Davut Sapanı ve Davut sopası

 Bugün aslında, Mesnevi'den bir hikâye yazmayı düşünmüştüm ama yarına kalsın. Daha güncel bir konu çıkınca ortaya, güncelliğini kaybetmesin istedim.

İsrail'in Davut Sapanı!

Dünyada 'din devleti' var mı diye bir soru sorsam, hemen herkesin aklına, İsrail gelir. 

Tevrat devleti, resmen ve fiilen! 

Tabi tahrif olmuş Tevrat'a göre!

Neyse konuya gelelim: İsrail'in ABD ile birlikte geliştirdikleri orta menzilli füze savunma sistemi "Davut Sapanı", bütünüyle hizmete girdi. 

"Davut Sapanı", İsrail'in geliştirdiği füze kalkanının üçüncü ve son ayağını oluşturuyor. İlk olarak kısa menzilli roketler için "Demir Kubbe" geliştirildi. 

"Demir Kubbe", 2014'teki Gazze Savaşı'nda, Filistinli grupların roketlerine karşı yoğun olarak kullanıldı. Davutoğu Ahmet'in Filistinli bir babaya sarılıp ağladığı günlerde, sistem çalışıyordu. 

Malatya Kürecik'te bulunan ABD Radar Üssü'nün "Demir Kubbe" ile entegre çalıştıkları önemli iddialar arasındaydı. Hatta İsrail'e düşen birkaç roketin, bu radar üssünün kısa süreliğine devre dışı kaldığı zamana denk geldiği söylenmişti. 

Doğrusunu Allah, ABD ve İsrail, bir de, Davutoğlu iktidarı bilir!

Kürecik Üssü'nün elektriğini bir ay kesip, test etmek lazım ama senin benim işim değil. 

Neyse, bu kadar dilinde Allah'ı düşürmeyenler herhalde İsrail'e Kürecik'te koruma sağlamıyordurlar!

Sağlıyorlarsa bile kandırılmışlardır!

Yoksa tövbe, hiç yapmazlar!

Hadi bir daha "neyse" diyelim!

Neyse!

Davut Sapanı, 100 ile 200 kilometre uzaktan ateşlenen roketlere karşı savunma amaçlı tasarlandı. İsrail'in İran'in füze tehdidine karşı geliştirdiği, uzun menzilli "Arrow-2" ve "Arrow-3" füzeleri de var. 

Türkiye hariç herkesin, füze savunma sistemleri var, anlayacağınız. Türkiye'nin de, kimse de olmayan köprü ve tünelleri var, HAMDOLSUN!

Artık başımıza füze yağarsa, bizde sığınak olarak "hökümetimizin" bu köprü ve tünellerine sığınırız. 

Allah köprü ve tünellere zeval vermesin!

Ha birde, "obüslerimiz" var. Yüzde yüz yerli. Kilis'ten atıyorsun, Allah nereye düşürdüyse artık!..

Seçimlerde "kendi uçağımızı yapıyoruz" yazıları, bilbortları süslese de, ortada bir uçak yok. Yazılımı senin olmayan, bir sinyal ile uçacak, tabut uçaklar var.

15 Temmuz'da Meclisi bombalayan hainlerin kullandığı uçağı düşürmek istedik, "dost uçağı" olarak algılandığı için, uçaklardan ateş edilemedi. Vekillerimizi Allah'tan sonra meclis bodrumu korudu.

Bir ara "Çin Füzesi" alacaktık, ABD iktidarı eşikten attı. Çin oyuncağı bile almaya cesaret edemedik. Saddam'ın durumuna düşmemek için, S-400 alacaktık ki, ABD-Rusya şuan "kanki" oldukları için, o işte yattı. 

Kaldık mı ortada!

Ama sorun değil, "16 Nisan bi geçsin", bütün savunma sistemleri bizim!

"Yav he he!..

Bakın ne diyeceğim:

İsrail halkı, tahrif olmuş Tevrat'a inanır, biz, bozulmamış ve kıyamet sabahına kadar Allah'ın korumasında olan, tek hak kitap Kur'an'a inanırız!

İsrail 8 milyon, biz 80 milyon!

Bir gariplik yok mu arkadaşlar?

Diğer Müslümanların nüfusunu saymadım bile? 

Herkese soruyorum:

Seçimlerde Kur'an kaldıranlara?

Kâbe'yi pasta yapıp yiyenlere?

Bir parmak kaldıranlara İki ve hatta dört parmak kaldıranlara?

Kur'an'ı açtığımızda utanıyor muyuz?

Veya Allah'ın huzurunda Cuma günü bile olsa, namaza durduğunuzda, Müslümanlığımızdan sıkılıyor muyuz?

Bugün İsrail, hiç olmadığı kadar güven içinde? Buna rağmen büyük bir savunma hazırlığı yapıyor. Peki, biz neden uyuyoruz?

Bizi ve ülkemizi kim kurtaracak?

Üstelikte, geçmişte kurtaran Mustafa Kemal'e yapmadık hakaret bırakmayarak. Bize devlet bıraktı. Ne yaptık karşılığında, İsrail'e demediğimizi dedik. Onlar, kendilerini bilirler. 

Allah belamızı vermez de, ne eder beyler!

Vermiş zaten!

Vermezse, ABD-Rusya sınır komşumuz olmazlardı.

Vermezse, "İsrail dostumuz" demezdik. 

Vermezse, postal yalayıcısı Barzani, bugün "devlet" sahibi olmazdı. Bakın;

Hep dostane ilişkiler gösterse de, İsrail'in hesaba katacağı bir Mısır yok bugün!

Telaviv'e roket atma potansiyeline sahip bir Saddam yok. 

İsrail'e boyun eğmeyen bir Suriye yok artık!

Ne yapacağı kestirilemeyen, bir Kaddafi de yok!

Ne oldu bunlara?

İsrail için yok edildiler. Ülkelerinin içleri karıştırıldı. İşgal edildiler. "Bahar" adı altında, ülkelerin altını üstüne getirdiler. Halledilmedik iki ülke kaldı şuan: İran ve Türkiye?

Sıra İran'da mı, Türkiye'de mi?

Bence her ikisinde de? 

İkisini birbirine kapıştırmak istiyorlar. İsrail için, İran ve Türkiye'de kurban edilirse, yazık bizlerin Müslümanlığına?

"Şii" olsanız ne olur, "Sünni" olsanız ne olur, "Büyük İsrail" kurulduktan sonra? İsrail'in büyütülmesi uğruna, birbirimize düşürüldükten sonra? 

Batı'nın şimdi Sayın Erdoğan'a "diktatör" diyerek yemek istediği, bilelim ki ülkemiz. 

Keşke iktidar, doğru bir okuma ile yürüdüğü tuzağı görse?

Veya Müslümanları döven Davut sopasını fark etse?

Ama nerde!

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir