Taşeron devlet

Taşeron işçileri ve taşeron firmaları AKP iktidarında duyduk, gördük ama taşeron devleti görmemiştik, duymamıştık ancak bunu da yaşadık. Taşeron firma; özellikle belediye ile iş yapan firmalara denir. Şöyle ki belediye; yapacağı iş ve hizmetleri icra etmek için işçi ve elaman, makine alarak bir takım riskleri almak yerine, taşeron firmaya ihale ediyor, ödemesini yapıyor. Sorun çıktığında belediyenin hiç bir sorumluluk üstlenmiyor.

Taşeron firmaların yaptığı iş karşılığında aldığı bir ücret var, peki taşeron iktidarlar devletlerini küresel güçlere taşeronluk yaptırmaları karşılığın da ne alıyorlar dersiniz? Maalesef ücretsiz olarak bu “hizmeti” veriyorlar, sadece iktidarda kalma karşılığında! Çünkü onlarla pazarlık edecek konum ve vaziyetleri yoktur, varlıklarını bu güce borçlular, Allah’tan korkmazlar ama bunlardan korkarlar. Neyse biz konumuza dönelim…

Başbakan Seul’e gitti gündem nükleer tehdit, buradan İran’a geçti. Suriye başta olmak üzere birçok bölgesel problem konuşuldu, görüşüldü. Bizimle ne ilgisi var, nükleer silah edinmiyoruz, öyle ise bizi ilgilendiren tarafı nedir? Konunun taraflarından birisi İran diğeri ise Amerika, bu iki ülkenin görüşmesi gerekmez mi? Denebilir ama öyle değil.

Bizim Başbakan İran’a ve Seul’e bizim adımıza gitmedi maalesef, taşeronluğunu yaptığımız ABD adına gitti ve Obama’nın mesajını iletti. Ziyaretlerde bizim adımıza hiçbir şey yok, işin sahibi ABD, taşeronu ise AKP. Zaten on yıldır hep böyle, biz artık buna alıştık, ne ülkemizdeki işsizlik, ne terör, nede adım adım kuruluşu tamamlanan Kürt devleti, bu iktidarın önündeki çözüm bekleyen sorunlar değil.

Suriye ile yatıp, Suriye ile kalkıyoruz; Kara Kuvvetler Komutanı Kıvrıkoğlu Urfa ve Kilis’te orduyu denetliyor, “verilecek her göreve hazırız diyor.” Bütün bunlar AKP’ye ihale edilen Suriye yönetimini devirme faaliyetlerinin bir parçası. İran’a da bunun için gittiler, bu filmi daha önce de izlemiştik. Başbakan Özal’a Kürt devletinin temelleri attırıldı, Sayın Erdoğan’a da çatısı tamamlatılıyor.

Bütün bu taşeronluk hizmetleri, besleme basın yayın kuruluşları tarafında ise millete “bölgede söz sahibi olma, inisiyatif kullanma, büyük düşünme, cesur kararlar alma” gibi aldatıcı ve ihanetleri kamufle edici gayretlerle takdim ediliyor.

Barzani “Kürt Ulusu birleşecek “diyor ve Nisanda “Kürt ulusu” konferansı düzenliyor. Kuzey Irak’ta devlet oluşumunu tamamladılar, Türkiye Kürtleri; Anayasayı, Suriye Kürtleri ise Türkiye’nin oluşturacağı tampon bölgeyi bekliyor. Hatırlayalım Kuzey Irak’a tampon bölgeyi Özal önermişti, bahane ise Saddam’dan kaçan Iraklıların yerleşimi idi, şimdi film başa sarıldı.

Bu defa Esad’dan kaçan Suriyelileri, yine Türkiye’nin oluşturacağı tampon bölgeye yerleştirip, “Kuzey Suriye” oluşturuluyor. Kuzey Irak bize binlerce şehide mal oldu, daha ne olacağı belli değil. Kuzey Suriye oluşturulduğunda sözde Kürdistan’ın üçayağı tamamlanmış, İran ayağı kalmıştır.

BOP, içinde Kürdistan’ın olduğu bir projedir. Bütün bunları Eşbaşkan’ın bilmemesi mümkün değildir. Bu gidişata dur demek milletin elindeydi ancak, Millet Bağımsız Türkiye Partisi’nin çığlıklarına kulak vermedi ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın; kâinat devletini tercih etmedi.

Kâinat devleti olmakla, “taşeron” devleti olmak arasında ki farkı şimdi yaşayarak görüyoruz. Allah, devletimizi ve milletimizi, şehitleri hürmetine daha büyük felaketlerde korusun. 

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir