Senin rüzgrın Semti Haremeynden eser

“Çatma kurban olayım çehreni, ey nazlı hilal”

Merhum Akif, senin için ne güzel söylemiş…

Ama bizim sana bakarak söz söyleyecek yüzümüz yok.

”Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal” demeye de, hakkımız yok.

Çünkü bu sözleri Akif’e söyleten bir milletin, adı bile bugün yasak.

Haçlı aşısı ile aşılanmış, “çakma Müslümanlar” Türk demenin ırkçılık olduğunu, ırkçılığın ise haram olduğunu vakvaklıyorlar… Hepsi Ermeni, Gürcü, Arnavut veya Kürt oluyor, bu sevap… Ama Türk olmak günahmış!

Bu hangi din böyle bilmek isteriz doğrusu…

Türklüğü yasaklayan din, İslam olamaz. Türklük, İslam demek zaten…

Nazlı Hilal! …

Sana şu teminatı veremiyoruz:

“Seni selamlamadan uçan kuşun, yuvasını bozacağım.”

Seni selamlayanların, yuvalarını bozdular, zindanlara atılar. Kiminin ise, yuvalarına “sızılarak” şantajlara maruz bıraktılar.

“Sana benim gözüm gibi bakmayanın, gözlerini oyacağım” diyenlerin gözleri oyulmak için, fırsatlar kollanıyor.

Kıbrıs’ta sana uzanan Rum “eli” boynundan vurularak, kırılmıştı. Sana o gün bez parçası diyenler, daha sonra “Papalık konseyi misyonunun parçası” oldular.

Artık sen, bazıları için “Şehidimin son örtüsü” veya “kız kardeşimin gelinliği” değil, üniversitenin tuğla örtüsüsün… Seni selamlamak, bayramdan, bayrama… O da belirtilen zaman ve mekânlarda… Bunun dışında suç ve yasak.

Kimileri ise senin “Öcalan” paçavrası ile yan yana dalgalanmanın özlemi içindiler. Dinlerin kardeşliğinden sonra, sıra bayrakların kardeşliğine gelmiş olmalı. Batılı ve teslis inancını, Hakk’ın ve tevhit inancı seviyesine çıkarmaları belli ki, onları kesmemiş. Bu defa PKK paçavrasını, Türk bayrağının seviyesine çıkarmak istiyorlar.

Onlar seni, Atlantik”in kahpe rüzgârı ile dallanacak bez sandılar. Oysa senin rüzgârın “Semti Haremeyn’den” eser.

Sen “İmam Ali’nin eline aldığı” sancağı temsil ediyorsun. Çünkü sende O’nun uğrunda savaştığı İslam’ı temsil eden Hilal ve yatağına girerek ölümü göze aldığı peygamberi temsil eden, yıldız var.

Türk düşmanı Papa’nın, heykeli altında Haç’a “Medeniyet” diyerek, teslimiyet imzası atanlar seni anlayamazlar.

Sana “Bize gül” demiyoruz.”Şiddet ve Celal” bugün senin hakkın…

Sana “dalgalan sende şafaklar gibi ey nazlı hilal!” diyemiyoruz. Çünkü senin dalgalanacağın, rüzgârın önüne haçlı duvarı ördüler. Dalgalanasın diye senin için rüzgâr ekmedik… Fırtına biçmekten, korktuğumuzdan değil vallahi…

Ama suskunluğumuz kıyamete gebe… Bu kıyamet, Türk’ün kıyameti olmayacak. Türk’ü zincire vuran şaşkınların ve kefen biçen hadsizlerin kıyameti olacak.

Değil dünyayı, kâinatı kısrak ve nal sesi kapsayacak. Gemiler dağlarda yüzecek…

Sura üfleyen, o günü İsrafil olmayacak. Hallaç pamuğu gibi atılan dağlar yerine, İsrail oğullarının dört bin yıllık, Büyük İsrail inşaatı olacaktır.

Yeniden “Gök kubbe çadır, güneş bayrak” olacak…

Küresel beyler, Türk’ün atının nalları altında ezilecek.

İki bin yetmiş yılında Anadolu’dan çıkarılma hesabı yapanlar ve iki bin yirmi üç’e Eyalet rüyası görenler, avuçlarını yalayacaklar.

Sen Türk’ün bayrağısın, tüten en son ocağısın. Yeter ki, başın öne eğilmesin…

Senin rüzgrın Semti Haremeynden eser

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön