Bir okurumdan önemli mektup

Çok kıymetli okurlarım var. 
Hepsine teşekkür ediyorum. 

Okurken çok istifade ettiğim, bir değerlendirme yapmış. 

Aynen aktarıyorum:

“Yusuf Bey kardeşim merhabalar..

Sizinle bir türlü tanışamadık gitti…

Sonunda bir sempozyum dönüşu yazmaya karar verdim.

Batı dünyası bu gün enstitüleriyle,düşünce kuruluşlarıyla ve üniversiteleriyle öyle bir şey tartışıyorlar ki akla ziyan..

Adamlar sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin sancılarını aşmak için (yapay zeka, gelişen robot teknolojisinin getireceği işsizlik ve buna bağlı olarak otomasyon) bundan sonrası için ne yapacağızın cevabını arıyorlar.

Önümüzdeki dönemde sanayi toplumunun “sosyal kontratını” bütünüyle değiştirme gerekliliğinden söz ediyorlar ve muhtelif örnekler veriyorlar.

Sanayi toplumunda malumunuz, kapitalist sistemin gereği herkes kendi emeğiyle yaşamını sürdürmelidir ya.Deniliyorki gelişen yapay zeka ve robot teknolojilerinin (restoranlarda servis yapan,otomobilden tutunuz iş makinelerine,tekstilden beyaz eşyaya kadar çeşitli sektörlerde faliyet gösteren fabrikalarda artık insanın yerini alan insanımsı robotlardan sonra) insanımızı buralarda istihdam edemeyecek bir noktaya geliyoruz;kaçınılmaz bu konjektürel durumu aşmak ve insanlık adına yeni bir sıçrama yapabilmek için devlet mekanizması olarak bizler ne yapmalıyız,neler yapabiliriz?

Ortaya çıkması kaçınılmaz bu kaotik işsizliği önlemek ve buna çözümler üretmek devlet kurumunun vazifesiyse bizler devlet olarak ne yapacağız,bu sorunları nasıl aşacağız diyorlar…Tartışılan ve cevabı aranan konu özetle budur üstad..

Insanlar değer yaratıp yaratamadıklarına bakılmaksızın, insanca yaşayabilecekleri bir gelire sahip olması gerekliliğinden hareketle devlet mekanizmasının bunu bir şekilde tedarik etmesi gerekliliğinden söz ediyorlar (tam olarak Prof. Dr. Haydar Bas’ın Vatandaşlık Maaşı).

Toplumun ve yerleşik düzenin devamı için bunun kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu söyleyenler de var.

Kapitalist düzene bir son verecek olan daha önce eşine rastlanmamış, tarihin görmediği yeni bir “sosyal kontrat” la mümkün olabileceğini ifade ediyor ve ekliyorlar; bu tarz yeni bir sosyal kontrat olmalı bu kesin de bu yeni-yepyeni, bambaşka bir ahlaki anlayışla mümkün olabilir ancak, bunu nasıl sağlayabilirize cevap arıyorlar. Bilgin olsun istedim.

Selam ve saygıyla Allah’a emanet olunuz.”


Kıymetli dostlar!

Bu çok önemli tespit ve değerlendirmeler de gösteriyor ki dünya yepyeni bir tehditle karşı karşıya… Ve kimsenin elinde bir çözümü yok. Prof. Dr. Haydar Bas’ın dışında…

O kadar önemli bir yerde yakalamış ki sayın okurum, beni büsbütün heyecanlandırdı. Çok sağ olsun.

“Vatandaşlık Maaşı” gerçekten de sadece ülkemiz için değil bütün bir insanlık için, kapitalizmden çıkış yolu olacaktır.

Seçim kazanmak  veya o hükümet olmak için bir vaat değil, Milli Ekonomi Modeli tezinin hayata geçmesi için bir zorunluluktur.

Toplumların yeni “sosyal kontratı”dır. Bu model Türk milleti için yazıldı ama aslında bütün bir insanlığın ihtiyaçlarını karşılamaya muktedir.

Millî Ekonomi Modeli dünyanın bütün iktisatçılarını adeta çarptı.

2007 yılında Almanya’da organize edilen MEM Kongresi’nde, kongreye İtalya’nın Parma Üniversitesi’nden katılan Prof. R. Francesco Daveri, bakın neler söylemişti:

“Çoğu zaman yaşlı çalışanların ve yaşlı insanların çok zor şartlara düştüğünü ve liberal pazar şartlarında ayakta kalamadığını görüyoruz. Avrupa ülkelerinde mevcut sosyal devlet sistemi yetersiz… Yaşlı insanlar çok daha uzun süreli işsiz kalıyor. Bu birçok ülkede aynı… Yaşlı insanlar, mevcut şartlarda mevcut ekonominin getirdiği iş gücü olarak çok daha zor şartlarla karşı karşıya kalıyor ve çoğu şirketler, bu insanları bir yük olarak görüyor.

Niçin yaşlanan insanlar bir yük haline gelsin? Niçin ekonomide bir yer almasın? Gittikçe daha karlılıkları, daha fazla tecrübeleri nedeniyle imkanları artması gerekirken, niçin bir yük olarak görünsünler? Bu insanlar, daha az öğrenme kabiliyetine, daha sorunlu duyu organlarına sahip olmalarına rağmen genç insanlardan daha pahalılar…

Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ndeki sosyal devlet ve sosyal güvenlik projeleri bize ışık tutuyor; bu konulara, özellikle ekonominin çok hassas olduğu ileri yaşlardaki ekonomik performanslar için hayati veriler ve çözümler sunuyor. Biz, devletin tam olarak devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz ki, Milli Ekonomi Modeli de son derece takdire şayan bir biçimde aynen bunu söylüyor, bu düğümü çözüyor.

Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli, insana tüketici olarak değer verdiği için, yaşlansa da bu model açısından insanların değeri azalmıyor. İnsanlar, belli bir yaşa vardığında ‘artık sizin bu sistemde yeriniz yok, çıkın gidin’ diye kimseye yol gösterilmiyor.”

Doğu ve Batı dünyasının önde gelen iktisatçıları, tez karşısında boşuna şapka çıkarmadılar.

Haydar Baş ekonomisi dünyada tüketim eksenli tek modeldir. “Tüketim en büyük kaynaktır” görüşü dünyanın en orijinal Baş tespilerinden biridir.

“Çocuk maaşı, kadın doğum parası ve ev hanımı maaşı”gibi taahhütler, tüketimi “kaynak” görme anlayışının gerektirdiği zorunluluktur.

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir