Binmişiz AKP’ye, gidiyoruz kıyamete

AKP’nin elinde hızla her şey değişti ve değişmeye devam ediyor. Devlet, asker, din, iman, milli ve manevi değerler, çıkarlar, kırmızı çizgiler, eğitim, hukuk, sınırlar, anlayışlar ve hatta okul kıyafetleri…

Başbakan’ın tırtıkladığı son konu otoriter rejimlerin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı… Başbakan el attıysa mutlaka koparır, kimsenin şüphesi olmasın. Bu işi de allar, pullar sonunda vatandaşa hazmettirir. Hatta kabullenmekle kalmaz, vatandaş bunu Tanrının emri bile kabul eder.

Çünkü öylesine açılım-saçılım hocalarının dilinde konu ayetlerle desteklenir ki bir de bakarsınız, mevzu ilahi bir vadiye sürüklenmiş. Mesela “…Ayrılıkta azap vardır…” ayetini iktidarın bu talebine “kes-yapıştır” yöntemiyle monte ederler ve bu iş tamam olur.

Öyle ya bu ayrılıkta neyin nesi hem “birlikte güç doğar” kuvvetleri birleştirsen AKP daha kuvvetli olur! Hep düşünmüşümdür, eski toplumlar insanı nasıl Tanrı konumuna koyulmuş diye? Hiç mi düşünmezler ve akletmezler kendilerinden bir insanın Tanrı olamayacağını… Ama durum ortada, böyle oluyormuş.

Firavunları ile ünlü Mısır’da piramitleri gezerek, o günün insanlarını ne kadar çaresiz ve düşünmeyen aptallar yerine koymuşuzdur. İşte büyük lokma yiyip büyük konuşmamak gerekir.

Bu asırda… Hem de, adı özgürlük ve demokrasi partisi… Ne özgürlük ama… Ha bir de Müslümanlıkları ile ünlü mü, ünlü “Müslüman Kardeşler” ismini taşımaktalar.

Yıllarca Hüsnü Mübarek’i firavunlukla suçladılar. Özgürlük ve demokrasi gelsin diye… Atlantik’ten ne baharlar ithal edildi… Uğruna ne fedakârlıklar yapıldı. Davutoğlu Ahmet, bu baharın rüzgârını bizzat taşıdı. Taşeron firma gibi…

Başbakan da bu baharı laiklikle taçlandırmak istemiş ama sonra geri tepmişti. Ne de olsa artık bizim ihtiyacımız kalmıyor ya… Devleti lağvediyoruz artık çünkü kuvvetleri birleştirerek krallığa geçiyoruz.

Amerikan demokrasisi böyle bir şey işte… Araplara bahar getirirken bize, kış getiriyor. Hem de karakış… Onlar sözde demokrasiye geçerken bizde gerçek krallığa geçiliyor.

Yasama, yürütme ve yargı devletin anaerklerini oluşturuyor. Bunlar ne işe yarar? Demeye sanırım gerek yoktur. O zaman “dünya görmeyenin bir oğlu olmuş…” hikâyesine benzer.

ABD Dışişleri Bakanı Rice “yirmi iki İslam ülkesinin haritaları ve rejimleri değişecektir” demişti. İşgal ve isyanlar ile Müslüman ülkelerin harita ve rejimleri hızla değişiyor. Bizde ise değişim isyansız ve savaşsız AKP eliyle değişmeye devam ediyor.

İktidar devletin gücünü kullanarak İslam’ı değiştiriyor. AKP’nin dikta ettiği İslam, Hz. Muhammed’in İslam’ı değil, Amerika’nın Pensilvanya İslamıdır. Bu din laiklik ihlal edilerek, devletin müdahalesi ile insanımıza dayatılıyor. Çünkü Laik devlet, vatandaşına din dayatamaz…

Bu ülkede kimi zaman laiklik adına İslam’a yasaklar konmuş ve AKP’nin doğmasına neden olmuştur. Bu günde AKP eliyle İslam görünümlü Hıristiyanlık dayatılıyor. Kısaca Adalet, özgürlük, İslam adları altında İslam dünyası hem dininden, hem vatanından hem de özgürlüğünden mahrum bırakılmaktadır.

Millet olarak binmişiz AKP’ye gidiyoruz

kıyamete…

Binmişiz AKP’ye, gidiyoruz kıyamete

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön