tabirle empati kurdum. Kapitalizm'in sınır tanımayarak, insanları nasıl köleleştirdiğini düşündüm.İnsanlar, kapitalizm'in ücretli kölesi olmuşlar. Ücretli veya asgari ücretli köleleri… Ülkemiz kapitalizm'in merkezi konumunda?Kapitalizm'e söverek, onun karanlığından kurtulmak mümkün değil. Kapitalizm'i bir havuzda toplamak veya üzerine yeşil bir örtü örtmekte, çözüm değil. Ona abdest aldırmak hele, hiç çözüm değil. Dünyada tüketicinin cebine para koyarak bireyi; devletin, patronların,  bankaların veya başka sömürü güç odaklarının kölesi olmaktan kurtaran tek sistem, Haydarizm'dir.Kıymetli Hasan Demir ağabeyimin ifadesiyle "Haydar Baş binde bir değil, yedi milyarda bir insan"? Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in milli ekonomi modelinin içinde, o Afrikalı delikanlıda var. Dünyanın kaynaklarını birkaç ailenin sömürdüğü kapitalizm dünya düzenine, Haydar Baş'ın dışında çözümü olan varsa beri gelsin.Hodri meydan!Bireyi para sahibi yaparak, kimseye muhtaç etmeyen sistem onun. Bireyi paraya köle eden değil, parayı bireyin hizmetine sokan sistem… Bireysel özgürlükten söz edenlere soruyorum: Parasız özgürlük olur mu?Paran varsa özgürsün. Ve de bu para senin, sahibi olduğun ülke kaynaklarından sana aktarılan bir paraysa, kimsenin önünde seni eğip bükmüyorsa, kişiliğine ve karakterine etki etmiyorsa?Bu sebeple vatandaşlık maşı, bu sebeple çocuk maaşı, bu sebeple ev hanımı maaşı, ? Tüm bu maaşlar, bireyi kimsenin kölesi yapmamak için. Çocuk bile olsa para sahibi? Kimseye muhtaç değil. Kimsenin paspasçısı veya şakşakçısı değil. Sahibi olduğu devletin özgür bireyi? Devlet bile ona hizmet için sosyal kanatlarını açmış bekliyor. Bu sistem kimin? Dünya iktisatçılarının "bu mücevheri bize ver" diyerek kuyruğa girdiği, el etek öptüğü bu insan kim?Bu lider kim? Elbette, Prof. Dr. Haydar Baş… Elbette onun Milli Ekonomi Modeli…Gözünü saman alacak öküz sahiplerine dikmiş müflis tüccarlar!Sizlere sesleniyorum!Mücevher pazarında neden yoksunuz?Afrikalı'dan, Rusyalı'dan, Brezilyalıı'dan önce, dünyanın 140 ülkesinden önce, bu mücevhere alıcı olmak, senin hakkın değil mi?Daha ne vakte kadar öküzle samanla uğraşacaksın! Aç gözlerini de bir çevrene bak. Dünya öz cevherine koşuyor. Haydarizm mücevherinin sahibi olmak istiyor.

Daha ne vakte kadar öküzle samanla uğraşacaksın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön