Siyaset yine örtüye büründü. Üç Vekilin, yapılan düzenlemenin ardından meclise başı örtülü olarak girmesiyle?Örtünmek kadın işi?Bunca erkek niye konuşur, bunu anlamadım. Bir kadının neyi, nasıl giyeceği kimi ne ilgilendirir?İster meclisten içeri, ister meclisten dışarı?Ne fark eder, kime ne?Kadın ya bu… Lafı mı olur?Eskiden kadının konuştuğu yerde, erkek susardı. Şimdi ki gibi kılıbıklıktan değil. Saygıdan?Türk geleneğidir. Taa, Oğuzkağan'dan beri?Hele hele, evlenen gençlere "üç çocuk yapın" gibi bir siparişte bulunmak çok ayıp. İnsanların mahremine kadar sokulmak,kendinde yorum yapabilme hakkı görmek, hadsizlik değilse densizliktir.Sululuktur.Bazı haklar var ki, doğuştandır. Bu hakları kimse veremez de, alamaz da?İlk başta din ve vicdan hürriyeti gelir.Bunları saymaya gerek yok. Artık istismarcının elinde son kuruşuna kadar kullanılan bu kozları alalım. "Hak veriyorum" iddiasıyla, hak yanında promosyon olarak haç verildiğini artık görelim. Yasağı koyanlarla, istismarcıların inanılmaz ittifakını bozalım,besleme kaynaklarını kurutalım.Saç örtüsünün, haç örtüsüne dönüştürüldüğünü fark edelim. Tesettür kavramının içinin boşaltıldığını anlayalım.Büyük resme bakıp, siyasetin neden kadın örtüsünün altına saklandığını sorgulayalım. Siyasetin, başörtüsünü insanların gözlerine bağlayarak, hangi gerçekleri gizlediklerini hatırlayalım. Kör dövüşüne son verelim. Bağlı gözlerimizle, bir birbirimizin kafasını, gözünü yarmayalım.Kadınlarımızın başlarında olan başörtüsü, hem neden bizim gözlerimizde?Başörtüsünü gözlerimize kim bağladı?Neden bağladı?Ülkenin hangi gerçeklerini görmemiz istenmedi?Bunları çok iyi düşünelim.Gözlerimize bağlanan başörtüsünü acilen çıkaralım.O zaman ülkemizin parçalandığını, ülke kaynaklarının yabancıların elinde, avroya ve dolara, dönüştüğünü görürüz. Toprağın üzerinde bağlı gözlerle kavga eden bizler, toprak altında nelerin götürüldüğünü görürüz. Maden şirketlerinin altını ayırmaya bile gerek duymadan, taşı ve toprağı dahi gemilere yükleyerek nasıl sıvıştıklarını görürüz. İstismar siyasetinin gölgesinde, topraklarımıza dikilmiş on binlerce haçı fark ederiz. Ülkemizin içinden bir parçanın kopartılarak, Büyük İsrail'e monte edilmek istendiğini anlarız. Binlerce yıllık kardeşliğimizin, kimler için bozulduğunu müşahede ederiz.Tarihten bir not:Muaviye, Hz. Ali ile savaştı. Hilebazın tekiydi. Yenileceğini anlayınca, Allah'ın kitabını mızrakların ucuna takıp, arkasına gizlendi. Müminleri kandırdı. O gün mızrak ucunda Kur'an vardı, bu gün Haç ucunda örtü…Hile ve oyunu görelim.
Başörtüsünü gözlerimize kim bağladı?