Türkiye'nin nasıl bir yöne savrulduğunu ve Batı'nın pis işlerinde ne kadar kullanıldığını, bu halkın, önemli bir kesimi çok geç anlayacaktır.
Hele de yüzde 49,5?
Bu oranında gün gelip, yalan olduğu tartışılacaktır elbet. Bir veya birkaç itirafçı çıkacaktır elbet?
Kimden ne kadar oy çalındığı, bir bir anlatılacaktır elbet?
Bir simülasyon programı ile seçimlerde istenilen yüzdelerin alınabilindiği, bu yolla ülke gereceklerinin "baraj" altı edildiği belki konunun uzmanlarında tartışılacak günleri de göreceğiz.
İnşallah diyelim!
O zaman, acaba bazıları utancından bir masa altına girer, yoksa pişkin pişkin "ne var, herkes yapıyor" mu der, göreceğiz.
Bazı "ak" kafaların dank etmesi, yandaş kanaldan beslenmeyi veya iktidardan midelerine "hizmet" diye döşenmiş akar borularının kesilmesi ile mümkün bence?
Bazı kod kafa türleri de var ki, ancak boynuzlanınca "akletmeye" başlarlar!
Neyse biz konumuza geçelim!
Suud Hükümeti 47 kişiyi astı, bu onların iş işiymiş!
Duydunuz değil mi?
Bizim ki öyle demiş.
Adama sorarlar: Mısır'ın içine "dört parmak" sokmak ne işti?
Suriye'nin içyağını çıkardınız be!
Libya'ya dolarlar çuvalla gitmişti.
iş Suud'a gelince içiş oluyor!
Ne oldu, idamlara karşı duruşlarınız!
Bunlarda iç iş dış iş olmaz, hep Amerikan işi olur!
Madem Suud'un içişi o zaman İran'a vuruyorsunuz?
Çünkü Suud ve Türkiye'nin öne sürülerek ABD'nin istediği Şii- Sünni çatışmasının çıkması, birilerinin olmazsa olmazı?
Verdikleri sözler var!
İktidarın Gül'ü vardı bir zamanlar. Colin Powell ile 9 maddelik bir gizli anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşmanın ne olduğunu soranlara "İslam Dünyası'nda hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak" demişti. Bu iktidar geldikten sonra ne ülkemizde, ne İslam dünyasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı zaten.
İnsanın aklına gelmiyor değil. Laik devlete karşı çıkmaları acaba ABD'nin biçtiği "Sünni" devlette rol almak için miydi?
Bir devlet Şii'de olmaz, Sünni'de?
Müslüman'da olmaz, kâfirde?
Ancak siyasal İslamcılara bu anlatılamadık ne yazık ki. Bu gün IŞİD'de bu iddia da değil mi?
Kendine "İslam devleti" demiyor mu?
Bir devlet nasıl İslam olsun?
Oruç tutmaz, namaz kılmaz, hacca gitmez, şahadet getirmez?
Fakat ABD'nin kafalara kodladığı, İngiliz'in kafalara "Nakşî" ettiği kolay kolay sökülüp atılmıyor ne yazık ki?
Hıristiyanlık ile Müslümanlık ay ayrı şeyler. Biri batıl, diğeri Hak? Biri küfür, diğeri iman?
Hiçbir ortak noktası olmayan Hıristiyanlıkla, ortak nokta bulma uğraşı içinde olanların, amel ve itikatta hiçbir ayrı noktası olmayan Şii ve Sünnilikte, suni ayrımlar peşinde koşmaları çok manidar.
"Medeniyetler İttifakı" ve "Dinlerarası Diyalog" projelerinde rol kapıp, "eşbaşkanlık" görevi icra edenlerin, Şii- Sünni ayrımındaki rolleri çok düşündürücü doğrusu?
Medeniyetler İttifakı'nda İspanya ile çalışanlar, bir Şii- Sünni savaşını önlemek için neden sağına İran'ı, soluna Suud'u alıp dünyaya bir poz vermiyorlar, bir düşünmek gerekir.
Çok parçalı iktidarın "Kurtulmuş" tarafının ilk günkü tarafsız kalmaya yakın açıklamasının alelacele üstü niye çizildi?
Her parçasının başka telden çaldığı iktidar, Büyük İsrail yolunda ki koşusu, geçte olsa içerden de eleştiri almaya başladı.
Günaydın Bülent Yıldırım!
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, devlet içinde İsrail lehine çalışanların olduğunu iddia etti. "Yerlere atılan Kur'an-ı Kerim bizim, fakat demek ki İsrail'le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş" diye göndermelerde bulundu.
İHH Başkanı, İsrail'le yapılan ön anlaşma çerçevesinde gündeme gelen doğalgaz işbirliğine de değinerek, "Doğalgaz anlaşmalarının el altından yapılması, birtakım şirketlerin bu anlaşmaların içinde yer alması, bazı bürokrat ve siyasilere ortaklıklar teklif edilmesi, ortaklıkların kapalı kapılar ardında kurulması, ticaret hacminin artması? Bütün bunlar İsrail'e şunu söyletiyor: 'Biz istediğimizi parayla satın alabiliriz.' Yerlere atılan Kur'an-ı Kerim bizim fakat demek ki İsrail'le ticaret yapan Müslüman tüccarların değilmiş diyorum." diye konuştu. İHH'nın Mavi Marmara olayını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıdığını, mahkemenin davayı kabul ettiğini fakat Türkiye'nin mahkemenin istediği ve "İsrail'in ceza almasına neden olacak" belgeleri göndermediğini de söyledi.
E, ne diyelim.
Gece yarısından sonra günaydın, Bülent Yıldırım!