Darbe'nin arkasında ABD olduğu, Batı'nın darbe girişiminin püskürtülmesinde, pek de memnun olmadığı, gün gibi aşikar. Kıytırık birer başsağlığı dilemeyi dahi çok görürlerken, "insan hakları" edebiyatı yapmaları, Türk devletine ve milletine besledikleri derin kinin sonucudur.
İngiltere'nin açıklamaları ise danışıklı dövüştür. ABD, "darbe" indiriyor, İngiltere tutuyor. İyi polis, kötü polis oyunu!
Balkanlar'da Müslüman istemeyen, geçtik balkanları, kendi içinde Müslüman istemeyen Batı ile kurulan ittifakların, yılanlarla arkadaş olmak olduğunu, artık herkes görüyor. İnşallah iktidar rol yapmıyor, gerçekten görüyordur.
Askeri, savunma bakanlığına mı, Genel Kurmay'ı, Cumhurbaşkanlığı'na mı bağlayalım tartışmalarından çok daha önemli olan orduyu NATO ile bağını keselim. Askerin FETÖ ile bağını keserken, NATO'ya sonuna kadar bağlı olmaya devam etmesi halinde, sen askeri belediyeye bağlasın yine "darbelerden" kurtulamazsın.
Yeri gelmişken ifade edelim: Asker şuan fiili olarak, belediyelere bağlı zaten. Yarın bir gün, " biz, asker darbe yapmasın diye belediye araçlarıyla kuşatma altında tuttuğumuzda, PKK her yere mayın döşemiş" diye sakın kimse günah çıkarmasın!
Devlete ve millete dışarıdan bir saldırı gelse veya içerden PKK veya IŞİD saldırsa, belediye temizlik görevlilerinden izin alarak mı karşı konacak, soruyorum? Askeri nere bağlarsanız bağlayın, araçları belediyelere bağlanmış bile?
FETÖ sızdı diye, insan kurumları yok eder mi? SIZINTI'yı sonlandır, olur biter. Askeri liseleri kaldırdık, e asker nasıl yetişecek? Fen Lisesi'nden İmam seçiyor musunuz ki, ticaret sağlık meslek lisesinden de asker seçesiniz?
İnşallah ne yaptığımızı biliyoruz. Bunca IŞİD sempatizanı varken, imam-hatipleri neden kaldırmıyoruz? Merakımdan sordum!
Ordudan NATO-FETÖ unsurlarını temizlemeye eyvallah ama temizlik yapıyoruz diye inşallah orduyu dağıtmıyoruzdur. "Ergenekon, Balyoz" tuzaklarında sonra, FETÖ darbesi almamız kaçınılmaz oldu. Bugün de başka tuzaklara düşmediğimizin garantisi nedir? Faturasını ödedikten sonra mı, hatadan döneceğiz.
FETÖ'den kurtulalım ama yeni tuzaklara gelmeyelim, aman dikkat!
Bu ülke bir ağır darbeyi daha zor kaldırır.
"Yeni Türkiye" diye ülkenin geldiği durum ortada. "Yeni Ordu" diye bir şeyi de, ne olur elimize yüzümüze bulaştırmayalım. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Irak'ta, Suriye'de, Libya'da oynanan oyunları bozacağız" sözünü önemsiyoruz. "Kandırıldık, Allah affeylesin" itirafını da samimi buluyoruz.
Irak ve Suriye'de oynanan oyunlarda bugüne kadar Türkiye, siyaset olarak tam bir figürandı. O ülkelerin başlarına gelenlerin çoğu, bizim yanlış politikalarımızdan dolayıdır. Türkiye istese, Irak işgaline engel olabilirdi. Olamadı, tarafsız kalabilir, bu kadar yıkıcı sonuçları olmayabilirdi. Merkezi hükümeti by-pas etmeyebilir, Barzani'yi büyütmeyebilirdi.
Türkiye ile Türk Dünyası arasına bir Ermenistan kurularak, nasıl çok önemli bir bağ kesildiyse, Türkiye ile İslam dünyası arasına da "Kürdistan Koridoru" açılarak, "Büyük İsrail" kuruluyor. İktidar bu gerçeği çok zor gördü?
"FETÖ darbesi niye şimdi?" sorusunun bir cevabı da budur bence. Türkiye içi ile meşgul edilerek, bu koridor tamamlanmak isteniyor. Bir iç savaş çıkması da işin Bonus'u olur!
Ya iktidar, Sayın Cumhurbaşkanı, tüm bu oyunları görür; Irak'ın ve Suriye'nin bütünlüğü yönünde, Rusya ile birlikte önemli bölgesel adımlar atar. Darbe sonunda oluşan bu milli ruhu, birlik beraberlik içinde Bağımsız Türkiye inşasında kullanır. Ya da politik çekişmelere malzeme yapıp, verilen milli kredi heder edilir. O takdirde hem ülke kaybeder, hem iktidar.
Türkiye kurtulursa, Suriye ve Irak'ta kurtulur. Tüm Müslümanlar kurtulur. ABD, Ortadoğu'da tasını tarağını alıp gider. ABD'yi Ortadoğu'nun içine sokan Türkiye'nin yanlış politikaları ve sadece iktidarla da sınırlı değil.
ABD'ye atılacak en büyük kazık; Suriye ile barışmak ve mültecileri ülkelerine geri göndermektir. Suriye'nin yeniden inşasında rol almak hem insani hem de vicdani bir görevdir. Güçlü bir Suriye, güçlü Türkiye, zayıf İsrail demektir. Aynı şey Irak için geçerli. Irak merkezi hükümeti ile ilişkileri düzeltip, Barzani ile ilişkileri sonlandırmak, hayati öneme haiz.
Tüm bunlar, ABD ile müttefik kalarak olmaz. AB kapısında dilenerek olmaz. Rusya ile ittifak kurmak, bölge ülkeleriyle dostluklar geliştirmekle olur. Tüm bunlar içinde içerde, birlik şart. Atatürk ile barışmak şart.
Tüm bu adımların ilki, Haydar Baş'a gitmekle olur. Gurur etmeyin, Rusya gibi bir ülke ona geldi de, siz niye gelmezsiniz.
Rusya'dan önce Haydar Baş'a gelin!
Atatürk'e dönmenin de, milli ekonomiye ve Milli Devlet Sosyal Devlet'e dönmenin de, anahtarı yalnız Prof. Dr. Haydar Baş'ta?