Atatürk’ün Seyit’liği kime batar?

Azınlıkçı kökenlere sahip olduklarını düşündüğümüz “dinci” bazı kişilikler, Atatürk’e hep soyu üzerinde saldırıp, iftiralar etmişlerdir.  Yeni bir şey değil, yıllardır aşağılıkça, vicdansızca ve de ahlaksızca  yapıldı hep. Sözüm ona, bunu “din” adına yapıyorlar, mütedeyyin insanları, etkiliyorlardı da…

Ta ki, Prof. Dr. Haydar Baş’ın “hiç birimizin soyu Atatürk’ün soyu kadar temiz değil” çıkışını yapana kadar. Yazdığı, ”Hoş Geldin Atatürk” isimli eseriyle, Atatürk’ün soyunun Peygamberimize çıktığını ve de “Seyit” olduğunu açıkladı. Kitap, “dinci” çevrelerde şok etkisi yaparken, diğer bütün kesimlerde takdir topladı.

İşin enteresan tarafı, Haydar Baş’ın ortaya koyduğu belgeleri ve de bilgileri, tarihçiler koyabilirlerdi. Askerler koyabilirlerdi, çünkü bu bilgiler Genel Kurmay ’da vardı. Ama bunu kimse yapmadı veya yapamadı. 80 milyonun soyağacını bir gecede çıkaranlar, Atatürk’ün soyağacını çıkarmadılar.

Kimsenin yapamadığını veya yapmadığını, Haydar Baş yaptı. Sadece soyağacını mı ortaya koydu? Hayır. Atatürk’ün hayatını anlattı. Bin sayfaya yakın, bir eserle… Çocukluğu, gençliği, mücadelesi, verdiği kurtuluş savaşı ve devrimleri hemen hepsi eserde, büyük bir kaynakça ile ortaya kondu.

Takdir edenlerden birisi de,  Sayın Erol Mütercimler idi. “Kitabı inceledim, kaynaklar kısmı oldukça zengin. Ben de Atatürk kitabı yazdım, birçok insan da yazdı ama Haydar Baş beyefendi, çok farklı bir yerden bakmış ve çok önemli bir boşluğu doldurmuş. Eserde, insan Atatürk öne çıkmış…” şeklindeki sözlerini çok iyi hatırlıyorum.

Aradan 6 yıl geçti. Şimdi bir programda Nevzat Çiçek’in  “siz tanırsınız, Atatürk’ün Seyyit olduğu görüşünü Haydar Baş’ın partisi oğlu Hüseyin Baş dile getiriyor, ne diyorsunuz bu konuya?” sorusuna, “hayır öyle bir şey yoktur” cevabı, beni şaşırttı.

Eğer Sayın Mütercimler “ben Atatürk’ün Seyyit olduğuna inanmıyorum” dese, sorun yok. İnanmak zorunda değil. Ancak Haydar Baş’ın ismi geçtiği için, buna cevap vermek gerekir. Aksi takdirde “Haydar Baş bu konuda yalan söylüyor!” manası çıkar. Veya en basit şekli ile “Haydar Baş, bu konuyu bilmiyor!” anlamına gelir.

Prof. Dr. Haydar Baş hayatta olsa, Erol beyi karşısına alır,  belgeleriyle bir bir anlatır. Veya başta Selim Kotil beyefendi olmak üzere bir ekip gönderir, anlattırır. Bu itiraz ekrandan yapıldığı için, ekranda da bir heyet konuyu detaylıca anlatırdı. Haydar Baş’ın yanında yetişmiş bir insan olan, Sayın Selim Kotil ile program yapıyorlar.  “Atatürk Seyit mi?” sorusunu Selim Bey’e sorarlarsa, belgelerle doyurucu bilgi alabilirler, diye düşünüyorum.

