Bugün günlerden Ehl-i Beyt!

En güzel kıyafetlerimizi giyelim.

Çocuklarımızı süsleyelim.

Bir bayram havasında bu özel günü yaşayalım.

Abdestlerimizi alıp, erkenden salonda, kendimize yer bulalım.

İstanbul Yenibosna'da Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun 8'incisi yapılıyor. Tabi ki, Prof. Dr. Haydar Baş katılıyor.

O'nun İcmal Gençliği düzenliyor.

Haydi gençler sempozyuma!

Allah'ın seçtiklerini anmaya, "sevin" dediklerini sevmeye gidelim.

"Peygamberliğime karşılık, Ehl-i Beyt'imi sevin" diyen Allah buyruğunu, yerine toplu getirmeye gidelim.

Bu sevgi, başka bir şeye benzemez.

Evlat, mal, mülk sevgisine hiç benzemez.

Onlar tutsak eder, oysa bu sevgi özgür bırakır.

Güçlü kılar, cihana meydan okutur.

Adamı gâh Ali yapar, gâh Hüseyin?

Gâh Hayber'de Allah aslanı yapar, gah çölde peygamber gülü Hüseyin yapar.

Bu sevginin dengi de yok, sınırı da.

Ruhun, sınırsız özgürlüğü, bu sevgide?

Elest'in kokusu onda saklı?

"Ben sizin rabbiniz değil miyim?" hitabı da onda gizli?

Demem o ki, gelin!

Ne olursanız olun, gelin!

İster alevi, ister Sünni?

Ne olursanız olun, ama gelin.

Ehl-i Beyt'e gelin.

Kurtuluş gemisi, sadece O'dur.

Nuh'un Gemisi'de O?

"Binen kurtulur, binmeyen helak olur", bu peygamber beyanıdır.

Çula çaputa davet etmiyoruz!

Cübbeye, şalvara çağırmıyoruz!

'Yanmaz kefen'e değil, Ehl-i Beyt'e sarılmaya davet ediyoruz.

Kısacası Peygamberin çağırdığına çağırıyoruz.

Hem çağrıya uyuyoruz, hem çağırıyoruz.

Ola ki unuturuz diye?

Nefis, şeytan veya Deccal çağrısına uyarız diye?

Mevlana'da çağırıp "gel" demişti.

"Ne olursan ol, gel" demişti.

Müslümanları velayet dergâhına çağırmıştı.

İlim şehrinin kapısına?

Velayet çeşmesinin başına?

Ve ne dedi Ali için:

"Cihan var oldukça, Ali var olur

Cihan var, olurken de Ali vardı"

Şimdi çöz çözebilirsen.

Akılla çözemezsin zaten, uğraşma!

İyisi mi Baş Hoca'ya gel!

Can ve gönül kulağının ikisini birden açarak gel!

Otur

, gönül avucunu aç, dilen!

Avucuna konana şükret!

Avuç boş kalsa da şükret!

Belki başka günedir nasibin

Kovala!

Pes etme!

Gün gelir tas tas içersin.

Hatta testiler devirirsin.

Tövbe ipini boynundan, çıkarma yeter ki?

Aşk çakmağını hep yakılı tut.

 

Kıymetli dostlar!

Ehl-i Beyt havası sarınca, şeytan da taşlayamadım bugün Şeytanı değil ama akit'i taşlıyım mı?

Ne dersiniz!

Neyse onu da taşlamayıyım.

En iyisi, nasihat edeyim!

Bugün Ehl-i Beyt günü dedik ya?

"Eyyy akit!"

Bu hitap, çok tanıdık gelir onlara!

Diyorsun ki:

"Yeni Mesaj isimli gazete bugün çok farklı bir ilk sayfa ile çıktı. Sürmanşetindeki duyuruda Haydar Baş ile Mustafa Kemal'in fotoğraflarını yan yana koyan Yeni mesaj; üst kısımda ayetlere, alt kısımlarda ise Baş ile M.Kemal'in bazı sözlerine yer verdi. 8. Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun duyurusu olduğu anlaşılan sürmanşetle nasıl bir mesaj verilmek istendiği anlaşılamadı."

Yav akit!

Senin anlayacağın şeyler değil ki bunlar!

Niye kafa yoruyorsun!

Ehl-i Beyt, Atatürk ve Haydar Baş üçü bir arada ve sen anlayacaksın!

Hiç olacak şey mi!

Ama Erdoğan, Obama ve Netanyahu'dan oluşan üçlü bir arada olsaydı, öyle bi anlarsın ki!

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir