Ölülerimizi hatırlayalım.
Dirilerin unutulduğu günümüzde, ölülerimizi hatırlamaya çalışalım. Onları hatırlamanın en güzel yolu, ruhlarına Fatihalar göndermek, Kur'an okumak, zikretmektir.
Bu gün Perşembe?
Çok kıymetli Müslüm Karabacak hocamızı evime davet ettim. Geçmişlerimize rahmet göndermek ve dualar etmek için?
Rahmetli kayınpederimin de ölüm yıl dönümü?
Allah hepinizin geçmişlerine rahmet etsin.
Bir gün, benimle cedelleşen çocuklarına şöyle nasihat etmişti: Oğlum siz ne istiyorsunuz? Derdiniz Müslümanlıksa, Haydar Hoca'dan daha iyi bir hoca da, Müslüman'da bulamazsınız. Yok, eğer derdiniz siyasetse onun partisi, görüşü sizi ilgilendirmez. Madem o görüşte olmuyorsunuz, karışmayın. Haydar Hoca siyasete girdikten sonra, bir halk partili olarak oyum onundur. Çünkü o hem dini tutuyor, hem Atatürk'ü?
Kıymetli dostlar!
Bu sözün sahibinin ölüm yıldönümünde, dostlarımızı eve davet edip, ona olan vefa borcumu dua ederek, azda olsa yerine getirmek istedim. Eli açık, fakirlerin babası ve köyümüzün ağası olarak bilinen bu insana rahmetler olsun.
Prof. Dr. Haydar Baş farkını, Atatürk'ü ve İslam'ı birlikte tutmak, belli ki insanımızın hasret kaldığı bir gerçek. "Bu güne kadar 'Atatürk' diyenin mutlaka İslam karşıtı, "İslam" diyenin de Atatürk ve cumhuriyet karşıtı olması gerekir" gibi sığ anlayış, aslında bir İngiliz oyunuydu.
Ve bu fitne ve oyun, ne yazık ki bu ülkede taban tutmuştur.
Dindar olmayı Atatürk'e ve onun kurduğu devlete karşı gelmek olarak ortaya koyan çürük anlayışın devleti ve milleti toptan çürüttüğünü yaşıyoruz artık.
Cumhuriyet ile İslam'ı karşı taraflarmış gibi sunan anlayışın kaynağı İngilizlerdir. İngilizler iki taraftan da ajanlarını yetiştirdiler. Yani İngilizlerin "cumhuriyetçi" ve "İslamcı" görünen ajanları vardı. Bu kör dövüşle, insanımızın yüz yıllık enerjisi heba edildi. Bir taraf "din elden gidiyor" diye bayrak açıp yollara düştü. Öbür taraf "Cumhuriyet elden gidiyor" diyerek aynı şeyi yaptı.
İki tarafında kahramanlarına hiçbir şey olmadı. Fakat arada sıkışan halka çok şeyler oldu. Halk devletini, dininin düşmanı sandı. Çünkü böyle gösterildi. Gün oldu şehit anası başörtülü diye, evladına verilen ödülü dahi alamadı.
Karşı tarafta bunu sonuna kadar kullandı.
Güçlendikçe, güçlendi.
İrileşti, semizleşti.
"28 Şubat Süreci" gibi süreçler geçti, vatandaşın üzerinden. İstismarcıları büyüdükçe büyüdü. Bu gün donuna kadar elinden alınan vatandaş, "kızım başörtülü okuyor ya, olsun" diyebiliyor.
Doğalgaza, elektriğe, suya, aklınıza ne gelirse her şeye zammı, görmüyor bile?
60 binin üzerinde kilise evi açan bir iktidara vatandaş eğer "İslami" diye sarılıyorsa, İngiliz oyunu süper tutmuş demektir. Ülke topraklarını teröriste açmaya "süreç" dediğinde oy alan bir iktidar, önemli bir kesim için halen "İslami" olabiliyor. Domuz eti satışını serbest etse, zinayı suç olmaktan çıkarsa bile?
İsrail'le dostlukta dahi "hikmet" arar bir duruma getirildiler. Hem de "İslam" ve "Müslümanlık" adına?
İngiliz'in attığı yüz yıllık kazık, halen içimizde? Bu kazığı söküp atma işi, ülkede sadece Haydar Hoca'nın görevi oldu. Yüzyıllık kazığın kimse on yılda çıkarılmasını beklememeli tabi!
İşte, yaşadığı bölgenin kendisine Ahmetağa dediği rahmetli kayın pederim, Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'mı bu gözle ilk görenlerden biriydi. Müslümanlıklarını Atatürk düşmanlığı üzerine bina eden İngiliz ağa'lar da var.
Biri Atatürk'le birlikte "Müslümanlık" diyen sade bir Müslüman? Diğeri Atatürk'e "dinsiz" demeye "Müslümanlık" diyen İngilizağa cemaati!..
ABD üsleri diye biz, ülkede açılan resmi üsleri görürüz. Oysa İngiliz üsleri daha eskidirler. Cemaat ve çakma tarikat şeklinde üslere sahip olmuşlar.
Neyse?
Ölüye rahmetten girdik, bakın nerden çıktık!
Tekrar ölülerinize rahmet olsun dostlar!