BTP’liler için bu aleni itiraz bir şey ifade ediyorsa, parti sözcüsü Emre Polat tarihçidir, cevap verebilir. Ya da genel başkan Sayın Hüseyin Baş…Babasına ait önemli bir tez, ekranlarda çürütülmeye çalışılıyor çünkü. Buna kayıtsız mı kalacak?

Bir yazar olarak benim cevabıma gelince, önce bazı sorularım olacak;

Erol Bey, Hoş Geldin Atatürk kitabını okumadan mı, 6 yıl önceki yorumu yapmıştı? Okuyup yaptıysa o yorumu,  neden şimdi yaptığı bu değerlendirmeyi o zaman yapmadı?

Ayrıca;

Atatürk’ün Seyit olması kime batar?

Atatürk’e, sözüm ona “din” adına hakaret edenlere batar. Çünkü Atatürk’e hakaret ve iftirada bulunarak dinci çevreleri ateşliyorlar. Atatürk’ün “Seyit” olduğu gerçeği, bu iftiraları atanlara karşı büyük bir set oldu. O yüzden Atatürk’e hakaret eden çevreler, Haydar Baş’a da düşmanlık beslemekteler.

“Bizler Atatürk’ün Müslüman olmadığını iddia ediyorduk, sizler Seyit yaptınız, yetmedi bir de evliya yaptınız!” şeklinde yüzlerce defa çeşitli ortamlarda sataşmalara muhatap olduk. Bizler ise “Atatürk hem Seyit ve hem de evliyadır” cevabını vererek, düşman çatlattık her ortamda.

Atatürk zaten böyle, olmayan şeyi, ne haddimize ki, Atatürk’e verelim. Vatana ihanet eden, cumhuriyete isyan edenlerin çakma seyitliklerinden ve evliyalıklarından rahatsız olmayanlar, vatanı kurtaran, cumhuriyeti kuran Atatürk’e, bu sıfatları çok mu görüyorlar?

Atatürk Seyit ve evliya olmazsa da, bizler için yine Atatürk’tür. Ama bu sıfatlar varsa, belgeler varsa, rahatsızlık niçin?

Atatürk, Nakipzadeler ailesindendir. Nakübüleşraf’tan, yani Peygamber soyundan… Bu soydan olmayanlara bu isim verilmiyor. Dahası, bu mübarek soydan olanlara maaş ödeniyordu ve Ali Rıza Efendi bu maaşı almış, maaş makbuzları var.

Atatürk ‘Seyit’ olunca, Arap oluyormuş!

Şu kafaya bak!

“Seyit Rıza” çakma seyitlik ile “Kürt” oluyor. Şeyh Sait çakma şeyhlik veya evliyalık ile yine “Kürt” oluyor ama Atatürk Seyit olunca Arap oluyor! Kaldı ki bu isimler, ne Seyit, ne de evliya, bildiğin eşkıya!

Kimse kusura bakmasın; evliyalığı sarıklı cübbeli ajanlara, seyitliği de eşkıyalara, hainlere, yakıştırarak, ne Atatürk’ü koruyabiliriz ne de vatanı. Kaldı ki, insanımız Atatürk’ü “Seyit” görse, zorunuz ne kardeşim!

Niçin bu tezi, yıkmaya uğraşıyorsunuz?

Atatürk’e kolay hakaret edilsin diye mi?

Şeyh Sunusi, Libya’dan Mustafa Kemal’e yardım için geliyor. Gelme sebebi ise rüyasında Peygamberi görmesi. Peygamberimizin sol elini öpüyor rüyada, “neden sağ elini bana vermiyorsun?” dediğinde, “sağ elim Mustafa Kemal’in başı üzerinde” cevabını veriyor efendimiz. Şeyh Sunusi, bu rüyadan sonra gelip Anadolu’yu geziyor, Kuvva’yı anlatıyor camilerde.

İnanmayabiliriz. Ancak belgeye, bilgiye ve emeğe, saygılı olmak erdemdir. Soyu üzerinden saldırmak soysuzluk, Peygambere dayanan soydan rahatsızlık da ayrı bir soysuzluktur.