Maddeyi delip öteye geçmek

Üstad Prof. Dr. Haydar Baş'ın , Meltem Tv'de yaptığı söyleşiyi zevkle dinledik. Bu konuşma o kadar geniş bir yelpazede oluştu ki içinde olmayan yoktu. İktisadi, siyasi, dünyevi, uhrevi, manevi feyz bereketiyle dinleyenleri adeta büyüledi.Tabii bu nisan yağmurlarına benzer, bolluk bereket ve rahmete vesile olduğu gibi yılanın gözüne bir damla kaçtığı takdirde onu kör eder, bu gerçeği de unutmayalım. Ben burada kendilerinin lutfedip anlattıkları Hac hatırası ile ilgili yaşadığı o manevi halden,  kendilerinin büyüklüğünü, düşmanlık yapıp iftira atanların da zavallılığını müşahede ettim.Kendilerini tanıyan, seven, bir ve beraber olan nasipli insanların gördüklerini, yaşadıklarını anlatsak insanlar küçük dillerini yutarlar. Bu sebeple büyük insanları herkes değil nasibi olanlar tanır ve onlardan istifade ederler.İnsanlar üç gruba ayrılır:Birincisi, yanlız dünya hayatını yaşayanlarİkincisi, yanlız  ahiret hayatını yaşayanlarÜçüncüsü,  dünya ile ahireti birlikte yaşayanlarEn makbul insan bu üçüncü gruptaki insandır. Dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyen insandır. Bunu başarmak her yiğidin harcı değildir.İnsanımızın büyük çoğunluğu, malesef büyük bir gaflet ve manevi çürümüşlük içinde. Meselelere bakışları yaşadıkları hayatı idrak seviyesindedir. Manevi dünyanın zenginliği kendi kendine olan bir şey değildir. İman-amel-ihsan bütünlüğünün doruk manada yaşanmasıyla manevi dünyayı zenginleştirmek mümkün olur.Yumurta içinde civcive sorsalar, "Hey! civciv, senin bu yaşadığın dünyanın dışında bir dünya daha var, biraz sonra bu kabuk delinecek ve sen bu dünyayı göreceksin" deseler civciv inanır mı? İnanmaz; ama hakikat bu. Yumurta gagayla parçalanınca civciv bu dünyayı görüyor. İşte ruh gagasıyla madde kabuğunu delen insan perde arkasına alınır, orada hasretini çektiği dostlarıyla buluşturulur, tekrar  dünyaya döndürülür. Onlar Allah'ın veli kullarıdır işte.Mevlana gibi bir insanı yaşadığı dönemde sadece nasibi olanlar anlamıştır. Günümüz insanı, O'nu anma toplantıları yaparak anladığını mı sanıyor? Asla anlamıyor. Mevlana'nın davası neydi, nasıl bir hayat yaşamıştır? Sadece şiir mi yazmıştır, yazdığı şiirlerde ne anlatmıştır? Bu insanlar sadece o devirde mi yaşadılar? Allah'ın bize bir kastı mı var -ki haşa- bu modern cahiliye çağında bunlardan mahrumuz, olacak şey mi?Her devrin veli kulları bulundukları devirde yaşadığı toplumun dertleriyle ilgilenmiş, dertlerine çareler aramış, bu çareler için kitaplar yazmış, gerektiğinde de savaşmıştır. Aklımıza gelen her fedakarlıkta bulunmuşlardır. Yani sadece şiir yazmamışlardır. Bugün Mevlana yaşasaydı, Yunus yaşasaydı her konuda milletine örnek ve önder olmaya çalışırlardı. Yoksa vatan elden giderken, ülke parçalanırken buna oturduğu yerden seyirci kalmazdı, onun bir "Şems"i de vatan olurdu.İslamı teorik veya siyaset gereği kabul edenler, dilden öteye geçiremeyen insanlar sözde Müslüman olmuş özde ise hikmet ve manadan mahrum, kaba softa ham yobaz'dırlar. Tıpkı görünüşü meyveye benzeyen; ancak tadı zehir gibi olan  aşısız, bahçıvansız, bakımsız, yabani meyveler gibidirler.İslam'ı hayatlarında aşk derecesinde yaşayan, Allah ve Resulunun sevgisini ruhlarına sindiren, hikmet ve mana sahibi hakiki mü'minlerin  yanında olmak, onlarla birlikte olmak, gönüllerimizi gönüllerine bağlamak, ruhlarımızı efendimize taşır, Ehli Beyt'e taşır ve İslam'ı zevk boyutunda bize yaşatır.

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir