Geçenlerde bir Alevi dedesini ziyaret eden arkadaşımız, dede ile yaptığı sohbette Fetullah Gülen ile İzzettin Doğan’ın ortak Cemevi projesi gündeme geliyor. Her türlü etkiden uzak saf Anadolu Dedesi, İzzettin Doğan için “O da bizim Fetullah Gülen’imiz” diyor. Bu gerçekten çok doğru bir tespit. Geçen günkü yazımızda ifade etmiş, ‘Fetullah Gülen, ‘dinlerarası diyalog’ faaliyetleri kapsamında o kadar Papaz ve Hahamlarla hem hal oldu ki, onun hangi dinin mensubu olduğunu gerçekten bilemez olduk’ demiştik.
Kendilerinin şahsına karşı asla bir diyeceğimiz olamaz ve bir alıp veremediğimiz de yoktur. Dini ve milli bütünlüğümüzü tehdit eden konulardaki açılımlarından ötürü, eleştirmişizdir. Bankacılık yaparak faizciliğe “hizmet” demeleri bizi ilgilendirmez. İstedikleri kadar faiz yiyebilir veya işletebilirler. Söyleyecek hiç bir sözümüz yoktur!
Ancak faizciliğe kar payı ve nema diyerek insanları teşvik ederlerse veya bunun helal, hatta “hizmet” olduğunu iddia ederlerse, o zaman susmamız mensubu olduğumuz dinin emrine karşı gelmek olur ki, bu da “dilsiz şeytanlıktır.”
İslam’dan başka hak dinler olduğunu iddia etmek dini bütünlüğümüze tehdit eden en büyük fitnedir. ‘Allah din olarak İslam’ı göndermiş’ ve İslam’dan başka herhangi bir inanç veya itikat bir Müslüman için, hiç bir anlam ifade etmez. Şimdi eğer Gülen, İslam dışında başka bir dine inanıyorsa, bu kendi takdirleridir. İslam’dan başka bir dini tercih etmeleri de tamamen din ve vicdan hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gereken özgürce bir seçimdir.
Yahut bir din kendileri için kâfi gelmeyip de, iki veya üç dinli olmak istemeleri de kendi bilecekleri bir iştir. Çükü Allah “herkesin dini kendinedir”, Müslümanlar için “Allah katında din İslam’dır” buyuruyor. Sanırım 2001 senesiydi… “Diyalogdan düğüne” manşetiyle kendi gazetelerinde haber yaptıkları bir faaliyette, Müslüman olan bir hanımı Hıristiyan birisiyle evlendirdiler. Bu durumu, öve öve bitirememişlerdi gazetelerinde.
Papa’nın o dönem “İslam ırkçı bir dindir. Çünkü Hıristiyanlara kız vermeyi yasaklamıştır” açıklamasının ardından o meşhur düğünü Urfa’da yapmaları çok dikkat çekiciydi doğrusu.1997 Papa’ya sunulan bir mektupla her şey başlamıştı. O mektup şuan konumuz olmadığı için yazmıyoruz. Zaten çok yazılıp çizilmişti.
Bizleri anlamayan veya anlamak istemeyenler ise “Yahu siz bu kadar hizmetleri olan bu insanları neden karalıyorsunuz” diyorlardı. Bugün, herkes anyayı, Konya’yı anladı. Üç dini eşit görme anlayışı, peygambersiz İslam dayatması ve “ehli kitap cennetliktir” fitnesi ile dini bütünlüğümüz kaybolmuştur.
Türkiye’de gerçekleştirilen ve asla bir köşe yazısıyla anlatılamayacak büyük yanlışlar ve ihanet çapında faaliyetler, iman taşıyan her Müslüman’ı rahatsız eder ve etmelidir. Olaya iki camianın karşılıklı atışması gibi bakanlar bu gün bu sonucu görünce “biz ne yapmışız?” diyorlar.
Fetullah Gülen önderliğini yaptığı faaliyetleriyle, yazdığı kitaplar ve yaptığı konuşmalarla Türkiye’de Müslümanların önemli bir kısmını değiştirip dönüştürmüştür. Kendilerini Müslüman sanan dönüşmüşler: İslam’dan başka Hak dinlerin varlığına inanmaktalar, ABD işgallerine tepkisizler ve aynı saftalar. Hıristiyan ve Yahudilerinde cennete girebileceklerini söylüyorlar. İman için Allah’ı kabulün yeterli olduğunu, peygamberi kabulün şart olmadığını iddia ediyorlar.
Namaz kılarlar, oruç tutarlar, dindar görünürler ancak birçok konuda İslam’ın akaid ölçülerinin dışına çıkmışlardır. Bunu üzülerek görmekteyiz. Akait sapması insanı İslam’dan çıkarır. Sözlerimizin başında ifade etmiştik herkes istediği dinde olabilir diye. Ancak mahiyetindeki insanlara “İlahi Dinler, Üç Büyük Din, İbrahimi Dinler veya Semavi Dinler” adları altında İslam’dan başka dinlerinde “kurtuluş” yolu olduğu iddia edilirse sonucun bu olacağı bellidir.
İşte Aleviler tüm faaliyetlerin dışında kalmayı başardılar. İtikat olarak bozulmadılar ve ibadet eksikleri olsa bile inançları sarsılmadı. Ta ki İzzettin Doğan’ın Fetullah Gülen ile ortak projelere girmesine kadar. Zaman zaman basından duyduğumuz, İzzetin Doğan’ın AB fonlarından para aldığı, buradan fonlandıkları haberlerine rağmen kendilerine olan güvenimiz sarsılmamıştı.
Ne zamanki “Ortak Cemevi Projesi” gündeme geldi. Bizde “Ilımlı İslam’ın Alevi ayağı da tamamladı” kanaatini oluşturdu. Daha düne kadar “Alevilerin kestiği yenilmez, onlar Hıristiyanlardan bile sapıktırlar” görüş ve düşüncelerinin dile getirildiği kesimin önderi ile Alevi- Sünni beraberliği değil ancak Alevi- Sünni dönüştürmesi sağlanır.
Sırtını AB’ye ve ABD’ye dayamış şahsiyetlerin ne Alevi’ye ne de Sünni’ye bir faydaları olamaz. İslam’dan ve İmandan Peygamberi çıkaranların Ali diye bir derdi olabilir mi? Bu ikilinin Türkiye’de ki faaliyetleri Küresel bir projedir. Suriye konusunda Gülen’in yayın grubu kimin tarafında oldu? Bunu herkes biliyor. Sanırım söylemeye gerek yoktur. Suriye’de “Esad davasında haklıdır” diyen bir İzzettin Doğan, duyanınız ve göreniniz oldu mu? Bu ikiliye göre, inançlar arasında hiç bir fark yoktur. İnançlar ve dinler arasında fark görmeyen kafalar Alevi veya Sünni olabilir mi? Bırakın Alevi veya Sünni olmayı İslam akaidine göre Müslüman olabilir mi?