Müslümanların Şii-Sünni diyerek ayrıma tutulduğu ve ABD'nin bir Şii- Sünni savaşı çıkartmak istediği
ve hatta bunu kısmen başardığı günleri yaşıyoruz.
Hal böyle iken, ülkemizde bazı kesimlerin "Ehl-i Sünnet" adı altında, Ehl-i Amerikancılık yaptıkları
görülüyor. Şii veya Alevi kardeşlerimize yönelik "bunlar bid'atcı ve sapıktırlar" suni görüşü, belli ki
ABD "Müslümanlığı" ve Obama "kardeşliği"dir.
Şii'ye demediğini bırakmayanlar, Obama'ya bayılıyorlar!
* * *
ABD'nin "yeşil Kuşağı"nı üstlerine "Sünni" elbisesi olarak giymişler.
Müslüman olmayı unutmuş fesli, cübbeli ve kedili bazı tipler, köşelerinde sabah akşam "Sünnilik"
dersleri veriyorlar.
İyi bir Müslüman olmanın şartları yerine, iyi bir Sünni olmanın maddelerini sıralıyorlar. Kimisi
"Osmanlıca" öğrenmeyi tavsiye ediyor, kimisi sarık-şalvar giymeyi öneriyorlar. Kimileri de işi, iktidara
oy vermeye "Müslümanlık" demeye kadar götürüyor.
Allah ne buyurmuş, Peygamber neyi emretmiş umurlarında değil. Öyle ki çalmanın haramlığından hiç
söz etmezler, bir harf kadar bile olsa Müslüman'ın ölümüne katkı sağlayanların "cehennemlik"
olacağını mevzu dahi etmezler.
'Yanmaz Kefen'lerine güveniyor olmalılar!
* * *
ABD'nin eski "yeşil hat"tı "Sünni Hat" olarak değiştirilmiş, bu beylerde bu hat içinde, iyi birer
"Sünnicilik" oynuyorlar. Şii'ye "Müslüman" dediğimiz için, bizlere demediklerini bırakmıyorlar.
Ümmet-i Muhammet ne demek?
Muhammet ümmeti demek?
Şii veya Sünni, fark etmez, hepsini kapsar. Bu beylerin "ümmet" hattı ne yazık ki, Muaviye'ye "hazret"
diyenlerle sınırlı. Muaviye'ye "Hazret" diyenler, Muaviye ümmetinden olabilirler. Onlara diyecek
hiçbir şeyimiz yok.
Yezit'in babasına, Hz. Hamza'nın ciğerini yiyen Hind'in oğluna "hazret" diyenler, "Sünni" olabilirler
ama Müslüman olurlar mı? Bunu ben demeyeyim, gittiklerinde ahrette kendileri görsünler.
* * *
Hz. Hasan'ın şehadetinin baş failine, "hazret" diyenlerin, bize iyi şeyler demelerini elbette
beklemiyorum. Bizi "hak" görseler zaten, kendimizden şüphe ederiz!
Hz. Ali ile savaşan haklı olabilir mi?
Dünya da "iki haklı" nerde görünmüş!
Peygamberin Ali ile ilgili binlerce hadisinden bir tanesini söyleyeyim: Ali Kur'an'la, Kur'an Ali iledir.
Bitti.
Hak ne tarafta belli…
Ama haç tarafında olanlar, bunu göremezler şimdi. Zorlamasınlar kendilerini!
* * *
Mezhep İmamları'nı dahi dinlemeyen Ehl-i Sünnet'ciler beni dinlemez ama yine de Hasan Basri'nin
Muaviye için söylediklerini araştırmalarını isterim.
Hasan-ı Basri, Muaviye'nin kafir olarak öldüğünü söyler. Ve sebeplerini sıralar. Hz. Hasan'ı öldürtmesi,
Yezit'i yerine halife bırakması gibi nedenler sayar.
Eğer din olarak İslam'ı, Peygamber olarak Hz. Muhammed (A.S)'ı kabul ettiysek, İslam ve Peygamber,
Ehl-i Beyt'ini sevmemizi emreder, Muaviye'yi değil.
Emevi dininde isek o başka!..
* * *
Biz, "ben kimin emiri isem Ali'de onların emiridir" diyen Peygamberin yolundayız. Adam ABD'nin
emiri olmuş, "Sünnilik" işin kılıfı? Mezhep imamlarımızın gittikleri yol, yolumuzdur ki, direk Ehl-i
Beyt'e çıkar.
İngiliz'in tarikat ve mezhepleri ne der bilemeyiz ama Şura Suresi 42-43'te yüce Allah şöyle buyurur.
"De ki (Muhammedim): 'Ben Peygamberliğime karşılık sizden, Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka bir
şey istemiyorum".
İmam Şafi, "bu ayete göre Ehl-i Beyt'i sevmek farzdır" buyuruyor. İmam- Azam Ebu Hanife başta
olmak üzere, bütün mezhep imamları Ehl-i Beyt yolunda oldukları için, büyük işkencelere maruz
kalmışlardır. İmam Gazali "Bütün deliller ortaya çıkmış ve hakikat halifeliğin, Hz. Ali'nin hakkıdır" diye
buyurmuş.
* * *
Mezhep imamlarının görüş ve düşünceleri ortada. Ayet ve hadisler, Gadiri Hum gerçeği, gün gibi
aşikar. Allah, Ehl-i Beyt'i sevmemizi istiyor, bu beyler Muaviye'yi sevdirmeye çalışıyorlar.
Hem Ali'yi hem Muaviye'yi sevmek mümkün değil.
Çünkü bir kalpte iman ve küfür birlikte olmaz.
İman girerse küfür kalmaz, küfür girerse iman kalmaz.
Ali'yi sevmek iman mıdır? Diye bir soru, sorulmamış olsun.
Ya ne sandınız!
İmanı olan Ali'yi sever. Olmayan, onun savaştıklarını?
* * *
İman taraf olmaktır.
Ali'ye taraf olana, Alevi veya Şii deniyor. ABD'nin bizi yumuşak karnımızdan vurmasına, haçlının
içimizden daha fazla gedik açmasına müsaade etmeyelim.
Ve içimizdekilerin sarığına fesine bakıp ta, sakın ola Atlantik'in gemisine binmeyelim."Ehl-i Beyt'im
Nuh'un gemisine benzer. Binen kurtulur, binmeyen helak olur" buyuran efendimizi dinleyelim.
Şii ve Sünni, hepimiz Ehl-i Beyt gemisine binelim.
Muaviye ümmeti değil, Muhammed ümmeti olalım!
Alevi- Sünni kardeş olalım.
Bu kardeşliğe ömrünü veren, Ehl-i Beyt'in çağımızdaki sesi ve soluğu olan Baş'a dönelim. Prof. Dr.
Haydar Baş'a?
Ona can simidi gibi sarılalım.