Rusya’nın Türkiye korkuları yersiz

Türkiye’nin etrafında çok dolaplar dönüyor. Türkiye birçok bölgeden sıkıştırılıyor, bunun bir örneğini de Kafkaslarda yaşıyoruz. Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, Türkiye’yi de oldukça rahatsız etti. Devletlerin birbirlerini izlemeleri, attıkları adımlara göre pozisyon almaları, siyasilerin yakınlaşmasıyla ölçülemez. Ülkelerin liderleri birbirleriyle kanka olur ama devletler birbirleriyle savaşır.

Mesela Sayın Erdoğan, Putin ile birlikte külahta dondurma tadarken, devlet Suriye’de, Libya’da, belki Karabağ’da Rusya ile savaş halindedir. Rusya, Türkiye’nin hemen dibinde, Suriye’de Türkiye’ye komşu olurken, Türkiye’de Azerbaycan’da Rusya’nın sınır komşusu oluyor.

Ne kadar dostluk türküleri çığırmakta, Rusya ile rekabet içinde ve hatta potansiyel tehlikeyiz birbirimize karşı. Karabağ’da son perdeyi Rusya oynasa da, Türkiye de şartları epey zorladı.

Bakü sokaklarında Türk askerinin “her şey vatan için” haykırışları Kızıl Meydan’ı inletti. Rusya, Bakü’de üs isterken, Türk askeri Bakü sokaklarında gezmeye başladı. Rus medyası Azerbaycan’ın Karabağ zaferini, “Rusya karizmayı çizdirdi” diye vermişti. Bu dolduruşlara gelmemek gerekir. 

Batı’nın en memnun olacağı şey, Rusya-Türkiye savaşıdır. Türkiye ve Rusya ‘müttefik’ olamazsa bile asla kavga da etmemeliler. İkisi de bundan zarar görür. Ne Rusya eski Sovyet Rusya’sı, ne de Türkiye eski Türkiye. Biraz ‘ak’ söylem gibi oldu ama gerçek bu…

Onlar “eski Türkiye-yeni Türkiye” kavramlarını iç siyasette kullanıyorlar, ben dış politika ve stratejide kullanıyorum. Rusya, Azerbaycan-Ermenistan savaşında, Sovyet Rusya’sı gibi hareket etmedi.

“Sonradan gelip Karabağ’a oturdu. Azerbaycan’ı sopa olarak Paşinya’nın tepesine indirdi…” şeklindeki yorumların elbet doğru tarafı var ama mesele o kadar da basit değil. Rusya, istese de istemese de Türkiye’yi dikkate almak zorunda kaldı.

Eğer 1992’de yaptığı gibi Azerbaycan karşısında, Ermenistan yanında olsaydı, bu uzun vadede Rusya’yı bölerdi. Şöyle desek abartı olmaz: “Rusya, bütünlüğünü artık Türklere borçlu.”

KGB’de yetişmiş Putin, bunu çok iyi görüyor.

Bu yüzden Türkiye’nin damarına basmıyor. Türkiye’den faydalanma yoluna gidiyor. Aslında her iki devlet aklı da, biraz hafıza kaybı yaşayıp, bazı şeyleri unutsalar… Ancak hafıza kaybı devletleri yok eder. Bu da işin bir başka boyutu…

 En azından, Atatürk-Lenin ilişki zeminine çıksalar, Batı diye bir şey ortada kalmaz. Aynı coğrafyanın halkları arasında sorun yok. Rusya’da 40 milyon Müslüman yaşar. Batı’da İslam düşmanlığı var ama Rusya’da yok. Sadece her iki tarafın ‘aklında’ geçmişte yaşananlar var ve bu iki tarafta da, korkuya sebep oluyor.

Rusya, Türkiye’nin Türk devletleriyle ilişkilerinde rahatsız olmamalı. Türkiye’nin bu ülkelerle seviyesi ne olursa olsun ilişkileri, bağımsız Türkiye’nin vereceği bir karardır. Türklerle olan ilişkimize Rusya karara veremez.

Rusya, bunu kabullendiği zaman, Kafkaslara barış gelir. İki halk, huzur ve güven içinde yaşar. Türkiye-Azerbaycan bir millet iki devlettir. Rusya, bir millet devlet olmasından çekinmemeli. Bu sayı artacaktır da.

Azerbaycan, bugüne kadar KKTC’yi tanımadı, sebebi ise tanıdığı takdirde Batı’nın, sözde Bağımsız Karabağ’ı tanıyacağı ihtimali… Bundan sonra, KKTC’nin tanınmasında engel kalmadı. Bu sebeple, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın ‘bir millet, üç devlet’ görüşünün hayata geçirilmesinin tam zamanı.

Sonuç olarak Rusya’nın Türkiye korkuları yersiz… Türkiye’nin de Sarıkamış sendromunu artık aşması gerekir.  Türkler ve Ruslar, aynı coğrafyada huzur içinde yaşamaları gerekir. Egemenlik haklarına saygı içerisinde, dostça yaşamayı başarmalıyız. Türk devletleri tam bağımsız olmaları Rusya’nın da yararına.

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir