Dört bakan çıktı meydane Hepsi birbirinden merdane!

'Dört bakan çıktı meydane!' dedik ama aslında üç bakan çıktı. Bir tanesi "çıkarsam kötü olur" diye düşünmüş olmalı ki, susma hakkını kullandı. Belki de birileri "sen çıkma! Ne dediğini bilmiyorsun" demiştir. Yahut "Karadeniz gibi çağlaysun. Başına iş açaysun. Azcuk yerinde otur daa, uşağum!" deyivermiştir.Çünkü istifa ederken o kadar Türkçe konuştu ki, herkes anladı onun ne dediğini. Hani herkes derken 'dört parmak'lar bile anlamıştı. Ama az kalsın hain ilan edilecekti, inşaat bakanı!Şirk işlemekle bile suçlanacaktı ki, verilmiş sadakası varmış! Hatırladınız mı meşhur sadakayı? Hasta yakını için devlet yardımı isteyen bir genç kıza, "al bunu da sus" tarzı bir muamelede bulunmuştu. Sonrada "orda çok para var" diyerek genç kızı yaralamıştı. Oysa kızcağız bürokratik engellerin kalkması için kendilerinden yardım isteyecekti. 'Yiğidi öldür hakkını yeme' demişler! Pek hayırsever bir kadro!Başbakan sanki keramet gösteriyor!Adam epeydir dört parmağını kaldırıyordu. Meydanlarda bu işareti gören insanlar kendilerinden geçiyordu. Biz ne olduğunu anlamıyorduk. Meğer dört parmak, dört bakanı işaret ediyormuş!Başparmak henüz kalkmadı. Ha, başparmağı da merhum hocaları kaldırırdı. Allah rahmet eylesin. O parmağı da anlamadık. Hoca ve talebelerin parmaklarıyla bir sorunları yok ama bizlerin jeton geç düşüyor galiba!Çok şükür Başbakanımız efendimiz on parmak kaldırmadılar! Maazallah on parmak havada olsaydı. Bugün, on bakan inecekti meydane!Beterin beteri var!Üçü meydane indi. Alem sallandı, daha fazlasını düşünemiyorum. Çok hayırsever bir kadro olduklarını söylemiştim. Bakan Bağış'tan başlayalım. Adı bile bağış "mübarek" adamın!Bakan Bağış, Hayırsever(!) Reza ile bir hayır işinde karşılaşıyorlar. Darülacze'de? Tam hayır üzerinde iken Bağış geliyor. Reza onu görüyor. Bağış ve Hayırsever yan yana gelince ne olur? Hayır olur! Zaten bizde şer olur demedik!Hayır olmuş!Sonraları başka neler olmuş, onu biz bilemeyiz. Bir Allah, birde 'tapeciler' bilir! Ayetlerin makaraya alınması olayında, olan karşı tarafa oldu. Yani dürüstçe hata yaptığını kabul edip, özür dileyen gazeteciye? Neyse, özründe samimiyse Allah affetsin diyelim.Geçtik Çağlayan'a?Bak bu adam tam çağladı!Adam dediysem, lafın gelişi? "Ben adam değil bakanım!" diye bize alınmasın, Sayın bakanım!Bakan Çağlayan'ın da Reza ile tanışması da çok ilginç!Bakan Çağlayan katalogdan saatlere bakıyormuş. O sırada içeriye Reza girmiş. Hani 'iyileşecek hastanın ayağına doktor gelirmiş' derler ya… Bişey isteyen bakanında ayağına da Reza geliyormuş! Oyuncak isteyen çocuğa Noel Baba geliyor yalanına inanırız da, bişey isteyen bakana Reza'nın geleceğine niye inanmayalım! Hem koskoca bakanlar yalan mı söylüyor? Ayrıca Noel Baba'nın hiçbir çocuğa uğradığı, görülmüş duyulmuş şey değil. Ama bizim bakanlara Reza'nın uğradığı dünyanın malumu!Neyse ki saate için için bakan Çağlayan'ın eli soğuktan sıcağa değmeden saat kolunu buluyor. Reza bakanlarımıza, bakanlarımız bize bakıyormuş! Allah her ülkeye böyle bakanlar nasip etsin. Özellikle de düşmanlarımıza!Güler bakanı unutuyorduk bak! Valla ben bu adamın ne dediğini ne valiyken anladım, ne bakan iken, nede şimdi. Anladığım tek şey, Reza'nın Güler'e de uğradığı? Güler'de uğramış Reza ve hayır olmuş!Reza'nın uğradığı her yerde hayır oluyormuş!Bakanların yüzü gülüyormuş. Bunu anladık. Ama yüzleri güldükçe ağızları bozuluyor sanki. Şu insanoğlu çok enteresan… Bir tarafı düzelirken, diğer tarafı bozuluyor. Hani burada onların Reza'ları var. Acep öbür tarafta cezaları olur mu?İnşallah!Tek tesellimiz bu!

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir