Makine Mühendisi bir arkadaşın; düştüğü halleri duyunca onun eskiden yazdığı uzun yazı dizilerini hatırladım. Kelamcıların aldanışı, mutasavvıfların aldanışı, felsefecilerin aldanışı adında başlıklarla devam eden yazıları meşhurdur. Ama bir eksiklik var “makinecinin aldanışı” başlığında da bir yazı yazmalıydı, bu eksiği bari ben tamamlayayım dedim.
İnsanoğlu çok enteresan bir varlık; bütün zıtlık ve karmaşıklıkları içinde barındırır. Bir yönüyle melekten üstün olma bir yönüyle de hayvandan aşağı olma vasfını bir arada bulunduran müstesna bir âlemdir. Kalp kelime manası itibariyle değişen, değişken anlamlarını ifade eder, bu da insanı anlamak için yeterli bir tanımdır. Bu sebeple atalarımız demişlerdir ki, “Ne oldum demeyin, ne olacağım deyin.”
Sevgili peygamberimiz; bir duasında “Ey kalpleri evirip, çeviren Allah’ım benim kalbimi dinin üzerine sabit kıl” buyurarak âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı o büyük insan, biz Müslümanlara böbürlenip kibirlenmememizi sıkça hatırlatmışlardır.
Hz. Ayşe validemiz bir gece; Efendimiz’i yatağında bulamayınca mescide bakıyorlar, orada da bulamayınca kızı Fatıma’ya gittiğini düşünerek, Hz. Fatıma’nın evine gidip soruyor. Hz. Ali ile Fatıma ve Ayşe validelerimiz Hz. Ebubekir’in evine gidiyorlar. Hz. Ebubekir’in evinde de olmayınca arama ekibine Ebubekir efendimiz de katılıyor ve bir mezarlıkta buluyorlar. Bir de ne görsünler peygamber efendimiz secdeye kapanmışlar ağlayarak şöyle dua ediyor: “Allah’ım eğer sen beni şakiler defterine yazdıysan oradan sil muttakiler defterine yaz”…
Gelmiş ve geçmiş bütün hataları af olduğu halde, hiçbir günah işlemeyen Efendimiz bu duayı kimin için yaptı?
Bizler için yaptı.
Ey makineci kardeş!
Kendine gel ve uyan, gittiğin yol, yol değil”.
Bir doktor dostumdan yıllar önce dinlemiştim, babası hacca gittiğinde çok ağlayan bir hacıyla karşılaşır. Niçin bu kadar ağladığını sorar o da ”Bir Kur’an kursu hocam vardı, yıllarca Kur’an öğretti, ömrü bu yolda geçti. Hastalandı son anlarında evinde toplanmış Kur’an okuyorduk, başını kaldırıp Kur’an’a bakarak, “yazık sana ömrümü verdim boşunaymış” diye söyledi ve öldü işte bu tabloyu görünce korkudan ağlıyorum” demiş.
İşte insan bir ömür boyu Allah der, sonra sapıtır ve şakilerden olur. Evliyalar ve âlimler son nefes konusunda çok korkmuş ve ikaz etmişlerdir. “Muhteremin” düştüğü halleri duyunca aklıma bu ibretlik tablolar geldi Allah hepimizin sonunu hayretsin.
Eskiler “alimin yanında dilini, arif’in yanında kalbini tutacaksın” hele bu iki vasfı kendinde barındıran bir insan için ise hem dilini hem kalbini tutacaksın. Kalbini tutmadın, dilini de tutmadın şimdi elini ve ayağını da tutmuyorsun ki vallahi sana ancak acınır. Rahmetli Ali Tay kardeşimden zevkle dinlediğim ilahiyi hatırladım. “Muhtereme” hediye ediyorum sözlerini iyi okur inşallah.
Evliyaya eğri bakma
Kevni mekân elindedir
Mülke hüküm süren odur
İki cihan elindedir
Sen anı şöyle sanırsın
Sencileyin bir ademdir
Evliyanın sırrı vardır
Gizli ayan elindedir
Hakk anı bunda gönderdi
Kullarını irşat için
Kime diler iman verir
Kahru ihsan elindedir