Peygamber efendimizin mübarek hırkasına ve sakalı şeriflerine gösterilen hürmete yönelik eleştiriler devam ediyor. Çok ilginç ve hiç beklemediğim insanlar, bu eleştiri kervanına katıldılar. Küfrün kimde olduğu belli olmaz derler!Hırka veya mübarek sakal imandır demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Ancak kime ait olduğu belliyken hürmetsizlik, küfür belirtisidir. Sakalın ve hırkanın sahibi hayatta olsa, düşmanlık bizzat sahibine olurdu diye düşünüyorum.Yahu kardeşim!"Hırka-i Şerif'ten" veya "Sakal-ı Şerif'ten" size ne?Kafanıza silah dayayıp da, size ille de 'ziyaret yapın' diyen var mı?Yahut 'İslam'ın veya iman'ın şartları bu ziyareti zaruri kılıyor' şeklinde yorum yapan var mı?Hayır.Peki, sizlere ne batıyor da, bu ziyaretleri yapan Müslümanları saygısızca eleştiriyorsunuz? Peygamberin hırkasını ve mübarek sakalını ziyaret ederken, gözlerinden yaş boşalan, ağlayan, salâvatlar getirerek kendinden geçen müminleri eleştirmek yerine, eğer Müslüman'sanız gıpta etmeniz gerekmez mi?Hac tatbikatı için cami içinde maketten Kâbe etrafında ağlaşan onca hacı adayı oluyor. Onlar etrafında döndükleri şeyin maket olduğunu bilmiyorlar mı? Bu iman,inanç ve duygu meselesidir.Sizler ruhsuz ve duygusuzsunuz diye, herkesi kendileriniz gibi mi sanıyorsunuz? Keşke sadece ruhsuz ve duygusuz olsanız, dışa vuran kin ve nefretlerinizden, aynı zamanda sanki imansızsınız.Çünkü inanan sever, seven sevdiğinin hatıralarına karşı muhabbet besler. Kin ve nefret duymaz. "Nerden bilelim Peygamberimize ait" diye, münafıkça bir şüpheye düşmez.Ne yani, şimdi "Sakal-ı Şerif"in peygambere ait olup olmadığını araştırmak için DNA testi mi yapacaksınız? Velev ki, Efendimize ait olmasın? Salâvat getirip ağlayan Müslüman'ın kaybı bir var mı? Yani yüz yıllardır bu emanetleri saklayarak bize kadar ulaştıran bunca Müslümanlar akılsızdılar da, bir sizler mi akıllısınız?Şeytan gibi araya girip, vesvese ve fitne çıkarmaya ne hacet?Kutsal emanetleri ziyaret asla şirk veya put olmuyor. Ama bu şüpheleri ortaya atan, fitne saçan ve ölçü yerine koyduğunuz akıllarınız sizler için en büyük put ama bundan haberiniz yok.Şirke düşme konusunda samimiyseniz eğer, bilin ki o kuş beyinli akıllarınız sizler için en büyük şirk kaynağı?Annelerinizi veya babalarınızı akıllarınızla sevemezsiniz. Duygularınızla seversiniz. Gerçi bu kadar duygusuz adamların anne ve babalarını da sevdiklerini zannetmem!Ebeveynlerinize ait hatıraları saklamanız, neden şirk olsun? Onlara ait olan eşyaları onların kaybından sonra, saklamaz mısınız? Zaman zaman o eşyalara bakıp ağlamanız, hatta yüzünüzü sürmeniz sevgi ve hasret dışında ne ile izah edilebilir?Ya evlattan anneye kalan hatırlara annenin ağlaması ne ile izah olunur? Ya da, ölmüş kocasından eşine kalanlara bir kadının bakıp gözyaşı dökmesi, nasıl anlaşılmalı?Aşksız insan hayvan gibidir. Ama peygamberimize hayvanlar bile âşık… Bu dünya ya veda ettikten sonra efendimizin, bindiği devesi ve merkebi dahi O'na olan sevgilerinden nasıl öldükleri herkesin malumu? Devesi Medine sokaklarında, bağırarak O'nu aramaya koyulmuş. Günlerce ne ot yemiş ne de su içmiş ve sonunda bu hal üzere ölmüştür. Deve'ye hendek atlatırsın bu aşksızlara laf anlatamazsın!Birisi "bize Kur'an yeter" diyor, diğeri "O'nun emirleri ve devrimleri yeter diyor. Bilmeyen de derki "Yahu bu adamlar amma da Kuran ve Sünnet ehli adamlarmış"Hâlbuki bunların hiç biri Müslüman'la barışık olmayan, ama ecnebiyle çok karışık olan kişilikler. Size ne Peygamberin Hırkasından, size mübarek sakalından?Önceki yazımızdan demiştik ya, 'sakal veya hırka deyip geçmeyin' diye? Kimin sakalı ve kimin hırkası olduğu önemli? Hz Yusuf'un hırkası babası, Yakup'un gözlerini açmıştır. Peygamberin Mübarek dudaklarının değdiği havluyu ateş yakmamıştır. Hutbe irad ettikleri kütük, peygambere olan aşkından inlemiş ve orada bulunan tüm sahabeler bu sesi duymuştur.Mirac'a çıktığı gece üzerine çıkarak Burak'a bindiği taş aşktan yükselmiştir.Bu misalleri çoğaltmak mümkün?Hayvanlar, taş ve kütük bile efendimize âşık iken, O'nun hatıralarına saldıran bu taş kalpli odunlar hangi gezegene aitler acaba?
Bu odunlar hangi gezegene aitler?