Birkaç gündür yazı yazmadım çünkü yaşanlarla ilgili, cevap bulamadığım onlarca soru vardı kafamda. Haftanın sohbeti programına, Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'mın bağlanmasıyla, sorularımın cevaplarını buldum.
Baş Hocam, "bu darbe milletin sağduyusu ve tepkisiyle başarıya ulaşmadı" dedi. Ayrıca tüm bu yaşananları FTÖ'ne yıkmanın, baş faili gizlemek olduğu uyarısında da bulundu. Belli ki bir asıl fail var, bir de "kullanışlı cemaat" var.
Devletin askeri olmak yerine, başkalarının nursuz eri olmuşlar. Ancak bunlar ne istediyse verenlerin hiç mi sorumlulukları yok? İstediğini alan "Cemaat"in doğrusu, F-16'lara ve Helikopterlere sahip olduğunu, milletin meclisi bombalandığında anladık.
"Milletin camilerini bombalayacaklardı" diye iftira attıkları vatanseverlere kurdukları "kumpas" yemeyince, kendileri bombalama işlerine kalkışmış ve Millet Meclisi'ni seçmişlerdir. Yani bu darbenin hedefi siyaset değil, bunu iyi görelim.
Bu darbe askere yapıldı. 28 Şubat darbesi ile millet ile arasına duvar örülen asker, ABD "çuval"ına girdikten sonra ikinci büyük darbeyi almıştır. Aslan "çuvala" sokulmuş ve sonra "Balyoz" ile dövülüp," Ergenekon" diye "kumpas"larla "terbiye" edilmiştir. Bir "pardon" dönemi geçirdikten sonra da, şimdi en öldürücü darbe vurulmuştur.
Etrafı ateş çemberi olan ülkemizin, savunamayacak hale getirilmesi hedeflenmiş ve "başarısız darbe planı" başarı ile devreye konmuştur. Hedef siyaset olsa, siyasiler hedefte olurdu. Ama hedef de, asker ve millet var. Kubilay olayı, Boğaz Köprüsü üzerinde yeniden cereyan etmiş. Tekbirle asker kafası kesilmiştir.
Asker, polisle ve sivil halk ile karşı karşıya getirildi. Üzerlerinde asker veya polis elbisesi olan NATO katilleri, milleti can evinden vurdular. Dün Çanakkale içinde vuranlar, bugün, Ankara ve hatta Genel Kurmay içinde vurdular. Kahpece politikalarla düşmana içerden kapı açtılar.
"Dinlerarası Diyalog" dedi açtılar!
"AB" dedi açtılar!
"NATO" dedi açtılar!
"BOP" dedi açtılar.
"Stratejik" veya "katılım ortağı" dedi açtılar.
Açılan kapılardan, katilleriyle, ajanları ve hatta askerleriyle girdiler. Şimdi işi sadece piyonların üstüne atarak, asıl güçleri örtmek, akıl işi değil. Veya yarım darbeden bir gazilik devşirmek, büyük basitlik.
İktidar, millete ve devlete bedel ödete ödete, geldiği çıkış kapısında az başını içeri sokunca, "Rusya" deyince, ilişkileri düzeltmek isteyince, bir darbe ile değil açıktan savaşla karşı karşıya kaldık.
Vatandaşa korna çaldırarak, imamlara sala verdirerek, yandaşlara silah vererek, NATO şantaj ve tehditleri bertaraf edilemez. O zaman o salar, öldürülmüş bir devlet ve milletin salası olur Allah korusun.
1 Mart tezkeresi geçmeyince, askere" kumpas" kuruldu. Yerlerine F-tipi adamlar yerleştirildi. Şimdi onlardan boşaltılan yerlere, acaba kimleri yerleştirilecek!
Kumpas'ta kozmik oda'ya girilmişti, şimdi bizzat Genel Kurmay'a girildi. Kumpas'ta Genel Kurmay Başkanı içeri atıldı, şimdi Genel Kurmay Başkanı odasında, kemerle boğulmaktan son anda kurtuldu.
Bu savaş değil de nedir?
Darbe mi savaş mı?
Lütfen söyleyin!
Gizlemek çare değil. Tankların önüne vatandaş çıktı bu iş yarım kaldı diyelim. Peki, ekonomik tetikçiler nasıl durduracaksınız? Vatandaş banka önlerine yığılırsa, hangi parayla onları evlerine salacaksınız?
Türkiye, siyasi, ekonomik ve coğrafi, tüm tehditlerle karşı karşıya… Meclis içi, dışı tüm partiler ve etkin insanlarla, birlik olma zamanı. Devletin üniter yapısına sahip çıkarak, dâhili ve harici bedbahtlara birlikte karşı koyma zamanı.
Oluşan havadan bir başkanlık kotarma hesabını bırakıp, Bağımsız Türkiye için adım atmak şart. AB'siz, ABD'siz bir Türkiye, dünyanın sonu değil. Onlarla ittifak, yılanla dostluğa benzer. Onların kapı kulu olacağımıza, bölgemizin Bağımsız Türkiye'si olalım.
Bu şerden bir hayır çıkaralım.
Lütfen?
TÜRK MİLLETİ'NİN BAŞI SAG OLSUN