Savaş çanları kim için çalıyor?

Okurlarım bilirler; bir kaç defa dünya savaşı uyarıları yaptığımı. Türk devleti, bu süreci Sayın Erdoğan ile geçirmek istiyor diye de belirtmiştim. Bu nedenle, yapılan seçimlerin aslında formaliteden öteye geçmediğinin altını sıkça çizmiştim.

Şüphesiz,  ülkenin iyi yönetildiğini söyleyemeyiz, bu ayrı konu ancak İnönü, Atatürk sonrası ciddi yanlışlar yapsa da, vicdan sahibi herkes, “ikinci dünya savaşına sokmamayı başarması yetmez mi?” değerlendirmesini yaparlar.

Ve kesinlikle doğru…

Dua edelim de CB Erdoğan, ikinci İnönü olsun. Türkiye’yi, kuvvetle muhtemel dünya savaşına sokmasın. NATO Amirali “Rusya ile savaştan” söz ederek, insanların bol miktarda su, pil, fener ve radyo gibi şeyler bulundurmalarını istedi.

“NATO ülkelerinin savaş için kırmızı alarma geçmesi ve beklenmeyeni, beklemesi gerektiğini” söyledi. İsveç’in okullara  savaşla ilgili talimatlar verdiğini ekleyelim. Almanya hükümet yetkililerinin de, açık açık savaştan söz ettiklerini görüyoruz.

Ortadoğu barut fıçısı, zaten savaş halinde ülkeler var. İsrail, dünyayı savaşa zorluyor ayrı konu ancak taşlar yerinden çok oynadı. Dünya savaşı bir ihtiyaç halini aldı. Dünyanın yeni düzeni, bir savaş gerektiriyor ne yazık ki!

Bu konuları daha önce çok yazdığım için, asıl anlatmak istediğim bunlar değil. Korona’dan sonra dünyayı savaş beklediğini yazmıştım. Korona düzeneği bile bir savaş hazırlığıydı. Konuyu yazdığımızda bizimle dalga geçenler, ABD sıvısını vücutlarına enjekte etmek için sıraya girenler, varsın anlamasınlar.

İnsanlığa “köpek” muamelesi yapan aşı kartelleri için, mensubu oldukları toplulukları aşılatmayı kendilerine “görev” bilen “köpekçileri” de, kimse unutamaz. Genç yaşta ölümlerin odağı olan mRNA sıvılarının biyolojik silah olduğu, artık dünya savaşı sonrası iyice anlaşılır.

Kıymetli okurlarım!

Osman Pamukoğlu Paşa, 3.dünya savaşı hakkında bir kitap yazdı. Bu kitap, dünyada çok ciddi ses getirdi. Rusya ve Çin basınında yüzlerce defa, haber konusu oldu. Batı basınında da aynı sayılarda, haber oldu. Türk basınında hak ettiği değeri bulmadı.Çünkü Türkiye’de basın hangi ellerde malum.

Ömrünü terörle ve teröristle mücadele ile geçirmiş bu insanın duyulmasını, tanınmasını istemezler. Paşa bir parti bile kurmuştu. Rağbet görmedi. Neden? Pamukoğlu’nun mu eksiği, hayır. Bu ülkede NATO karşıtı bir partinin meclis görme şansı yoktur. Adam partiyi kapattı, itibar gördü, düşünebiliyor musunuz?

Haydar Baş’ın görüşleri dünyada iktidar oldu. Türkiye’de ne kadar karşılık gördü? Seçimden seçime hırsızların dilindeydi o kadar. En son, “Türkiye’yi zifiri karanlığa soktunuz, buradan çıkarmanız asla mümkün değil” diyerek, bu topluma küs gitti bu dünyadan.

Şimdi kaldık mı zifiri karanlıkta, kaldık. Rusya savaşta olduğu halde, ekonomisi ve gücüyle dimdik ayakta… Putin, Batı’nın işini bitirecek. Bırakın adam işini yapsın. Çin, yine öyle… Rusya-Batı kavgasının nedeni, dolara inen darbe… Dolara darbeyi indiren Milli Paralarla Ticaret tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş.

“ABD’yi yıkmazsam namerdim…” diyerek siyasete girdi. Dolar saltanatını yıktı ve gitti. Bugün Trump “ABD’yi ben kurtarabilirim” diyor. Eski başkan, yıkıldığını görüyor.

Milli Ekonomi Modeli’ni 2006’da neden Rusya’ya verdiğini sorduğumuzda, “ABD dolarını koruyan Pentagondur. ABD’nin dolar saltanatını Rusya’ya yıktıracağım. ABD-Rusya savaşı, dünyaya Türklerin hâkimiyeti demektir.” Cevabını almıştık.

Yeter ki Türkiye, bu savaşın dışında kalsın. Ne yalan söyleyeyim, bunu AKP’den beklemiyorum. Ama savaş başka bir şey ve Ukrayna konusunda olduğu gibi tarafsız kalmak zorundayız. Savaş NATO ile Rusya arasındaysa, nasıl tarafsız kalacağız? İşte iktidar ve devlet, bunu çözmeli…

Aslında 3.dünya savaşı  “vekalet” ile devam ediyor. Asıllar, meydana inecek, bu işin çok zamanı kalmadı. Tarım ve hayvancılık, ulusal güvenlik meselesidir artık. Askeri hastaneler, savaşta barut ne ise odur. Barutsuz bile savaşırsın ama askeri hastaneler olmadan savaşamazsın. Savaşa girmeden, girecek gibi hazır olmak şart.

Küsler barışsın, akrabalık bagları yenilensin. Herkesin herkese ihtiyacı olacak. Büyük şehirlerden daha kırsala doğru çekilmek gerek. Birlik ve beraberlik, tekdirenç kaynağımız.

Bu arada, Avrupa’daki Türkler muhtemel savaşın tam ortasında kalacaklarından, Türkiye’de baraka bile olsa barınacak yerleri olsun. Mümkünse vatandaş olmasınlar, vatandaşlığı kolaylaştırmaları kimseye cazip gelmesin, bu bir tuzak. Türkiye’den giden doktorlara yazık oldu bu arada.

Zorluklar, büyük inanç ve de maneviyatla aşılır. İktidara ve türevlerine bakıp, dinden imandan çıkmayın, gerçek dine ve gerçek imana; Allah’a, Peygamber’ine ve de Ehl-i Beyt’ine sarılın. Hz. Ali’nin ruhaniyetine gönül salın.

Çocuklarımıza şehadet getirmeyi ve guslü öğretelim. İnananlar için söylüyorum…

Allah, vatanımızı, milletimizi ve devletimizi korusun.