Hac, dünya Müslümanlarına topluca ibadet etmenin zevkini tattıran önemli bir eylemdir. Bu mübarek beldede, tüm dünya Müslümanlarıyla tanışıyor, dilini bilmediğimiz halde gönlümüzle anlaşıyoruz.
Türk olduğumuzu fark eden hacıların, bizlere saygı ve sevgisi unutulmaz anılarımızdır. Annem ve babamla birlikte beş yıl önce hac yapmak nasip olmuştu. Annem Müzdelife’de kafileden ayrılınca kaybetmiştim, her tarafı arayıp taramıştım ama maalesef tam on beş saat boyunca bulamamıştım.
Annem okuma yazma bilmeyen, kimseden yardım isteyemeyen bir kişiliğe sahip olduğu için oldukça endişelenmiş ve onun ölebileceğini düşünerek kendimi kaybetmiştim. Bulunca da neler olduğunu, kendisine kimlerin baktığını ne yiyip ne içtiğini sordum.
Başladı anlatmaya: “Evladım sizi kaybedince saatlerce dolaştım, aç ve susuz kalınca bir çadırın kenarına gelip oturdum bayılacak haldeydim. Bir genç kız gelip anlamadığım dilden bir şeyler sordu, ağlayarak oğlumu kaybettim dedim ama beni anlamıyordu. Hacı kızımız benim boynumda hacı kartıma bakarak bana Türk dedi ve soğuk su getirerek yüzümü yıkadı. Sonra yemek, su ve meyve ikram etti. Ha bire Türk diyerek benim yanaklarımdan öpüyordu, sanki benim evladım oluvermişti, annesiyle ilgileniyor gibiydi.
Çadırda bulunan tüm hanımlar yanıma gelip oturdular, hiç birinin dilini anlamıyorum, anladığım tek kelime bana Türk diyerek sevgi ve şefkat göstermeleriydi. Benimle çok ilgilendiler, çok iyi baktılar zannettim ki ben öldüm cennetteyim, bunlar da cennet hatunları; söyler misin evladım bunlar ne demek istiyorlar neden Türk diyerek benimle bu kadar ilgilendiler Türk ne demektir?”
Annem bunları anlatırken, ben ağlıyorum ve “ben anlatırım ama anneciğim sen anlamazsın ki” dedim. Çünkü annem; Türklerin İslam’ın asırlarca askerliğini yaptığını, haçlı savaşlarını göğsünde parçaladığını, Müslümanların altına döşek üstüne yorgan olduğunu bilmiyor. Sevgili peygamberimizin Türkleri kastederek “Kırmızı yüzlüler benim ve İslam’ın yardımcıları olacaktır” dediğini ve İstanbul’u fethedenleri övdüğünü de, annem bilmez.
Denilebilir ki, Allah ve Peygamberinden, ashabından sonra dünya Müslümanlarının dördüncü sevdası Türklerdir.
Dünyanın neresinde olursa olsun her Müslüman, mutlaka Türkleri seviyor, onlara inanıyor ve güveniyordu. Batının gözünde Müslüman olan herkes Türk’tür, o yüzden Müslüman olan birine “Türk oldu” derler. Bu onlar için atom bombasına sahip olmaktan daha tehlikeli bir durumdur.
Bu kredinin sona ermesi, Müslüman’ın Türk’ten nefreti için; asırlarca haçlının karşısında savaşan bu milleti, haçlının safında Müslüman’a karşı savaştırmak onların yüz yıllık hesabıydı. Kardinal “Biz Hıristiyanlara Erdoğan’ı Tanrı gönderdi” derken bunu kastetmiştir. Bu sebeple Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olarak Erdoğan seçilmiştir.
İslam dünyasına işgal, isyan kan ve gözyaşı getiren bu projede, etkin görev alan AKP iktidarı asırlarca sürecek bir Türk düşmanlığının tohumlarını Müslümanların kalplerine serpmeyi başarmıştır.
Afganistan’da Türk bayraklı helikopter, vurularak düşürülmüştür, bunun böyle olduğu iktidar tarafından gizlense bile yakın zamanda ortaya çıkacaktır.
Her gün Suriye’de Türk şoförler öldürülmekte, “besle isyancıyı oysun gözünü” Libya’da Türkler istenmemektedir. İran, İsrail’i koruyan Füze kalkanından dolayı Türkiye’yi haklı olarak tehdit etmektedir. Irak parçalandı, tüm parçaları bizi tehdit eden açıklamalar yapıyor.
AKP iktidarı; emperyalist güçlerin, Müslüman katliamına ortak olarak ve işgal güçlerine taşeronluk yaparak, Müslüman Türk kimliğini yok etti. Türklerin bin yıllık itibarını sıfırla çarptılar. Böyle devam ederse her halde çocuklarımız hacca gittiğinde, annemin gördüğü itibar yerine Müslümanlar tarafından taşlanacaklar.