Sizler Ehl-i Sünnet değil, Ehli ‘Dolar’sınız!

BOP’un İslam ülkelerinin önce rejimlerinin, sonra da haritalarının değiştirilmesi hedeflerinde ters giden bir şeyler oldu; Atlantik’teki hesap bölgede tutmadı. Allah onların Şii-Sünni çatışması planının önüne Haydar Hocayı attı, hevesleri kursaklarında kaldı. Böyle olunca da Prof. Dr. Haydar Baş yine hedef oldu.

Prof. Dr. Haydar Baş; kendini vatanına, dinine ve milletine adayarak bu asrın İmam Hüseyin’i olmuştur. Sonucunu ve karşılaşacağı zorlukları bilerek, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan, korkusuzca ve Haydar’ca, dini ve milli bütünlüğün teminatı olmuştur.

Ülkemizde; yüz yıldır sinsice yürütülen, asker ve millet düşmanlığının karşısına dikilmiş, devlet ve millet kaynaşması için yüzlerce konferans, onlarca kitap yazarak bu oyunun büyük ölçüde bozulmasını sağlamıştır.

Şimdi de Şii-Sünni çatışması tuzağına karşı 4 ay öncesinde Bursa’da düzenlediği Ehli-Beyt konferansı ile Şii ve Sünni ulemayı bir araya getirerek tek bilek ve tek yürek yapmıştır. Hiç tanımadığımız Şii dünyasını bu Kurultay sayesinde tanımış olduk. Bir kez daha gördük ki, Şii-Sünni kardeştir, ayıranlar kalleştir.

İşte bu kalleşleri Sayın Baş sayesinde millet de tanımaya başladı. Türkiye Suriye’ye Batı adına saldırmak üzereyken, milletin uyanışı sayesinde vazgeçmiştir. Bunun için kendilerini tebrik ediyor, bundan sonra da Prof. Dr. Haydar Baş’a kulak vermelerini istirham ediyorum.

Türkiye Suriye’ye saldırmayınca bir Şii-Sünni savaşı planı da bir ölçüde suya düşmüş oluyordu. Bu saldırıyı engelleyen faktörler üzerine şimdi operasyonlar yapılıyor, tabii ki bu operasyonlar Şii-Sünni kardeşliğinin mimarı Haydar Hoca’ya ve bu hususta yazdığı eserlere yapılmaktadır.

Yazdığı Ehl-i Beyt serisi eserleri insanımızın evlerini, gönüllerini süslemiş, evlerinde ehlibeyti misafir etmişlerdir. Ülkemizde Alevi-Sünni bu eserler sayesinde kardeş olmuş, Sünniler “ben Aleviyim”, Aleviler ise “ben Sünni’yim” demişlerdir. Bunun çok canlı örneklerini gördüm. Müslümanlar hem Alevi, hem Sünni’yiz diyerek bir bilek olmuşlardır.

Bu ülkede ehlikitapla bir ve beraber olup, “Hem Müslüman, hem Hıristiyanız“ diyenler ve onlara ses çıkarmayarak küfürlerine ortak olan “abdestliler”, elbette Haydar Hocaya karşı olacak ve küfrünü kusacaklar.

Bunlar Yahudi ve Hıristiyanların birliği için çalışıp, dinlerarası diyalog faaliyeti yaparken, Prof. Dr. Haydar Baş ise Müslümanlar arasındaki ayrılığı sona erdirerek Hz. Ali kapısında buluşturuyor.

İlim şehrine ancak Ali kapısından girilir, çünkü başka kapı yok. İlim şehrinin tek kapısı vardır. Bu kapıdan insanları çevirerek şaşırtanlar, başka kapılarda dolaştıranlar bilsinler ki yaptıkları, Ebu Cehil’e kapıcılıktır. Bu yaptıklarına Ehl-i Sünnet diyerek Peygamber Efendimize hakaret ettiklerini bilmeleri gerekir.

Hz. Ali Efendimizin düşmanları da, ona karşı geldiklerinde ve onunla savaştıklarında referansları İslam’dı. Güya kendileri kurtulmuş, Ali ise şaşırmış, hâşâ sümme hâşâ İslam’dan çıkmış, kâfir olmuştur. Hâlbuki onların tek derdi, koltuk ve dünya idi. Maksadı dünya olanlar, maksadı ahiret olanları anlayabilir mi?

Tarih tekerrür ediyor; dolar karşılığında, ehlisünnet adıyla aynı yolda yürüyen şaşkınlara söyleyeceğim şu ki “Sizler Ehl-i Sünnet değil, ehli dolarsınız kendinizi ve insanları kandırmaktan vazgeçin.”

Sizler Ehl-i Sünnet değil, Ehli ‘Dolar’sınız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön