"Analar ağlamayacak" diye yola çıktılar, şimdi paşalar ağlıyor!
Bu "Yeni Türkiye", çok acayip arkadaşlar!
Benim bildiğim paşalar ağlamaz, ağlatır.
Ama bizimkiler oturmuş, kendi ağlıyor.
Vah, vah!..
"Ölmüşsün ağlayanın yok" derler ya!
Ülke öldü ama ağlayanı çok!
Ağlayan paşası var, baksana!
İktidarı elinde tutanların, ellerinde mendil düşmüyordu, buna şimdi ağlayan paşalarda eklendi.
Ağlayan hocayı gördük, Atlantik'e demir attı, Gülen oldu!
Sonra ağlayan bakanlar ve başbakanlar gördük.
Barzani için "megri" çalıp ağladılar, "lorke" çalıp oynadılar.
O zaman paşalar seyirdeydi, şimdi dayanamadı onlarda ağlamaya başladılar zaar!
Hulusi Paşa, iktidarın ağlama duvarına ilk gelen asker oldu.
1492'de Küçük Abdullah olarak bilinen Abdullah-üs Sagir, Gırnata'yı İspanya Kralı Ferdinand'a teslim ederken, şehre dönüp bakıp bir güzel ağlamış.
Aynı zamanda asker olan Abdullah'a anası çok tarihi bir laf ederek "Ağla oğlum ağla; erkekler gibi savaşmayanlar kadınlar gibi ağlamak zorundadır" der.
Nedense bu sözü hatırladım!
Bize ağlayan paşa, ağlayan bakan, ağlayan başbakan veya ağlayan cumhurbaşkanı değil, vazife ve sorumluluklarını bilen, devlet adamları gerek.
Bu eser, Türk milletinin ne yazık ki!..
Korkarım ki, son Müslüman kalesi Gırnata'yı İspanya'ya verip ağlayan küçük Abdullahlar ülkemizi idare ediyor. Kimsenin şahsına dediğimiz bir şey yok.
Lütfen yanlış anlaşılmasın ama artık paşalar ağlamasın!
"Analar ağlamasın" demiyorum, dikkat edin!
Paşalar ağlamasın diyorum!
Ramazan ayı programcıları, bir ay için bir milyon liraya varan paralar alarak, fakirlere sabretmeyi anlatmaları nasıl trajikomikse, ağlayan bir paşanın da askerleri eğitirken artık "asker ağlamaz" demesi, o kadar trajikomiktir.
Trajikomikler ülkesi Türkiye!
Yanlış politikalar sonunda, ülke kan gölüne çevrilirken, iktidarın protesto edilmesi gerekirken, muhalefetin proteste edildiği ülkeye Türkiye deniyor.
Halkı bir garip, iktidarı bir başka garip!..
Paşaları da bir garip olursa, yandık demektir.
Paşa ağlamaz demiyorum. Halkın içinde ağlayan paşa ve ağladığı için Saray tarafından övülen paşa görüntüsü, inanın çok üzücü?
"Çözüm Süreci" dedikleri, eşkıyanın şehre girdiği süreçte, HDP'li bir vekil komiseri tokatlamıştı. Bugün onları mecliste atmaya çalışan bu iktidarın, bir Çelik Bakanı o komisere, karşılık vermediği, dayak yemeyi içine sindirdiği için, teşekkür etmişti, hatırlıyor musunuz?
Bunlar böyle işte!
Paşaları hem överler, hem döverler!
Kimini "kumpas" diye içeri tıkarlar, kimini "demokrat" diye bağrına basarlar. Askerin başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmedi!
Kimisi "asker dindar" değil dedi saldırdı, kimisi "demokrat değil" dedi saldırdı.
Şimdi bazılarına göre belki "dindar" veya "demokrat" paşalara sahip olduk ama bu defa asker paşaya ihtiyaç var.
Mustafa Kemal Paşa'nın paşalarına ihtiyaç var.
Ülkenin ağlayan değil, savaşan paşa ihtiyacı var!
Ağlayan paşa sevicileri var diye, savaşan paşa ihtiyacını görmezden gelemeyiz!
Ağlayan değil, savaşan paşa istiyoruz!