Yunanistan ne çeviriyor?

Önceden adalarımızda kuzu çevirdiler, şimdi ne çeviriyorlar? Yalnız olduklarını sanmıyorum, sanki bizimkilerle(!)  bir şeyler çeviriyorlar. Allah, sonunu hayır getirsin, yeni bir "kandırılmadan" korusun.

Birkaç gün önce Sayın Erdoğan, Yunanistan'a gidip "Lozan'ı güncelleme" dedi, "müftü seçimi" dedi ama bir türlü  "adalar" demedi. Yunanistan'ın işgal ettiği, Türkiye'nin şehir sınırları içinde bulunan adalarla ilgili tek kelime etmemişti.

Etmişti de, anlamadığımız bir dilden konuştu ama Yunan tarafı anladı ne dediğini. "Adalar demiyorum, kara demiyorum ama 'müftülük seçimi' diyorum" mealinde sözler söylemişti. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, önceki gün Sayın Erdoğan'ı göklere çıkarıyor. "Çok güvenilir bir lider" olduğunu söylüyor. "Yunanistan için büyük bir şans. Türkiye ile var olan sorunlarımız ancak Erdoğan ile çözülür" diyor.

İnsan ister istemez merak ediyor, Türkiye ne yaptı da, Yunanistan gibi bir ülke, Türk(!) iktidarından bu kadar memnun? 

Nasıl memnun olmasın ki, Yunanistan istediği adaya çöküyor, iktidar olayı "müftülük seçimi" diyerek saptırıyor ve Türk milletinin gözünden kaçırıyor.  Ve nihayet Yunanistan tarafı adım adıyor, "Müftülük Seçimi" konusunda özeleştiri yapıyor. Gereken yapılacak, mesajı veriliyor.

Bizim yandaş basın olayı, "Erdoğan bastırdı aldı" şeklinde haberleştiriyor. Yani Lozan'ın gereğini yerine getirecek o da sadece "müftülük seçimi" konusunda ama bize "lütuf" gibi sunuluyor. Veya büyük bir diplomatik zafer olarak pazarlanıyor.

Peki adalar?

İşgal edilen adalar ne olacak?

Yandaşlar,  "fitne çıkarmayın" diyor sanki!

 Ağabeyim dostum Mehmet Hitaloğlu, yıllar önce esnaflık yapıyor. Baş ticaret ürünü harika çelik tenceler satarken, tam müşteri ile pazarlık halinde iken, maliyeci dükkâna girmiş "fatura-defter" demiş. 

Mehmet abi müşteriyi kaçırmamak için, memuru duymuyor bile. Memur arkadaş vazifesi gereği tekrar "fatura-defter" deyince Hitaloğlu  "yahu ne fitne çıkarıyorsun, sus ta, iki tencere satalım" diyor. Bizim hatırlatmamızda, bazılarına böyle gelebilir.

Yunanistan ile bir "al gülüm ver gülüm var ama" ileri de sakın, "Yunanistan bizi kandırdı" demesin kimse bak!..

Orta da bir kandırma filan yok. Yunanistan adalarımıza oturdu, AKP iktidarı ise mecliste soru önergesine rağmen, bu konuya cevap dahi vermiyor. Adalar konusundaki sessizlik, hangi pazarlığın sonucu, elbet bir gün çıkar ortaya.

Günün birinde bir, "hesap-defter" diyen çıkarsa, sıradan helal bir ticarete benzemez bu işler, haberiniz ola. Ülke satışı, başka bir şey satmaya benzemez. Ulusal çıkarlar, kimsenin tekelinde veya bir zümrenin elinde değil.

Ülke bir dükkân, hiç değil. Ülkeyi "şirket" örgenler oldu tamam ama öyle değil. Elin Yunan'ı, kulakları ağzında ne övgüler yağdırıyor.

Bir zamanlar AKP'nin "uyum yasaları" çıkardığı yıllarda, AB'nin dönem başkanı, "Türkiye destan yazıyor" demişti. Sonra meşhur "açılım" günlerinde, iktidarı yere göğe sığdıramıyorlardı. Şimdi de, Yunan Dışişleri bakanı?

Buyurun bir de siz okuyun:

"Türkiye ile aramızdaki pratik meseleleri Erdoğan'dan başkası çözemez. Erdoğan geri adım atmazsa Kıbrıs sorunu çözülebilir mi? Türkiye zor bir komşu. Keyfimize göre davranamayacağımız bir komşu. Daha önce Türkiye'den hiç Batı Trakya'da Türk kökenli olmayan Pomak ve Roman'ların da bulunduğunu kabullenen biri çıktı mı? 

Erdoğan, İstanbullu Rumlara 1950'lerde yapılanlar için özür diledi. Daha önce Lozan'ın yeniden yapılandırılmasından bahsediyordu, sonunda 'Lozan bir şekilde güncellenebilir' dedi. Bu bizim için kazanç değil mi? 

Erdoğan, Yunanistan'ın toprak bütünlüğü ile ilgili bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Buna gerçekten inanıyor mu? İnanmıyor mu? Zaman gösterecek. Ama ilk kez Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı böyle bir şey söylüyor."

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir