Corona kahramanları kaçıyorlar!

Corona konusunda yazdıklarım aslında dünyada bir ilkti.

Henüz Türkiye’ye gelmeden, “Corona yok, küresel tezgâh var” diye yazılar yazmış, hedeflenenin ne olduğunu peş peşe yazılarla ifade etmiştim. Nihayet Türkiye’nin kapısını çaldıktan sonra ise Corona kılıfıyla önemli bazı insanların ortadan kaldırılacağını da, ifade etmiştim.

Bütün bu yazıları, Mart 2020 öncesinde yazdım.   2021’de belirli aralıklarla işin “küresel tezgâh” boyutunu irdeledim. Ve yazdıklarım, çoğu yerde ismim gizlenerek paylaşıldı. Oluşan hayâdan ekmek yemek isteyen siyasiler bile çıktı.

Korona ve aşı karşıtlığı doğdu. Corana kadar karanlık bazı tiplerin, Corona karşıtlığı organizesi içine girdiklerini görünce, aşı sahiplerinin aşı karşıtlığını da organize ettiklerini gördüm ve sustum.

Şimdi Corona virüsü salgınına karşı mRNA bazlı bir aşı geliştiren ve Pfizer ile iş birliği yapan BioNtech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Almanya’nın gündemine oturdu…

Bir zamanlar kahraman ilan edilen bu iki Türk için, “bunlar gün gelip yargılanacaklar!” demiştim. Ayrıca “bunlarda Türk yüzü de göremiyorum, inşallah sadece kullanılıyorlardır!” diye yorumlar yapmıştım.

Almanya’nın çok okunan gazetelerinden Bild, Almanya’nın yeni yetenekleri ve yükselen markaları ülkede tutmakta zorlandığını açıklarken, “Corona kahramanları bile ülkeyi terk ediyor” başlığıyla Berlin yönetimini eleştirdi.

Ancak bu Almanya’nın kendi içinde tartışması, işin aslı farklı;
Hiçbir zaman iki Türk’ü yüceltecek bir iş yapmazlar. Bu iki Türk’ü ne yazık ki kullandılar. Şimdi işleri bitti, bu işi üstüne yıkacakları adamlar lazım. Bu da Türklerden iyisi olamazdı!

Bir tuşla birkaç kuş!

Aşılara bağlı olarak pıhtı atması, kalp krizi” şeklinde çok ciddi boyutlarda “genç ölümleri” olduğu haberleri, dünyanın her yerinden geliyor. Türeci ve Şahin, sanırım satışlar başladığı için sıvışmak istediler. Veya kullanıldıklarını, kendilerine oyun oynandığını gördüler. Ama yeni aldığım bir habere göre, yurtdışı yasağı konmuş kendilerine. Corona kahramanları kaçamadılar yani!

Şimdi bu iki Türk’e acıyayım mı, kızayım mı gerçekten şaşırdım. Bir taraftan paraya tamah ettiler, diğer taraftan kendilerine yapmadıkları aşıları, insanlara yaptılar. Öbür taraftan NATO’dan sonra dünyanın en büyük eşkıya düzeni olan Dünya Sağlık Örgütü/ WHO ve arkasındaki küresel efendiler temize çıksın diye bu ikilinin içine düştükleri tuzak söz konusu…

Bu ikili üzerinden Türkiye’ye karşı bile bir algı operasyonu yapılabilir. Dünya ilaç şirketlerinin finansa ettiği DSÖ/WHO korkunç bir kurum. Ülkelerin sağlık bakanlıkları hatta Tıp Fakülteleri üzerinde etkileri çok büyük…

DSÖ aslında dünyanın en büyük tarikatıdır. Doktorlar da bu tarikatın şeyhleri, tıp öğrencileri bu tarikatların müritleridirler. Tabi ki bütün doktorlar ve öğrenciler için bunu ifade etmiyoruz. Canan Karatay doktor ama şeyh veya mürit değil mesela.

Kadının “düzen” dışı çıkışları, nasıl sosyal medyada nasıl bir linçe maruz bıraktığını hatırlayın. Ünlü kalp doktoru Birgün Sönmez’in “aşı olmayanların vatan haini olduklarını!” ilan etmesine ne demeliydi. İkisi de doktor, ne demek istediğim anlaşılmıştır.

Dünyada ilaç devlerini kızdıracak bir tıp eğitimi verilmez hiçbir zaman. “Hangi ilacın hangi hastaya verileceği” bilgisi dışında bir eğitim yok. Oysa tıp bu değil. Tıp, hastalıkları ortadan kaldırmak için var. Hâlbuki hastalıkları tedavi etmeyi amaçlamalı. Hastalıkla yaşamaya alışmamızı bize öğütlerler hep.

Yıllarca ete, tereyağına zararlı dediler, şimdi pardon diyorlar. Neyse bu konu ayrıca başlı başına yazılmalı, başka bir yazıda. Kısacası Corana kahramanlarının durumu iyi değil!

İçimizdekilere sıra ne zaman gelir bilmem ama Mehmet Ceylan bu durumu ilk fak eden olmalı ki işin başı olarak” ben aşı olun demedim, bunu devlet dedi. Ben devletin benden istediğini yaptım!” demişti.

Corona tezgahı yıllar önce hazırlandı ve istenen sonuçlar alındı. Ülkelerin hazineleri, ilaç devletlerinin kasalarına bol miktarda nakit girişi sağladılar. Milyonlarca insan öldürdüler, “tedavi” adı altında bir oyunla. Sekiz artı sekiz olmak üzere toplam 16 tane sıtma hapını bir günde insanlara içirip, ölümlerine sebep oldular. Sonra, bu ilaçları da yasakladılar.

Aslında DSÖ öncülüğünde, küresel güçler, ülkelerin kendi vatandaşlarına biyolojik saldırısından başka bir şey değil, söz konusu tezgah. Suçlu sadece bu iki kişi olamaz, bu da başka bir tezgah!

Tezgah içinde tezgah!

1 YORUM

Kürşat Alsancak

DERMAN OLSUN DENİLEN İLAÇLAR ZEHİR OLDU.

Deccallar ilaç adı altında midemiz de. DECCALİZM tıp eğitimi adı altında Fakültelerde.. DECCALİZM beyaz önlük giymişlere amir olmuş. DECCALİZM Hastahane olmuş, hoca olmuş,aşı olmuş. Dünya akıntıya kapılıp sağdan sola savrulan ölü balık gibi olmuş. DECCALİZM dünyanın efendisi olmuş .

YORUM EKLE

You may also like...